Zeki Kocaboğa: Sırt çantalı bir seyyah

O sırt çantalı bir seyyah. Zeki Kocaboğa, hayali olan Dünya Turu için iki yıldır otostop çekerek Türkiye’yi dolaşıyor.

Zeki Kocaboğa: Sırt çantalı bir seyyah

Röportaj: Zeki Kocaboğa

Merhaba sizi tanıyabilir miyiz, kendinizden kısaca bahseder misiniz?

Zeki Kocaboğa: Merhaba, ben Konya’nın Selçuklu ilçesinde doğdum. Ailem Konya’da ben ise Antalya’da yaşamaktayım. Şu anda Akdeniz Üniversitesi’nde Turizm İşletmeciliği bölümünde okuyorum ve aynı zamanda sırt çantalı bir gezginim. Hayalim olan dünya turu için iki yıldır sürekli otostop çekerek yollardayım. İmkânsızlığa aldırış etmeden kendi imkânlarımla gezilerimi yapıyorum. Uzun zaman önce bahaneleri bir kenarı bırakıp; yeni bir yer, yeni bir heyecan diyerek yola koyuldum.


“Özgür hissediyorum”

Gezmek size ne ifade ediyor? Seyahatlerinizin hayatınızdaki yeri nedir?

Zeki Kocaboğa: Gezmek beni özgür hissettirir ve uçsuz bucaksız bir dünyadır benim için. Hayatı farklı açılardan görmemi sağlıyor. Bununla beraber yapmak istediklerimi gerçekleştirirken aldığım kararlarda kimseye bağlı kalmıyorum. Gezdikçe insanları daha yakından tanıma fırsatı buluyor ve bu sayede de insan sarrafı olma yolunda ilerliyorum.

Seyahatlerim, yaptığım planlar içinde en üst sıralarda yer alır. Ayrıca spontane bir şekilde yaşadığım için yapmak istediklerimde fazla düşünmüyorum. Örneğin; yaptığım 33 günlük gezi sırasında küçük bir rahatsızlık geçirmiştim. Evime döndüğümde ailem, dinlenmem için ısrarcı olduğu halde diğer gün yeni maceralara doğru yer aldığımı bilirim.

“İyi bir gezgin olumsuzlukları olumlu hale getirmeye çalışan kişidir”

İyi bir gezgin olmak için ne yapmak gerekiyor?

Zeki Kocaboğa: İyi bir gezgin sürekli araştıran ve olumsuzlukları olumlu hale getirmeye çalışan kişidir. Ayrıca tecrübelerini diğer insanlarla paylaştığında farklılığını ortaya çıkarır. Çünkü paylaştıkça benim gibi gezme hayali olan insanların da hayallerine ortak olur. Bu da ön yargılı olan insanların biraz da olsa düşüncelerini değiştirir. Yolda olduğunuz sürece kendi benliğinizle yolunuza devam etmeli ve yolda karşılaştığınız engelleri de aşabilmelisiniz. Yapılmamış bir eylemin imkânsız olmadığını asla düşünmemeli iyi bir gezgin.

Nasıl gezgin olunur?

Sizce nasıl gezgin olunur? Çok gezmek çok yer görmek, çok insan tanımak gezgin olmak için yeterli midir? Yoksa Gezgin’in çeşitli yönlerden sağlamlaştırılmış bir altyapısı olması mı gerekir? Ve kendi iç dünyasında yol alamamış bir insan Gezgin olabilir mi?

Zeki Kocaboğa: Gezgin olmak için çok fazla düşünmemek gerekir. İlk aşamada anı yaşayıp izlenimlerinizde bunu görmeye başlarsınız. Daha sonra küçük gezi denemeleri yapıp kolaylığı ve zorluğu gördükçe yaptığınız bu anlarda kafanızda bir şeyler oluşmaya başlar. Düşünceleriniz zaten sizi hangi yola götüreceğine çoktan karar vermiş olacaktır. Bir bakmışsınız ki sırtınızda sırt çantanız ile araçlara otostop çekiyor olabilirsiniz.

