Selin Kurtçu pek çok insanın umursamadığı bir sorumluluğu tamamen gönüllü olarak üstleniyor. Kendini sokak hayvanlarına adamış, onlar için her gün umut ışığı olmuş biri.
Hepimizin hayatta üzerimize kurulan bir amaç için doğduğuna inanıyorum. Bu amaç bir tohumdu ağaç olmadan önce. Yapraklarını dökmeden meyvelerini verdi. Bir insanın yüzünde tebessüm bırakmadan da yıkılmadı. Bu amaç engin bir deniz de olabilirdi, içinde birçok canlıyı barındırdı önce, sonra birileri için yem oldu bu canlı ve belki de yem olmadan önce dünyanın bütün düzenini değiştirip bazılarımızın farkındalığını artırdı.
Bir dişinin rahim duvarına tutundu embriyo, hikaye başladı. Rahim yüzeyinde geliştikçe değişti. Şekli, biçimi, büyüklüğü olması gereken kadar oldu, olması gerekenden ne bir fazla ne bir eksik. Yaşam, yalnız doğduktan sonra başlamadı, aynı zamanda geçmişteki dna’larla, kod’larla hareket alanımızı belirliyordu.
Doğal olarak bazen anlam veremediğimiz şeyler dedemizin genlerinden geliyor olabilirdi. Bu nedenle karmaşıklıklar, amaçlar doğrultusunda karşımıza çıkıp ağırlığınca bir neslin devamını sürdürüyordu, bu naçizane fikrim. Tabii benim hayal ettiğim, her zaman iyi niyet besleyen, yardımsever, kendi dışında varlıkların yaşam haklarına duyarlı ve sağduyulu insandan yana olmasıydı. Bu özellikleriyle birini tanıyorum ve size söz etmek istediğim bu güzel insan, küçücük yaşlarda kendini sokak hayvanlarına adamış, onlar için her gün umut ışığı olmuştu.
Sokak canlarının Selin ablası, bizlerin unuttuğu bir kap suyu o hiçbir vakit unutmadı. Harçlıklarını biriktiriyor, bu amaca sahip topluluğa ulaşmaya çalışıyor, yemlerini temin edebilmek, sırf sokak canlarını doyurabilmek için. Onun koskoca yüreği hiçbir canlının aç, susuz ve çaresiz kalmasından yana değildi. Çünkü dünyada yaşayan her canlının yaşama hakkı var, bu yaşam alanına kalbi atan her varlık girmeliydi.
Konuşamayan bu canlar aslında anlamak isteyen herkese derdini pekala anlatabilir, bizim gibi onların da temel ihtiyaçları olduğunu bilebilirdi. Ama hangimiz böyle bir sorumluluğu üstleniyor, inisiyatifimizi biraz da sokaktaki dostlarımızdan yana kullanabiliyoruz. Biliyoruz ki eğer bizler de nasıl yemeden, içmeden yaşayamazsak, o canlılar da yaşamlarını bu zorlu koşullarda sürdürmek için nelerle karşılaşıyorlar.
Dikkat ettiğimiz ve önemsediğimiz ne var hayatlarımızda. Kimimiz bunun farkındayız, kimimizse öylesine yaşantının akışında savrulmuş gidiyoruz. Hani, nerede kendimiz dışında düşündüğümüz amaçlarımız? Her birimiz herhangi tek bir şeye yardım etmekte kullansaydık var olan potansiyelimizi, yardıma muhtaç kaç güçsüz, kaç mutsuz canlı ve ne kadar adaletsizlik kalırdı dünyada acaba?
Bir işe yaramadığımız duygusu da oluşur muydu içimizde? Bugün ne yaptın ile İnsanlık namına bugün ne yaptın? sorusunun ayrımına kendi karnımı doyurdum demekten başka, ne yaptınız? Ya ruhumuzun doygunluğunu nasıl sağlamalı dersem işte yanıtı çok basit sevgili okuyucularım. Ruhumuzu doyurmanın iyi niyetten başka bir yolu yok. Tüm canlıları sevin, koruyun ve yaşamalarına fırsat tanıyın. Selin ablamız gibi tüm dostlarla barışık, içtenlikle siz de paylaşmayı öğrenin yeter. Artık röportajımıza başlayabiliriz.
