Sosyal Bilgiler 7. sınıf öğrenci çalışma kitabı ve öğretmen klavuz kitabı için ‘acilen toplatma’ kararı verildi. Toplatma kararına kitabın içeriğinde yer alan ‘basın özgürlüğü’ ünitesinin neden olduğu belirtiliyor. İşte kitaptaki basın özgürlüğü ile ilgili çok çarpıcı o bölüm.
Okul müdürlerine kitapların il ve ilçe depolarında muhafaza edilmesi için talimat geldiği kaydedildi.
Okulların açılmasıyla birlikte müfredatın ve ders kitaplarının içeriğine dair tartışmalar hızlandı. Cihadın temel ibadetler arasında sayıldığı, Atatürkçülüğün kapsamının daraltıldığı, kadına, eşine itaatin emredildiği, kürtajın yasak ilan edildiği ders kitaplarında bu kez yolsuzluk operasyonlarından söz edilen bir metin olduğu ortaya çıktı.
Sözcü’nün haberine göre 7. sınıf Sosyal Bilgiler Öğrenci Çalışma Kitabı ve Öğretmen Klavuz kitabı toplatılıyor. Okul müdürlerinin yer aldığı whatsapp grubuna gelen mesajda kitapların öğretmen ve öğrencilerden acilen toplatılarak il ve ilçe depolarda muhafaza edilmesi istenirken kısa bir süre içinde de yeni kitapların gönderileceği kaydedildi.
Basın özgürlüğü ünitesinde ilginç senaryo
Kitabın toplatılmasına neden olarak ise 7. Sınıf Sosyal Bilgiler Dersi Öğrenci Çalışma Kitabı’nın 1. Ünitesi’nde ‘Basın Özgürlüğü’ konusunda çok ilginç bir senaryoya yer verilmesi gösteriliyor.
Çalışma kitabında, “Aşağıdaki T.C. Anayasası’nın 28. maddesini ve senaryoyu okuyunuz. Basın özgürlüğü hakkındaki soruları cevaplayınız” diye başlayan ünitede, “T.C. Anayasası 28. madde (Basın hürriyeti) Basın hürdür, sansür edilemez. Basımevi kurmak, izin alma ve mali teminat yatırma şartına bağlanamaz” metni yer alıyor.
Ardından da şu senaryo yer alıyor
Fatma Çakır tarafından hazırlanan 7’nci sınıf Sosyal Bilgiler Öğrenci Çalışma Kitabı’nın İletişim ve İnsan İlişkileri ünitesinin Basın Özgürlüğü bölümünde yer alan metinde şu ifadelere yer verildi.
“Bir ülkede iktidara tek başına gelen parti, bir süre sonra basının, kurdukları hükümet hakkında sürekli yolsuzluk haberleri yapmasından rahatsız olur. Anayasa’yı değiştirecek güce sahip olmalarından faydalanarak Anayasa’ya basın özgürlüğünü kısıtlayıcı maddeler koyarlar ve kendi izinleri olmadan yapılan haberlere sansür uygularlar. Artık yolsuzluk haberleri yayınlanmadığını bilen kötü niyetli kişiler daha da fazla yolsuzluk yapınca yaşanan ekonomik kriz ülkeyi bir kaosa sürükler.”
Diğer yandan konuyla ilgili açıklama yapan Eğitim-İş, Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) üzerine bir yıl çalışıldığını söylediği yeni müfredat ve kitaplarına dair skandallarına her gün bir yenisinin eklendiğini belirterek, “MEB’e bağlı Talim ve Terbiye Kurulu’nun onayı ile basılan ders kitaplarında kimi zaman MEB’in eğitimdeki kara emellerini ortaya koyan skandallar, kimi zaman ise kitaplara onay veren heyetin nasıl liyakatsizce belirlendiğini gözler önüne seren ‘hatalar’ göze çarpmaktadır. Bilindiği üzere daha bir hafta önce 6.sınıflar için hazırlanan Türkçe Dersi Öğrenci Çalışma Kitabı’ndaki bir karikatür nedeniyle Bakanlık, acilen bu kitapları toplamak zorunda kalmıştır. Bunun hemen sonrasında lise öğrencileri için hazırlanan bir kitapta da benzer bir karikatür olduğu fark edilmiştir. Son olarak MEB, ‘Basına sansür, yolsuzluğu arttırır’ yazan 7. sınıf Sosyal Bilgiler Öğrenci çalışma kitabının da acil olarak toplatılması talimatı vermiştir. Son olarak MEB, ‘Basına sansür, yolsuzluğu arttırır’ yazan 7. sınıf Sosyal Bilgiler Öğrenci çalışma kitabının da acil olarak toplatılması talimatı vermiştir” dedi.
Acil toplama kararı çıktı
Sendika açıklamasını şöyle sürdürdü: “Acil olarak toplatılma kararı verilen çalışma kitabında ayrıca Anayasa’nın ‘Basın hürdür, sansür edilemez. Basımevi kurmak, izin alma ve mali teminat yatırma şartına bağlanamaz’ maddesi bulunmakta ve ‘Bir ülkede iktidara tek başına gelen parti, yolsuzluk haberlerinden bir süre sonra rahatsız olur ve haberlere sansür uygular. Bu haberlerin yayınlanmadığını bilenler daha da fazla yolsuzluk yapınca yaşanan ekonomik kriz ülkeyi bir kaosa sürükler’ ifadeleri yer almaktadır. Yani MEB, kendi hazırladığı kitapta basına sansürün ve bu sansürün zararlarının anlatıldığı bölümü dün yine kendisi sansürleyerek tarihe geçmiştir.
Görünen o ki; özellikle son dönemde AKP sayesinde tutuklu gazeteci sayısında dünya markası haline getirilen Türkiye’de artık ‘basın özgürlüğünün önemi’ bile anlatılmak istenmemektedir.
Hakları gasp edildiğinde sorgulamayan bir nesil yetiştirmek isteyenler bilmelidir ki bunu kitap toplatarak yapamayacaklar. Bu ülke kitapların toplatıldığı ve hatta yakıldığı çok karanlık zamanlarda bile Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk’ün eğitim neferleri, hakikati körpecik beyinlere ulaştırabildi. Yine öyle olacak. Eğitim-İş olarak uyarıyoruz: Bu konu geçiştirilemez! MEB, bu haklı ifadelerin yer aldığı çalışma kitabını hangi gerekçeyle toplama kararı aldığını kamuoyuna açıklamak zorundadır. Cevap bekliyoruz. Aksi halde; basın özgürlüğüne düşman, sansürcü ve gerçeklerden korkan bir itaat kurumu olduğunu kanıtlayacaktır.”