Gezginlik için çok gezmek, çok görmek, çok insan tanımanın yeterli olduğunu düşünmüyorum. Kiminin küçüklükten gelen hayali olan gezginlik kimilerine göre sonradan kazanılan bir heyecan da olabilir. Çünkü isteklerin her an değişkenlik göstermesi yaptığınız işin kısa sürmesine de sebep olabilir. Benim için gezginliğin göçebe bir hayat tarzı olmasından dolayı olumsuz düşüncelere kapılmıyorum. Her an yeni bir yerde kendimi bulabiliyorum. Hiç tanımadığım insanlarla aynı sofrada bulunup sohbetlere tanık oluyorum. Tanıştığım insanlarla beraber yolculuk yaptığım gibi kalıcı dostluklar da kurabiliyorum. Bu da benim için büyük bir kazanç olmuş oluyor.

Bilinçli bir gezgin misiniz; yani seyahate çıkmadan önce güzergâhınıza çalışıyor musunuz? Ya da gideceğiniz yerlerin önceden tarihini, kültürünü öğrenmek adına ön araştırma yapıyor musunuz?

Zeki Kocaboğa: Gezilere çıkmadan önce araştırma yapıp küçük küçük notlar alıyorum. Yola çıktığımda her şey planladığım gibi gitmiyor. Çünkü planladığınız yerlere ulaşamayabilirsiniz ya da gördüğünüz yer sizi tatmin etmeyebilir. Bunları da düşünerek yapmak istediğinize o anda karar verebilirsiniz. Küçük notlar alıp gezilere çıksam da orada yaşayan insanların bilgilerini öğrenmeyi daha çok tercih ediyorum. Orada yaşayan insanlar emin olun haritalardan daha fazla bilgiye sahipler.

Zeki Kocaboğa: Sırt çantalı bir seyyah

Pokut Yaylası

Seyahat etme fikrinin sizde uyandırdığı ilk üç duygu nedir? Bu duyguları en çok hissettiğiniz seyahat rotası neresiydi?

Zeki Kocaboğa: Seyahat etmek bana tutku, cesaret ve özgürlük duygularını hissettiriyor. Bu duyguları öyle bir yerde yaşadım ki çıldırmamak elde değil. 2400 metrede bulunan Pokut Yaylası’na 8 saatte yağmurun altında yürüdüğümü biliyorum. Hani otostop çekmek istesem gelen araç yok. Tabana kuvvet deyip yola koyuldum. Bir yandan yağmurun yağması bir yandan da sırtımdaki çantanın ağırlığının üzerime çökmesi yolu bitirmeme engel olmamıştı. Yüksek sesle şarkı söyleyerek kendimi motive ediyordum.

“Sevgimizi bırakalım ama çöplerimizi bırakmayalım”

Bugüne kadar gittiğiniz yerler arasında sizi en çok etkileyen ve en çok beğendiğiniz yer neresi?

Zeki Kocaboğa: Rize’de bulunan Pokut Yaylası beni çok etkilemişti. Çünkü yaylaya ulaşımın güç olmasından dolayı insanların yaylaya verdiği tahribat minimum düzeydeydi. Bunun üstüne bir de yöre halkının sıcakkanlı ve misafirperver olması yaylayı benim için farklı kılmıştı. En güzel örneği beni 4 gün boyunca evinde ağırlayan Yaşar amcanın bana gösterdiği ilgidir. Sabahları beni “kampçı” diye uyandırıp “kahvaltı hazır, uyan oğlum” demesini unutamıyorum. Gerisini sizler düşünün… Yöre halkının bizden istediği tek bir şey var; sevgimizi bırakıp çöplerimizi doğaya bırakmamamız gerektiği.

“Hayal kırıklığına uğradığım yerler olmadı ama yollar oldu”

Bugüne kadar gittiğiniz yerler arasında sizi hayal kırıklığına uğratan ve sakın gitmeyin diyeceğiniz bir yer var mı?

Zeki Kocaboğa: Açıkçası bugüne kadar gittiğim yerlerde hayal kırıklığına uğramadım. Ben sırt çantalı bir gezgin olduğum için yola çıkmadan önce olumsuzlukları da göze alırım. Bu yüzden hayal kırıklığı yaşadığım yerler olmadı ama yollar oldu. Diyarbakır-Malatya arasında güneşin altında 5 saat boyunca otostop çektiğimi biliyorum. Bu noktada hayal kırıklığına uğramıştım.

