Cumhurbaşkanı Erdoğan, 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla “Beştepe Sofrası”nda eğitimcileri ağırladı. Sohbetin gündemi dünyada eğitimde birinci sırada yer alan “Finlandiya eğitim modeli” ve İtalyan Montessori sistemi oldu.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki 24 Kasım Öğretmenler Günü akşam yemeğine; Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz ile YÖK Başkanı Yekta Saraç’ın yanı sıra eğitim dünyasından TED Başkanı Selçuk Pehlivanlıoğlu, Türkiye Özel Okullar Derneği Başkanı Nurullah Dal, İbn Haldun Üniversitesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Teoman Duralı, Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ferhan Odabaşı, Eğitim Bir-Sen Başkanı Ali Yalçın, Türk Eğitim-Sen Başkanı İsmail Koncuk ile Anadolu’dan gelen dört branş öğretmeni katıldı.
Yemek öncesinde Milli Eğitim Bakanı Yılmaz, Türk eğitim sistemi ile ilgili kısa bir sunum yaptı; eğitim sistemindeki bazı başlıklara ilişkin istatistiki bilgileri konuklarla paylaştı. Daha sonra görüşme, yemek sırasında sohbet şeklinde ilerledi.
Finlandiya eğitimde birinci sırada
Erdoğan’ın, bir katılımcının Finlandiya modelini örnek göstermesine “Türkiye’de uygulanması imkansız” diyerek itiraz eden bir başka eğitimciye, “Ne olursa olsun Finlandiya eğitimde 1. sırada. Bizim oralara gelmemiz lazım” dediği öğrenildi.
Erdoğan’ın, görüşmede bir İtalyan eğitim ekolü olan Montessori sistemini de örnek gösterdiği ve bu modelde çocukların özgüvenlerinin çok daha yüksek olduğunu söylediği ifade edildi.
Finlandiya eğitim konusunda dünyada neden bir numara?
Finlandiya tarafından sunulan ilk şart öğrencilerin merkeze alınmasıdır. Her konuda öğrencilerin doğal olarak çocukların ve gençlerin ihtiyaçlarını önemsiyorlar. Okul saatleri, yemek planı, okul bahçeleri, ders işleniş biçimleri gibi birçok konuda öğrencilerin ihtiyaçları ön plana alınmaktadır.
Okulların yöneticileri ve ülkenin eğitimden sorumlu bakanı okulların fiziki olarak yapılanması sırasında öğrencilere kulak verildiğini belirtiyor.Aynı zamanda ders saatlerinde ve ödev kavramında da karar verilirken çocukların, gençlerin fiziksel ve psikolojik durumları gözden geçiriliyor.
Finlandiya eğitim modeli nasıl?
Ödev ve sınav yok! Hiçbir öğrenciye ödev verilmiyor. Öğrenciler soru sormalı, merak etmeli, keşfetmeli.
Öğrencilerin ilk olarak teste tabi tutuldukları yaş sınırı ise 16.
Sıralama yok, öğrencilerin hepsi eşit.
Dershane, etüt merkezi, özel ders takviyesi gibi zorlama ve ekstra eğitimler bu ülkede anılmıyor bile.
Ders saati ortalaması 4 saat! Günümüzde okulların en az 7 saat ders yaptığını düşünürsek Finlandiya eğitimindeki 4 saat uygulaması bize çok ters gelecektir. Ancak bu ülkedeki her çocuk ve genç 4 saatlik süre içinde Avrupa çapında verilen her eğitimi kavrayıp öğrenebiliyor.
Günde 75 dakika teneffüs! “4 saatlik okula 75 dakika teneffüs mü olurmuş” demeyin. Finlandiya bu konuda oldukça iyimser ve esnek davranarak çocukların bahçede, yemekhanede ve toplum içinde vakit geçirmesine çok önem vermektedir.
Öğretmenlerin hepsi yüksek lisanslı! Eğitimin temel yapı taşının öğretmenler olduğunu düşünen Finlandiya, her öğretmeninde belli şartlar aramaktadır ve tüm öğretmenlerin yüksek lisansa sahip olduklarını görebilmekteyiz. Aynı zamanda her öğretmen haftada 2 saatlik hizmetiçi eğitim almak ile sorumlular ve bu eğitimlere katılmak zorundalar. Detaylı bilgi
Montessori Eğitim Sistemi nedir? Nasıl uygulanır?
Montessori eğitim yöntemi: Her sınıfta farklı yaşta çocuklar, iki öğretmen ve bir sürü oyuncak. Hatta yemek pişiren öğretmen, çiçek sulayan öğrenci. Nasıl, ilk anda çok sağlıklı gelmiyor değil mi? Peki bu yöntemin, üstünde yıllarca çalışılmış bir eğitim sistemi olduğunu söylesek?
