Meğer 20’li yaşların başında kendimize çizdiğimiz katı kuralların hapsindeymişiz. Artık nasıl göründüğümüze önem verecek hevesimiz kaçmış durumda…
İnsan yaş aldıkça neler yapmaz?
Sosyal medyada 20’li yaşların başını ve sonunu karşılaştıran tweetler, hepiniz görmüşsünüzdür muhakkak. 20’li yaşların başında saçına, başına, kılığına, kıyafetine en ince ayrıntısına kadar özen gösterirken, 20’li yaşların sonuna doğru o kadar makyaj yapmadan dışarı çıkılsa da olurmuş. Ben ‘olurmuş’ diyorum. Halbuki yazılan tweetler bu anlamdan ziyade ‘olmak zorundaymış’ anlamını taşıyor. Yani artık görünümümüze önem verecek hevesimiz kaçmış… Saçlarımızı her gün parlatmaktan vazgeçip küsmüşüz gibi.
20’li yaşların başını da yaşamış ve sonunu da yaşamakta olan biri olarak, evet o kadar makyaj yapmadan gerçekten dışarı çıkılıyormuş. Ama, bu hiç hevesimin kaçtığından yarınlara küstüğümden olmuyor. O makyajı yapmadan, o lepiska saçları her gün dümdüz parlatmadan da oluyormuşum ben o gün.
Aslında yaş aldıkça kendimiz oluyormuşuz
Meğer 20’li yaşların başında kendimize çizdiğimiz katı kuralların hapsindeymişiz. Her gün kendimi parlatmadan da dışarı çıkabiliyormuşum. Aslında yaş aldıkça kendimiz oluyormuşuz, kabulleniyormuşuz. Vücuduma dayattığım ve bozmaya başladığım her kuralın sonunda ayna karşısına geçip ‘oldu’ diyebilmekmiş 20’lerin sonu.
Tüm bunlar tamamen nereden baktığınla alakalıymış. Benim de tweetlerde yazılanlar gibi her günüm 20’lerin başındaki gibi star değil. Bazen parlak, bazen sönük ama hep Ayça.
Böyle daha benmişim. Her şeyden önemlisi, günün menüsüne uygun giyinip giyinmediğime 20’lerin başındaki, prangalı “star” değil de 20’lerin sonundaki kural bozan Ayça’nın karar verebiliyor olması. İtiraf etmek gerekir ki hepimiz bir şekilde sosyal medyayla, arkadaşlarımız ve çevremizle bir şekilde bağlıyız.
Bu, gözle görülebilecek biyolojik bir bağ değil. Bence çok daha etkili ve kuvvetli olan psikolojik bir bağ ile bağlıyız. Çünkü biyolojik bağların her türlü panzehir ya da ilaçlarla koca koca laboratuarlarda, bir çok gözlüklü bilim adamıyla çaresine bakılırken, psikolojik bağ için ise tek bir insan gücüne ihtiyacımız var.
Bırakalım da o tek bir insan gücü yaş aldıkça siz olsun ve kendinizin kahramanı olun.
Gökkuşağı yapmak yerine birbirimizi boyamak delice değil mi?!
20 yaşındaki Ayça’ya ”Onun saçına sahip olsan, şunun kıyafetlerini kopyalasan peki ben seni nerede bulacağım? Gökkuşağı yapmak yerine birbirimizi boyamaya kalkmak delice değil mi?” derdim.
Biliyorum, hiçbir kadın yaşlanmaya kolay kolay teslim olmak istemez. Ama itiraf edelim ki gerilmiş kasları gevşeten, üzerine cesaret tozları serpen bir sihri var yaş almanın. Hele bir de dışarı çıkmadan önce ‘oldu’ veriyorsan kendine aynada, o özgüveni hiçbir saç parıltıcı hiçbir makyaj malzemesi veremez. İnsan 30’larda neler yapmaz!