Coğrafi olarak zengin bir potansiyele sahibiz. Her bölge farklı bir yaşam tarzına sahip olsa bile şahit olduğum en önemli ortak nokta insanların misafirperver olması. Bu yüzden sakın gitmeyin diyeceğim bir yer söyleyemiyorum.

“Sevginin dilinin olmadığına şahit oldum”

Gezileriniz sırasında başınıza gelen en ilginç olay nedir?

Zeki Kocaboğa: Pokut Yaylası’ndan Hazinda Yaylası’na yürüyüş yapmaya çıkmıştım. Yola çıktığımda hava güzelken bir anda sisin önümü kapatmasından dolayı kayboldum. İki saat boyunca olduğum yerden bir yere bile kıpırdayamadım. Beni takip eden yayla evindeki amcanın köpeğinin beni bulmasıyla yolumuza beraber devam ettiğimiz günü unutamıyorum. O an sevginin dili olmadığına şahit oldum.

Geziniz sırasında gelenekselleştirdiğiniz şeyler var mı? Her geziye çıktığımda şunları yaparım dediğiniz özel alışkanlıklarınız? 

Zeki Kocaboğa: Geziye çıkmadan önce kendi kendime totem denemeleri yapıyorum. Genellikle rakamlar üzerinden bunu uygularım. Dört rakamı totem numaram olur. Her defasında dördüncü araçlar totemime dayanamayıp duruyorlardı. Tabi bu araç markalarına göre yaptığım bir şey değil. Eğer araç seçimi yapmış olsaydım traktöre binmezdim. Diğer bir yol ise bazen havada uçarak otostop çekmek ya da bazen de kartona komik sözler yazıp insanların dikkatini çekmeye çalışmaktı.

Zeki Kocaboğa: Sırt çantalı bir seyyah

Geziye çıktığımda kurgulamıyorum

Her geziye çıktığımda illa bunu yaparım diye bir şey kafamda kurgulamıyorum. Yaptığım şeyler anlık değişimlere de uğrayabiliyor. Keyfim nasıl isterse gezimi de ona göre şekillendiriyorum. Kısıtlama yapmayı beceremiyorum.


Gezginliğin yanında müzikle de uğraşıyorum. Gittiğim şehirler ya da ülkelerde; sokaklarda kaybolmayı, insanlarla bütünleşmeyi ve gitar çalıp para kazanarak yeni yerlere gitmeyi çok isterim. Bu benim için değişmeyen bir alışkanlığım oldu hep.

“Seyahat için çok para lazım” diyenlerden misiniz yoksa küçük bütçe ile mi seyahat ediyorsunuz?

Zeki Kocaboğa: Sırt çantalı bir gezgin olduğum için gezilerimde para benim için ikinci planda kalıyor. Çünkü üniversite okuduğumdan dolayı gezilerimi kısıtlı bütçelerle gerçekleştiriyorum.

“Seyahat etmek bir virüs gibi bulaşmalı ki ondan kurtulmanız imkansız olsun”

İnsanlar vakit bulamamaktan şikâyet eder ve yapmak istediklerini yapamazlar. Örneğin: Antalya’dan İran’a kadar otostop çekerek gittiğim sırada sayısız insanın aracına otostop çekmiştim. O insanlarla konuştuğumda bana söyledikleri tek söz “paramız var ama vaktimiz yok” diye şikâyet etmeleriydi. Çevremde ya da yolda karşılaştığım birçok insana gezmenin çok fazla maddi bir bütçe istemediğini, yapmanız gereken cesaretinizi toplamanız gerektiğini anlatmıştım.

Bu sayede insanlardan aldığım güzel tepkiler beni mutlu etti. Bunca zamandır bahanelerin arkasına sığınıp kolay yolu seçtiğini söyleyen kişilerden olumlu tepkiler aldım. Şimdi tanıştığım kişilerin birçoğu seyahat etmeye başladı. Seyahat etmek bir virüs gibi size bulaşsın ki ondan kurtulmanız neredeyse imkânsız olsun diyorum.