Selin Kurtçu, seni bir yakının olarak çok iyi tanıyorum ve yaptıklarınla gurur duyuyorum. Çünkü pek çok insanın umursamadığı bir sorumluluğu tamamen gönüllü olarak üstleniyorsun. Okuyucularımızın da seni yakından tanımasını istiyorum.
Röportaj: Selin Kurtçu
Kimdir Selin Kurtçu?
Selin Kurtçu: Öncelikle herkese merhaba, 15 yaşındayım. Hayvanları çok seviyorum, bu yüzden veteriner hekimi olmayı düşünüyorum ileride. Bugün olduğu gibi veteriner olduğumda da sokak canlarını beslemeye devam edeceğim. Çünkü onların bize çok ihtiyacı var. Biz onlara yardım etmezsek kim bu görevi üstlenecek diye bu amaca yönelik severek ve içimden gelerek hayatımı idame etmeye başladım.
İlk ne zaman bu farkındalık oluştu sende?
Selin Kurtçu: Beşinci sınıfa gidiyordum. Hayvanların mutsuz ve üzgün bakışları beni de çok mutsuz etti. Bir karar aldım, bundan sonra onların yanında olmaya ve onlara olabildiğince yardım etmeye çalışacaktım. Bu kararımda da durdum.
Mesela neler yapıyorsun, biraz açabilir misin?
Selin Kurtçu: Okula giderken çantamda her zaman kitaplarımın yanında sokak hayvanları için mama bulunduruyorum. Servis beklerken bile gördüğüm her bir canlıyı o anda besliyorum, onlarla aramda kuvvetli bir bağ var, beni gördükleri anda yanıma koşuyorlar. Servise binene kadar bana aynı zamanda eşlik ediyor, yanımdan ayrılmıyorlar. Onları doyurmak ve onlarla dost olmak beni çok mutlu ediyor.
Peki, sokak hayvanları ile barınaklarda yaşayan hayvanlar arasında bir fark var mı?
Selin Kurtçu: Barınaktaki hayvanların da iyi koşullarda bakıldığını düşünmüyorum. Çünkü birçok kez barınakları ziyaret ettim. Oradaki hayvanların yiyecek için birbirlerine saldırdıklarına şahit oldum ve tamamıyla temiz bakılmadıklarını gördüm. Onlarla gerçek anlamda ilgilenen hiç kimsenin olmaması ve kendi hallerine bırakılmışlıklarını seyretmek beni fazlasıyla huzursuz etti. Sokak hayvanları bile yalnız yiyecek ve hayatta kalabilmek için mücadele etmeyi öğrenirken özgürler, oysa barınaktaki hayvanların bunların üstüne bir de çaresiz kalışlarına üzülmemek mümkün değil.
Sana göre barınaklar nasıl olmalı?
Selin Kurtçu: Bence barınak anlayışını iyi oturtmak gerekiyor. Yani barınak dediğimizde terkedilmişlik değil de, hayvanların dilinden anlayan ve bakımlarını iyi yapan yetkin kişilerin olması gerekir başında. Bu hayvanların temiz bir ortamda, sağlık kontrolleri düzenli olarak yapılıyor mu? Karınları yine düzenli olarak doyuruluyor mu? Biz misafir olarak onları ziyarete geldiğimizde bu canlıların gözlerinde bir kıvılcım görebiliyor ve barınaklardan mutlu bir şekilde ayrılabiliyor muyuz? Hatta bu alanlarda yaşayan hayvanlar hakkında bilgi sahibi olabiliyor muyuz? Bu nüansların çok önemli olduğunu düşünüyorum. Keşke biz insanlar için çok sözü geçen bireysel yaklaşım, o hayvanların herbiri için de oluşturulabilse… Her şey daha sistemli ve güzel olmaz mıydı?
Tabii ki olurdu Selinciim… (diyerek beraberce gülümsüyoruz, gerçekleşmesini umut ederek)
Bu konuda seni kimler destekliyor?
