Sağlık, kişinin hem fiziksel hem de psikolojik yönden tam anlamıyla iyileşme durumunu ifade eder. Türkiye’de sağlık sistemindeki en önemli sorunlar neler?
Ülkemizdeki sağlık merkezlerinin başında hastaneler, aile sağlık merkezleri, diyaliz merkezleri, veremle savaş merkezleri gelmektedir. Sağlık sistemimizdeki önemli sorunlardan biri, sağlık merkezlerindeki sağlık çalışanlarının sayısının azlığı.
Her yıl binlerce mezun veren sağlık alanındaki okullarda maalesef ki bu kurumlarda çalışan personel sayısı, bir kişiye düşmesi gereken sağlık personeli sayısından oldukça az durumda. Hal böyle olunca sağlık sistemi, düzenli bir şekilde ilerleyişini kaybediyor, bu sistemde birçok aksaklıkların çıkmasına neden oluyor.
Psikologlar
Psikoloji bilim dalı, dünyada insanların bilinçlenmesi ile birlikte sektörel hızla yükselişe geçen bir dal. Fakat; hastanelerde bir ya da iki psikologun çalışması; kişilerin ruhsal durumunun bundan etkilendiği sonucunu ortaya çıkarıyor. Psikologların, “deli doktoru” olarak adlandırılması da bu mesleğin aslında çok fazla bilinmemesinden. Kişilerin ruhsal bazı sıkıntılarının ortadan kalkmasıyla beraber ülkenin refahı da o derece bundan iyi yönde etkilenir.
Diyetisyenler
Beslenme, çağımızın hastalıklarından obezite ile beraber gündeme gelse de aslına bakılırsa insanın var oluşundan bu yana önemini gittikçe arttıran bir bilim dalı. Beslenme bilimi, yapılan çalışmalar neticesinde kendisini sürekli yeniliyor fakat hastanelerde bir diyetisyen başına düşen hasta sayısından ötürü birçok hastaya yeterli miktarda tedavi uygulanamıyor.
Diyetisyenlerin ayrıca “zayıflama doktoru” olarak bilinmesi de kişilerin gözünde bu mesleğin çok da önemli bir noktada olmadığı izlenimi yaratıyor. Fakat aslında durum bu şekilde değil. Özellikle kanser, böbrek rahatsızlıkları, nörolojik ve psikiyatrik problemlerin beslenme ile çözülebildiği veyahut iyileştirilebildiği yapılan çalışmalarda kanıtlanmış ve kanıtlanmakta. Fakat bir hastanede 7 veya 8 klinik olduğu düşünülürse 1 diyetisyen tüm bu kliniklerle ne kadar ilgilenebilir? Bunun yanı sıra hastane yemekhanesinde de diyetisyenler çalışıyorlar. Hangisiyle ne kadar başarılı olabilir?
Fizyoterapistler
Fiziksel terapi, özellikle romatoloji ve fizik tedavi kliniklerinde ilaçtan bile daha etkili bir yöntem olarak göze çarpıyor. Fakat; ne yazık ki büyük bir hastanede sadece bir adet fizyoterapist çalıştıran devlet ve özel hastaneler mevcut. Böylece bu kliniklerde yatan hastaların denetimi bir o kadar zor oluyor. Peki; fiziksel terapi bu kadar gereksiz bir şey mi? Tabi ki hayır.
Tüm bunlara ek olarak:
İster psikologlarda, ister diyetisyenlerde ve ister fizyoterapistlerde diploması olmadan halkı bi’nevi kandırmaya çalışan doktorlar, kişisel gelişim uzmanları, spor hocaları ve antrenörler bulunmakta. Unutmayalım ki sağlığımız bu kadar değersiz değil. Bugün ismi lazım değil bir doktor “istediğiniz kadar et yiyin” derken insanların sağlığını önemsemiyor ya da zayıflama kamplarında ölen insanları önemsemeyenler gibi. Bunun yanı sıra “şu ürünü kullanın, anında zayıflayacaksınız” derken kişilerin metabolizmasını önemsemeyenler var. Lütfen bu insanlara itibar etmeyin.
Ayrıca:
Aile sağlık merkezleri başlığı altında bireylere direkt tedavi uygulama prosedürü gerçekten hayata geçmiş güzel projelerden. Fakat; neden sadece doktorların ebelerin ve hemşirelerin çalışmasına izin veriliyor? Ülkemizin diyetisyenlere, psikologlara ve fizyoterapistlere ihtiyacı yok mu? Yaşlıların fiziksel terapiye veya psikologa, emziklinin diyetisyene ihtiyacı olamaz mı?
Acilen tüm bu konulara bir el atılmalı ve tüm bu sorunlar çözüme ulaştırılmalı . Yoksa, ülke sağlığını yavaş yavaş kaybediyor.