İşte şimdi yandık, hadi çık işin içinden, evet her şey buraya kadarmış… Bunlar ve benzeri ifadeleri kullandığınız anlar oldu mu?

Zeki Kocaboğa: İran’ın Tebriz şehrinde mutlu bir şekilde dolaşırken bir yandan komik bir yandan da sıkıntılı bir an yaşadım. Gezimi tek başıma yaptığım için fotoğraf çekimlerimde ister istemez zorluklar yaşıyordum. Tebriz sokaklarını gezerken orada bir kadın arkadaşa telefonu verip fotoğrafımı çekmesini rica etmiştim. Benim dediğimi anlamamasına rağmen yüksek sesle Farsça bir şeyler söylerken bir anda polislerin gelmesine şahit oldum. Polislerin bir anda gelmesini anlayamadım. Daha sonra da polisler beni karakola götürmek isteyince tepki verdiğimde, sokaktan geçen bir arkadaşın olaya müdahale etmesiyle ucuz kurtuldum. Yanıma gelen arkadaşa, kadın arkadaştan sokakta kimse olmadığı için fotoğrafımı çekmesini rica ettiğimi söyledim. O da beni yanlış anlayıp beraber fotoğraf çekileceğimizi düşünmüş. Arkadaşım polis ve kadın arkadaşa durumu anlatmasından sonra olayı tatlıya bağlayarak hemen oradan kaçmıştım.

“Otostop çekerek İran’a kadar gittim”

Seyahatleriniz sonunda, işte burası benim yaşayabileceğim veya ikinci vatanım diyebileceğiniz bir şehir veya ülke oldu mu hiç?

Zeki Kocaboğa: Şu ana kadar kendi imkânlarımla otostop çekerek yurtdışında Gürcistan ve İran’a kadar gittim. Daha fazla ülke gezmek ve orada yaşamayı istiyorum. Şimdilik çok fazla yurtdışı gezisi yapmadığım için orada yaşayabilir miyim diye düşünmedim. Bunu gerçekleştirdiğimde yurtdışı düşüncelerimi paylaşmayı ben de çok isterim.

Türkiye içinde Doğu Karadeniz yaylaları çocukluğumdan beri hayalini kurduğum yer. Küçükken kendi evimin yakınlarında nerede yeşil alan olursa oraya binalar yapılırdı ve ben buna üzülürdüm. Arkadaşlarımla yaptığımız futbol maçları bile engellenirdi. O günden beri doğaya sahip çıkmayı ve onunla yaşamayı aklımdan hiç çıkarmamıştım. Bir gün imkânım olur da yaylada yaşarsam çocukların yapacağı oyunları insanların keyiflerine göre engellemesine izin vermek istemem.

Birden fazla gitmek konusunda sizi etkileyen şehirler, ülkeler hangileri?

Zeki Kocaboğa: Türkiye’de Doğu Karadeniz’in doğasına aşığım. Bu yüzden sürekli olarak gitmek istediğim bir yer. Yurt dışı olarak gezimi tamamlayamadığım İran’ın Tahran ve Şiraz şehirlerini görmek istiyorum. Belki oradan da Afganistan’a gitme fikri hiç de fena olmaz.

Zeki Kocaboğa otostop gezi seyahat türkiye anadolu gezisi
Zeki Kocaboğa Instagram – Facebook

Önyargılar yıkılmalı!

Ben de artık gezmek istiyorum diyenler için tavsiyeleriniz var mı?

Zeki Kocaboğa: Öncelikle yola çıkma hakkındaki önyargılarınızı yıkıp kabuklarınızdan dışarı çıkmanız lazım. Bunu başardığınızda ilk adımı atmış oluyorsunuz. Daha sonra tutku, merak ve cesareti bir araya getirdiğinizde kurduğunuz gezinin hayaline bir adım daha yaklaşacaksınız. Bir an önce kurduğunuz hayalin peşinden koşmanız gerekiyor. Çünkü geçen zamanı geriye getirmeniz mümkün değil.

İlk defa seyahat yapacak birine neler önerirsiniz, başlangıç için hangi ülke ya da şehirleri tavsiye edersiniz?