Selin Kurtçu: İlk olarak ailem çok destek veriyor bana. Benim hayvanlara olan sevgimi gördükleri için bazı zamanlar, o da ailemin iş izinlerinin olduğu günlerde sokak gezilerine çıkıp nerede hayvan varsa beraberce onları bulup besliyor, ilgileniyoruz. Çoğu zaman harçlıklarımı biriktirip uygun yerlerden mama temin ediyorum. Bunun dışında sokak canlarına daha çok mama bulabilmek için yarışmalara katılıyorum. Sosyal medya üzerinden tanıştığım diğer hayvanseverlerden de mama yardımı alıyorum. Destekler çoğaldıkça ve hayvanların ihtiyaçları giderildikçe hiçbir şeyde duymadığım mutlulukla doluyorum. Sanki tüm dünyam onlar benim.
Hayvanlarla olan bağın ilk ne zaman başladı? Bu bağ’a etki eden bir olay oldu mu bize anlatabilir misin?
Selin Kurtçu: Sekiz yaşlarındaydım. Çandarlıya gittiğimiz bir gün akşam sıralarında adayı turlarken, bir araba durdu aniden. Adamın elinde bir çuval vardı, bu ağzı açık çuvalı yolun kenarına fırlattı ve son hızla oradan uzaklaştı. O çuvalın içinden çıkan terrier cinsi bir ev köpeğiydi. Biz bu durum karşısında şaşkınlık ve üzgünlükle donakaldık. İnsan sevdiği ve evinde baktığı bir canlıyı nasıl acımasızca terkedebilirdi. İşte o an ben hayvanların en yakın dostu olmuştum. Sahipleri gibi onları asla bırakmayacaktım.
Yakın zamanda hayvanlarla ilgili başından başka acı bir olay geçti mi?
Selin Kurtçu: Kurban bayramının birinci günü sahile giderken annem telefonunu evde unutmuştu. Telefonu almak için tekrar eve döndüm. Site kapısından çıkarken kaldırımda çocukların elinde yavru bir kedi vardı. Çocuklar kediyi elinden bıraktığı anda korkuya kapılan kedi aniden kendini yola attı ve araba arka ayaklarının üstünden geçti. O an ağlamaya başladım. Beni gören annem hemen yanıma koştu, acilen yavru kediyi alıp veteriner aramaya koyulduk. Bu arada yavrunun ayaklarını ezen araç hiç oralı bile olmadan çekip gitti. Yavru kedinin iki ayağı tutmuyordu. Veteriner kontrol etti, geçici bir felç olduğunu söyledi. Biz bu küçük yavrunun bütün bakımlarını üstlendik ve onu kısa zamanda tüm sevgimizle iyileştirdik.
Canlılar için nasıl bir dünya hayal ederdin?
Selin Kurtçu: Bir kere bütün canlılara karşı insanların son derece duyarlı olmasını isterdim. Çok zor bir şey değil, bu dünyada bizden başka canlıların da olduğunu bilmek, kapıların önüne su ve yiyecek bırakmak. Ayrıca kış günlerinde hiçbir canlının kötü hava koşullarına maruz kalmaması için sokak aralarına yuvalar yapılmasını hayal ederdim. Çünkü dünya üzerinde bir canlının dahi yaşamını sürdürmesine olanak sağlamak insanı gerçekten insan yapan faktörlerden. Aynı zamanda sorumluluk duygusunu ciddi anlamda geliştiriyor. Bunu severek, insanüstü bir görev gibi üstlenmek harika bir şey.
Son olarak mama desteği için bir linkin var mı? Oradan ilgili vatandaşlarımıza seslenebilir, en azından bu şekilde canlılara yardımda bulunabilir, farkındalık sağlayabiliriz.
Selin Kurtçu: Evet var, bu linkten bana ulaşabilirler. https://www.ormanamama.com/tr/p/SANS-BUNNY/204 Desteğini esirgemeyen herkese ve özellikle İndigo Dergisi’ne teşekkür ederim.