Gitgide daha aşina olduğumuz Montessori eğitimi, İtalya’nın ilk kadın doktoru olan Dr. Maria Montessori tarafından geliştirilmiş. 1870 yılında doğan Dr. Maria Montessori, çeşitli ülkelerin eğitim sistemini ve çocuklarını incelemiş ve yaptığı çalışmalarla 1900′lü yıllarda etkisini gösterecek olan yöntemi geliştirmiş.
Avrupa ama özellikle Amerika’da yaygın olan Montessori eğitim yöntemi – klasik eğitimden farklı olarak – sözlü eğitimden ziyade özel tasarlanmış araçların ve oyuncakların eğitimde daha etkin olduğuna inanır. Klasik sistemle tek ortak yanı okul öncesi eğitimin önemli olduğunu savunması.
Montessori Yöntemi nedir?
“Today is the tomorrow we worried about yesterday” (Bugün endişe duyduğumuz dünün yarınıdır)
Eğer bugün kendimizi iyi hissedersek, yarına iyi başlayacağız. Dolayısıyla çocukluğunda mutlu olan çocuk bu mutluluğu gençliğine, ergenliğine ve olgunluğuna taşıyacaktır. O yüzden çocuklarımıza bir yandan eğitim verirken bir yandan da mutluluklarını sağlamalıyız.
Bu anlamda yöntem sadece akademik eğitimi değil çocuğun tüm gelişiminde etkin her unsuru ele alıyor. Çocuğun ihtiyacı olan gerçek bir özgüven, sağlıklı bir hayal gücü, öğrenme isteği, bağımsızlık, muhakeme gücü ve karar alma yeteneklerinin gelişmesidir. Böylece gerçek hayatı daha donanımlı karşılayacaktır. Bu yüzden de bu eğitim sisteminde sınıf düzeni ve materyalleri ilk anda farklı gelebilir.
Kişilleştirilmiş eğitim: Sınıf düzeni ile her çocuğa aynı seviyede eğitimden ziyade her çocuğun kapasitesinin ve ilgisinin şekillendirdiği eğitimi öngörmektedir. Konsantrasyonu yüksek olan çocukla ilgisi dağınık çocuğa verilecek ortak eğitim ikisini de yoracağı gibi başarılı bir sonuç da getiremez. Kişileştirilmiş eğitim çocukta özgüvenin artmasına olanak verir.
Çok dilli eğitim: Türkçenin yanında İngilizceyi, ana dili İngilizce olan başka bir öğretmenle pratik yapması çocuğun ‘gerçek’ dil eğitimi alıyor olmasını sağlar. Kaldı ki iki kültürü ayni anda yaşıyor olması özellikle günümüzün global dünyasında çok önemli. Çok dilli eğitim, çocuğa değişik bakış açılarını, saygıyı ve toleransı öğrenmesini amaçlıyor.
Değişik yaş aralıklarındaki sınıflar: 1 – 3 yaş arası çocukların aynı sınıfta olması ilk anda garip geliyor olsa da esasen bu sınıflar çocuğu pratik hayata hazırlıyor. Montessori eğitimi gören 4 yaşındaki Rosario’nun annesi çocuğunun okula başladıktan sonra küçüklerini daha fazla kollamaya başladığını söyledi. Önceden bebeklere vuran Rosario artık küçük bir çocuğa daha anlayışla yaklaşmaya başlamış… Montessori’nin en fazla sorgulandığı araç olan bu sınıf sistemi çocuğa dayanışmayı ve değişik ortamlarla baş etmeyi öğretiyor. Empati, sosyalleşme gibi diğer becerilerin de gelişmesine yardımcı oluyor.
Öğretmenlerin tutumu: Çocuğa seçme şansı veren, sadece kendisine değil diğer insanlara ve çevreye/doğaya önem vermesini isteyen eğitim sistemi öğretmenlerini de ona göre seçmeye özen gösteriyor. ‘Bir eğitimin başarı kriteri, çocuğun ne kadar mutlu olduğudur’ şeklinde özetliyor Montessori.
Çocuk aileden çok öğretmenle vakit geçiriyor. Dolayısıyla da öğretmenin, yargılayıcı olmaması, çocuğa gereksiz şartlandırmalar vermemesi gerekiyor ki çocuk ileride sağlıklı muhakeme gücüne sahip olabilsin. Bu doğrultuda Montessori öğretmeni olabilmek için bir dizi eğitimden geçmeli ve sertifikaya sahip olmalısınız.