Zeki Kocaboğa: Artık bahanelerin arkasına sığınmadan, keşke demeden, vakit bulamıyorum daha sonra yaparım ifadelerini bir kenara bırakmayla başlayabilirler. Bazı insanlar kendilerinin yapamadığı gezileri sizlerin de yapamayacağını düşünebilirler. Sizlerin bunları düşünmeyerek ön yargılara kapılmamasını tavsiye ederim.

“İnsan önce kendi ülkesini gezmelidir”

Zeki Kocaboğa: Başlangıç olarak kendi ülkesinin şehirlerini gezmesi gerekir. Çünkü kendi değerlerine sahip olmak ileride yapacağı yurt dışı gezilerinde, orada tanıştığı insanlara ülkesini anlatmasına neden olur. Verdiğimiz bilgilerle yabancı turistlerin ülkemizi ziyaret etmesini sağlayabiliriz. Bu da ülke imajına güzel bir katkı sağlar.

“Yola çıkmanın en önemli unsurlarından biri cesarettir”

İnsanlar gezmeye nasıl yönlendirilir veya böyle bir merak nasıl yaratılabilir?

Zeki Kocaboğa: Toplumda yaşayan insanların çoğu ev-iş akışında gidip gelirler. Sürekli belli bir noktada durdukları için dışarıda olanları fark edemeyebilirler. İnsanları bu tempodan çıkarabilmede sosyal medya faktörünün etkisinin çok büyük olduğunu düşünüyorum. Gittiğim yerler veya yaşadığım yer olsun, bunlarla ilgili bir fotoğraf bile sosyal medya hesabımda paylaştığımda, insanlar bunu görecekler ve yaşadığımız yerde böyle yerler var mıydı diye düşünmeye başlayacaklar. Gezi konusunda daha fazla paylaşımlar yaptıkça insanlarda merak duygusu daha da artacak. Daha sonra sorular soracaklar ve gezinin kolay ve zor yönlerini öğrendiklerinde motive olacaklar. Gezi için en uygun zamanı ayarladıklarında yola çıkmak için cesaretlenecekler. Unutmayalım ki yola çıkmanın en önemli unsurlarından biri de cesaret!

“Bahanelerin insanları sürekli olarak geri götürdüğünü düşünüyorum.”

İnsanlar ekonomik şartların etkisiyle gezmek, seyahat etme konusunda dünyanın bir hayli gerisinde. İnsanların bu durumu aşmaları için önerileriniz var mı?

Zeki Kocaboğa: Ekonomik şartlar insanların gezmesinde kısas olsa da seyahat etmenin bin bir çeşit yolu var. Bir işte çalışıp para biriktirebilirsiniz. Örneğin: kendi emeğinizle bileklik yapıp satabilirsiniz ya da yaptığınız herhangi bir hobiden bile para kazanma ihtimaliniz vardır. Bahanelerin insanları sürekli olarak geri götürdüğünü düşünüyorum. İmkânsız diye bir şey yoktur, sadece emek verilmemiş düşünce vardır.

Son olarak klasik bir soru; çok okuyan mı bilir çok gezen mi?


Zeki Kocaboğa: Sizlerin tabiriyle klasik olan soruya %60 gezmek, %40 okumak cevabı hiç de fena değil. Okuyan insanlara da haksızlık etmiş olmayayım. Çünkü çok gezip de gezilerimizi anlatırken hatalı cümleler kurabiliyoruz. Buna kendimi de katarak bazen istemeden hatalı cümleler kullanıyorum.

Barkın Özdemir devlet bursuyla 9 ayda 38 ülke gezdi


Görkem Barındık
1993 yılında Ankara’da doğdu. Süleyman Demirel Üniversitesi Radyo ve Televizyon Programcılığı bölümünde ön lisans; Akdeniz Üniversitesi Gazetecilik bölümünde lisans eğitimini tamamladı. Akabinde Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Gazetecilik Ana Bilim Dalı'nda “Dijitalleşen Medya ve Yarattığı Yeni Şiddet Alanı: Dijital Şiddet” başlıklı tezini tamamlayarak yüksek lisans programından mezun oldu. Şu an hâlihazırda doktora eğitimi için hazırlanmaktadır.