Abdullah Gül AKP’de neden istenmiyor?

AKP içinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan başka öyle güçlü bir siyasi aktör kalmadı. Bülent Arınç ile Melih Gökçek kavga etti. Önce Arınç, AKP’den gönderildi; ardından geçtiğimiz aylarda Melih Gökçek. Abdüllatif Şener, ‘parti içinde yanlış yapılan işler var’ diyerek partiden istifa etti. Ya Abdullah Gül?!..

abdullah gül

AKP’de Abdullah Gül neden istenmiyor?

Yıllar önce AKP diye bir parti yokken, daha doğru bir ifade ile AKP’nin kurulması için hazırlıklar yapılırken Necmettin Erbakan Hoca, Fazilet Partisi’nden ayrılan siyasiler için “okulun arka bahçesinden kaçan öğrenciler” benzetmesi yapmıştı.

Bu isimlerin başında Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Bülent Arınç, Abdüllatif Şener gibi sağın muhafazakar isimleri vardı. Bu isimler “Milli Görüş” geleneğinden gelen Erbakan Hoca’ya en yakın isimler arasında yer alıyordu. Ancak Fazilet Partisi’nde “gelenekçiler”in karşısına “yenilikçiler” olarak çıktılar; bir anlamda Erbakan Hoca’ya meydan okudular. Açıkçası başarılı da oldular ve 2002 yılından itibaren (ne yazık ki!) bu ülkenin başındalar…


Siyaseten başarılılar mı? Yiğidi öldürelim ama hakkını da yemeyelim; yaptıkları politika açısından çok başarılılar. Ha, ülke yönetimine baktığınızda ise o başarının yanından bile geçtiklerini söyleyemem!

AKP’de belli bir süreden sonra (Abdüllatif Şener’in ayrılmasından sonra) Erdoğan, Gül, Arınç faktörü ön plandaydı. Parti bu kişilerin etrafında şekilleniyordu. Hatırlanacağı üzere Abdullah Gül AKP’nin ilk başbakanı ve yine ilk cumhurbaşkanı. Gül, Erdoğan kadar güçlü bir isimdi; ta ki, Cumhurbaşkanlığı süresi dolana kadar!

Gül, cumhurbaşkanlığı koltuğunu bırakıp Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olması sürecinde AKP yönetimi, Abdullah Gül’ün AKP’nin başına gelmemesi için elinden geleni yaptı ve Gül, AKP’nin genel başkanı olamadı veya kendisi de belki o kadar arzulu davranmadı!

Gül, bu süreçte suskunluğunu korudu; ancak, konuşan Gül’ün eşi Hayrünnisa Gül oldu. Hatta Abdullah Gül, geçtiğimiz yıllarda AKP’liler tarafından eleştirilince Hayrünnisa Gül “Abdullah Bey, nezaketinden konuşmuyor. Gerekirse ben konuşacağım.” gibi bir açıklama yapmıştı.


Dikkat edilirse AKP içinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan başka öyle güçlü bir siyasi aktör kalmadı. Bülent Arınç ile Melih Gökçek kavga etti. Önce Arınç, AKP’den gönderildi; ardından geçtiğimiz aylarda Melih Gökçek. Abdüllatif Şener, ‘parti içinde yanlış yapılan işler var’ diyerek partiden istifa etti. Cemil Çiçek’in adı bile yok. Ali Babacan silindi gitti. Kürşat Tüzmen, Erkan Mumcu, Ahmet Davutoğlu, Hüseyin Çelik’ten hiç bahsetmiyorum bile…

16 Nisan’da destek olmadı

Abdullah Gül ise cumhurbaşkanlığı bittiğinden itibaren neredeyse partiye sokulmuyor! AKP 16 Nisan referandumuna destek istedi. Abdullah Gül bu daveti geri çevirip sokağa çıkmadı…

Siyasetin en önde gelen isimlerinden olan Abdullah Gül’ün KHK ile ilgili yaptığı eleştiriden sonra (siyaseten) Gül’ün yanından geçemeyecek olan AKP’liler Gül’ü eleştirmeye başladı. Hatta bazıları var ki laf cambazlığı yaparak “AKP’nin kurucusu değil; kurucu milletvekili” dedi.

AKP’nin en önemli üç isminden biri olan; başbakanlık, cumhurbaşkanlığı yapmış birini bu şekilde dile getirmesi komik ve bir o kadar tuhaf! Zannederim ki, AKP içinde yer alan isimler, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı bir güç olacak yeni bir liderin ortaya çıkmasından korkuyor!


Şunu söyleyebilirim ki, 2019’a giden süreçte Abdullah Gül’den yeni hamleler gelir mi bilinmez ama bizi sıcak bir sürecin beklediği bir gerçek…

Abdullah Gül’den özgürlükçü ve reformcu iklim vurgusu


Erdal Kişioğlu
Kişioğlu, zıt düşüncelere sahip kişilerle tartışmayı seven ve her olaya bilimsel olarak yaklaşıp, olaylara septik yaklaşmaktan kaçınmayan biridir. Olayları derinlemesine incelemeyi ve yanlışın ortaya çıkarılıp doğruya nasıl ulaşılacağı konusunda fikir üretilip bunun üzerinden felsefe yapılmasını arzulayan biridir. Etik, ahlaki ve hukuki sınırları aşmadan herkesin, her ortamda eleştirilmesi taraftarıdır. Dogmatik düşüncelerden uzak; sormayı, sorgulamayı kendisine görev edinmiş ve bunun çabası içerisindedir… Her türlü bilgi alışverişine açık; farklı görüşlerin çarpıştıkça büyüyebileceğine ve kolektif düşünsel ürünlerin ikamesinin de olabileceğine inanmakta; halk için, halk yararına olan her şeyin de yanındadır…