Hayatta ne yapmalı? Fikir Virüsü

“Hayatta ne yapmalı?” diye sorulduğunda herkes kendine göre yanıtlar aramaya başlayacaktır. Nitekim bu soruya yanıt arama yolculuğunuz uzun sürüyorsa eğer kendinizi tanımamışsınız demektir. Öyleyse düşüncelerinize yoğunlaşın!

Hayatta ne yapmalı? Fikir Virüsü
Fotoğraf: Aaron Nace

Hayatta ne yaptım, ne yapıyorum, ne yapacağım?

“Hayatta ne yapmalı?” sorusunun cevabının çok geniş bir yelpazeye yayılacağını düşünüyorum. Bu bağlamda “Hayatta ne yapmalı?” sorusuna yanıt arama yolculuğuna çıkmadan önce kendinizi tanımaya başlayın, düşüncelerinize yoğunlaşın; “Ben hayatta şu ana kadar neler yaptım, şu an neler yapıyorum ve şu andan itibaren neler yapacağım?” sorularının yanıtlarını verdikten sonra “hayatta ne yapmalı?” sorusunu daha kolay cevaplandırabileceksiniz.

Oğuz Atay’ın da “Tutunamayanlar” eserinde bahsettiği üzere “ne yapmalı?” sorusuna cevap vermeden önce bir birey olarak öncelikle kendinizi tanımanız gerekiyor. Aksine “ne yapmalı?” sorusuna cevap vermekte zorlanabiliriz. Bu yüzden kendinize yönelteceğiniz bu üç soru öz benliğinizi tanımanıza yardımcı olacaktır.


Bu yazıyı okuduktan hemen sonra çayınızı kahvenizi alıp arkanıza yaslanın ve kendinize sorun; “ben şu ana kadar hayatta neler yaptım, şu an için neler yapıyorum ve şu andan itibaren neler yapacağım?” daha sonra iç sesinizi dinlemeye başlayın ki bu üç sorunun cevabını alacaksınızdır. Ve ardından yazmaya koyulun. Sonunda ortaya çıkan ürün sizin benliğinizin sineması olacaktır.

benliğin sineması
Fotoğraf: Alex Stoddard

Benliğin sineması ne demektir?

“Hayatta ne yaptım?” sorusunu bir sinema filminin çekim aşaması olarak, “Hayatta ne yapıyorum?” sorusunu bir sinema filminin fragmanı olarak “Hayatta ne yapacağım?” sorusunu ise bir sinema filminin kendisi olarak tanımlayabilirsiniz.

“Ben şu ana kadar hayatta neler yaptım?” sorusunu kendinize sorduğunuz vakit benliğinizin sinemasını yaratma yani filminizin çekim aşaması olacaktır. “Ben şu an hayatta neler yapıyorum?” sorusu ise benliğinizin sinemasının fragmanı olacaktır. Artık yavaş yavaş benliğinizin sinemasını tamamlamak üzere ideallerinizi belirlemiş ve bu yolda filminizin fragmanını izlemektesiniz. Son olarak “Ben şu andan itibaren hayatta neler yapacağım?” sorusunun cevabı filminizin kendisidir. Artık belirlediğiniz ideallerinizi gerçekleştiriyor ve büyük bir emekle çekimlerinizi yaptığınız filminizi arkanıza yaslanıp izlemeye başlıyorsunuz.

Tabii bu aşamalar neticesinde nasıl bir film ürettiniz, 10 üzerinden kaç puan hak ediyor, insanlar sizin filminizi beğenecek mi beğenmeyecek mi veya ne gibi eleştirilerde bulunacaklar, tamamıyla sizin elinizde. Nitekim kaliteli bir film üretmek sizlerin hayatta belirlediğiniz idealleriniz ve seçmiş olduğunuz yollar ile orantılı olacaktır.

Ve artık “ben hayatta ne yaptım, ne yapıyorum ve ne yapacağım?” sorularını yanıtladıktan sonra sıra “hayatta ne yapmalı?” sorusunu yanıtlamaya gelecektir.


fikir virüsü felsefe insan
Fotoğraf: (c) Alex Stoddard (You Only Live Twice)

Hayat, sadece biyografik bilgilerimizin çoğalması için yaşadığımız anlardan ve kariyer için oluşturduğumuz özgeçmişlerimizden ibaret olmamalıdır.

Öncelikle insani duygular çerçevesinden çıkmamak üzere özen göstermeli her daim bunun bilincinde olmalıyız-ki bunun bilincinde olmayan bir insan hiçbir şekilde iyi bir fikir sahibi de olamayacaktır.

İyi insan iyi fikir demektir; statü gerektirmez!

İnsaniyet duygularının ne kadar bilincindeyseniz o kadar iyi fikir üretebilirsiniz. İyi fikir üretmek statü gerektirmez! Örneğin; insaniyet duyguların bilincinde olmayan vicdan körü bir doktor bir polis bir öğretmen bir hizmetli bir çöpçü bir avukat ve şu an sayamadığım bütün meslek dallarında çalışanlar aslında iyi insan olmadıkları için mesleklerini yerine getiremezler.

Buradan şöyle bir soru çıkarabilirsiniz, o zaman doktor olan bütün insanlar insaniyet duygularının bilincinde olan insanlar mı? Veya başka bir meslek içinde geçerli olabilir bu, şu an örnek vermek adına doktor dedim. Hayır, bütün doktorlar insaniyet duygularının bilincinde olan insanlar değillerdir. Dediğim gibi başka bir meslek dalında çalışan insanlar içinde aynı değerlendirmeyi yapabiliriz.

Ancak meslek etik ilkelerine sadık olan kişiler mesleklerini gerçek anlamda yerine getiren kişilerdir. Çünkü onlar iyi insanlardır ve daima iyi fikir üretenlerdir.

Neden insani duyguların bilincinde değillerdir. Çünkü bizim ülkemizde meslek etik kuralları teorik bilgilerden ibarettir lakin uygulaması yoktur.

Örneğin; bugün baktığımızda tüm İletişim fakültelerinde meslek etiği adında bir ders okutulmaktadır fakat uygulaması yok. Demek istediğim bizim ülkemizde meslek etik ilkeleri çiğnenmektedir, hem de açık bir şekilde. Bu da ne demektir, meslek etik ilkelerini çiğneyenler insaniyet duygularının bilincinde olmayanlardır; iyi insan değillerdir. Bundan dolayı tekrar bir örnekle pekiştirmek gerekirse bugün ülkemizde gazetecilik mesleğini yapan insanların tümü insaniyet duygularının bilincinde değillerdir.


Çünkü gazetecilerin çoğu meslek ilkelerini çiğnemektedirler. Bunu zaman zaman eleştirenler olabiliyor, sizlerde belki eleştirebilirsiniz; “meslek ilkeleri ile insaniyet duygularının ne ilişkisi olabilir?” diye. Bence aralarında çok ince bir çizgi var; Etik aynı zamanda ahlak demektir. Meslek etiği aynı zamanda meslek ahlakıdır. E şimdi insani duygularının bilincinde olmayan bir insan meslek ahlakının ne kadar bilincinde olabilir? Ve meslek ahlakının bilincinde olmayan bir insan ne kadar iyi fikir üretebilir? Öyleyse fikir virüsünü yaymak üzere her bireyin insaniyet duygularının bilincinde olması dileğiyle, hoşça kalın!

‘Hayatta ne yapmalı?’ Mutluluk Virüsü