Yunanistan’daki Kerbela anmasında şok edici görüntüler

Yunanistan’ın Pire kentinde gerçekleştirilen Kerbela anmasında şok edici kanlı görüntüler ortaya çıktı.

Yunanistan Kerbela'yı şok edici görüntülerle andı

Yunanistan’ın başkenti Atina’nın liman kenti Pire’de; Hazreti Muhammed’in torunu Hazreti Hüseyin ve yarenlerinin Kerbela’da katledilmesinin 1378. yılı dolayısıyla anma programı gerçekleştirildi.

Kerbela’da yaşananlar nedeniyle ağıt yakan Şiiler, jiletli zincirlerle sırtlarına vurdu.


Kerbela Olayı veya Kerbela Katliamı, 10 Ekim 680 tarihinde günümüzdeki Irak’ın Kerbela şehrinde gerçekleştirildi. Kerbela Olayı’nda Hz. Muhammed’in torunu Hz. Hüseyin ve beraberindeki yarenleri, Yezid tarafından şehit edildi.

Yunanistan Kerbela'yı şok edici görüntülerle andı

Kerbela olayı nedir?

Kerbela olayı ya da katliamı, Müslümanların tarihinde yaşanan en trajik olaylardan biridir. Hz. Muhammed’in (a.s) torunu Hz. Hüseyin’e bağlı küçük bir grupla, Emevi halifesi Yezid’e bağlı ordu Hicri 61. Yılın 10 Muharrem gününde, bugün Irak sınırlarında olan Kerbela’da karşılaşmış, aralarında çocuk ve kadınlarında da bulunduğu Hz. Hüseyin ve maiyetindekiler şehid edilmişti.

Hz. Muaviye’nin ölümünden sonra Yezid’in halife olmasına başta Hz. Ali’nin yönetim merkezi seçtiği Küfe’deki halk olmak üzere Müslümanlar tepki göstermişti. Şura ve seçim sistemine dayanmayarak Yezid’in halife olması Müslümanlar arasında ayrılıklar çıkacağına bir işaretti. Öncelikle Hz. Ali’ye bağlılıkları ile bilinen Küfe halkı Hz. Hüseyin’e bir mektup yazarak onu Küfe’ye davet etmişlerdi. Emeviler döneminde Şam’ın başkent seçilmesi, fetihlerin merkezinin bu şehrin olması eski başkentin gelirlerinde azalmaya yol açmış ve siyasi önemini kaybetmişti.

Hz. Ali’ye bağlılığı ile bilinen Müslim bin  Akil ve Hani bin Urve’nin Küfe’ye yeni atanan Emevi halifesi Ubeydullah tarafından öldürülmesi tepkilere neden olmuştu. Hz. Hüseyin başta Abdullah bin Abbas tarafından Küfe’ye gitmemesi konusunda uyarılmış hatta tarihi kaynaklara göre devrin şairi Ferazdak “Küfe’ye gitme, onların gönlü seninle fakat kılıçları Ümmeyye oğullarıyladır” demişti.


Hz. Hüseyin Kerbela’da

Hz. Hüseyin ve Emevi ordusu arasındaki savaş Bağdat’a 100 kilometre uzaklıktaki Kerbela’da başladı. Savaş başlamadan önce bir grup Hz. Hüseyin’i terk ederek Emevi valisi Ömer bin Saad’ın tarafına geçti. Emevi ordusu önce Hz. Hüseyin’i korumaya çalışanları öldürdü yalnız Hz. Hüseyin kalınca da Ömer bin Saad’ın emriyle onun üzerine yürüdüler. Hz. Hüseyin ve beraberindeki 72 kişi katledildi.

Hz. Hüseyin’in ve öldürülenlerin mübarek başları kesilerek önce Küfe’ye sonra da Şam’a gönderildi. Şam’a gönderilenler arasında Hz. Hüseyin’in refakatindeki kadınlar ve çocuklar da vardı. Bu kadınlar ve çocuklar bir yıl gözetim altında tutulmuş daha sonra serbest bırakılmışlardı.

Hz. Hüseyin’in Kerbela’da şehid edilmesi, Ehli Beyt’in de büyük bir kısmının yok edilmesine neden olmuştu. Emevi halifesi Yezid rakipsiz kalırken Şii hareketinin de ortaya çıkmasına sebep olmuştu. Şii, Kerbela olayından sonra sadece bir mezhep olarak ortaya çıkmamış aynı zamanda ehl-i beyt adına politik bir harekete de dönüşmüştü.

Bazı kesimler, Emevilerin veraset yoluyla iktidarın devri anlayışına tepki olarak hilafetin sadece Hz. Ali soyundan gelenlerin hakkı olduğu tezini savunmaya, hatta bunu bir akide olarak benimsemeye başlamışlardı.

Kerbela olayı sadece Şii’nin kınadığı bir olay değildir

Sünni ve Şii dünyasının beraberce karşı durduğu hazin bir katliam hadisesidir… Müslümanlar Hz. Hüseyin’in katledilmesini trajik bir olay olarak yüzyıllardır hatırlamış ve başta Yezid olmak üzere katliamda payı olanları lanetlemişlerdir.


Hz. Hüseyin’in naaşı Kerbela halkı tarafından defnedildikten sonra Abbasi Halifesi el Mütevekkil tarafından türbesi yapılmıştı. Büveyhioğulları, Sultan Melikşah ve İlhanlı hükümdarı Gazan Muhammed tarafından türbe yenilenmiş, Osmanlı sultanı III. Murad tarafından tekrar yapılmıştı.

Celal Talabani hayatını kaybetti: Celal Talabani kimdir?


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.