Güney Amerika’da bulunan 500 yıllık İnka mumyası uykudaymış gibi duruyor. Mumyanın hiç bozulmadan günümüze ulaşması bilim insanlarını şaşırtmaya devam ediyor. En şaşırtıcı olanı ise mumyanın birçok ölümcül salgına çare olabileceği…
Christoph Colomb Amerika’ya gelmeden önce Amerika kıtasındaki en büyük medeniyet İnka İmparatoluğuydu. İmparatorluk, yok olmaya mecbur bırakılsa da Güney Amerika’da izler bıraktı. Yapılan arkeolojik çalışmalarla İnkalar hakkında bilgiler ortaya çıkıyor. 1999 yılında Arjantin’de yapılan bir araştırmada And Sıra Dağları’nda Llullaillabur Zirvesinde Maiden ismi verilen genç bir kıza ait mumya bulundu.
Genç kız, İnkalar tarafından Tanrılara kurban edilmiş ve bu sırada sadece 15 yaşındaymış. Genç kızın donmuş haldeki vücudu onca yıl geçmesine rağmen zarar görmemişti.
İnkaların ölüm ayinleri gereğince Tanrılara kurban edilen küçük kız dağın doruğuna çıkarıldı.
Maiden’in cansız bedenine yapılan otopsi esnasında şaşırtıcı bir şeyle karşılaştılar. 15 yaşındaki küçük kız kurban edildiği sırada kendisine alkol verildiği için kendinde değilmiş. Ayrıca kızın vücudunda tüberküloz benzeri bakteriyel bir enfeksiyon görülmüş. Küçük kızın hemen yanında bir kadın mumyası daha bulundu.
Maiden’ın bulunan mumyası sayesinde modern tıp açısından çığır açıcı gelişmeler olacağı tahmin ediliyor. Genç kızın vücudunda bulunan bakteriler sayesinde günümüzde tedavisi mümkün gözükmeyen pek çok hastalığın tedavisinin yapılabileceği düşünülüyor.
Mumyadan alınan kan örneği birçok ölümcül hastalığa çare olabilir
Maiden’ın 500 yıl önce Tanrılar için kurban edilmesi bir vahşet olsa da genç kız sayesinde birçok hastalığın tedavisi bulunacak.
New York City Üniversitesi’nden John Jay Ceza Hukuku Adalet Fakültesi’nden Angelique Corthals tarafından yönetilen bir araştırma ekibi proteomik olarak adlandırılan ve DNA kalıntılarından ziyade proteine odaklanan yeni bir teknik kullandı ve alınan örneklerde bulunan bağışıklık sistemi tepkisini ortaya koydu.
“Maiden” ismi verilen İnka Mumyası’ndan gelen protein profilinin, günümüzde kronik solunum yolu enfeksiyonu çeken hastaların profiline benzediğini keşfettiler. Yaptıkları DNA analizi ise üst solunum yolu enfeksiyonları ve tüberkülozdan sorumlu olduğu düşünülen Mycobacterium’un varlığını gösterdi.
Kızın akciğer filmleri, ölüm anında bir akciğer enfeksiyonu bulgusunu da ortaya koydu. Karşılaştırıldığında, kız ile aynı bağlamda bulunan ikinci mumya ise solunum yolu enfeksiyonu bulgusu göstermedi.
Uygulanan teknik, 1918 veba salgınının neden bu kadar yıkıcı olduğu gibi tarihin en büyük sırlarını çözmeye yönelik yeni bir kapı açıyor. Geleceğimizin en yeni salgın tehditlerini, örneğin yeni bulaşıcı etkenlerin nasıl ortaya çıktığını veya yeniden ortaya çıkabilmesi ihtimali gibi konularda bilgiler verecek.
Bilim dünyasının uzun süredir ölüm nedenlerini bulmak için çalıştığı mumyaların bira ve kokainle uyuşturulduktan sonra donarak ölüme terk edildiği anlaşıldı.
Mumyaların aradan geçen 500 yıla rağmen uyuyor gibi görünmesi ise bilim insanlarını şaşkına uğratıyor.