Eurozone’un geleceği nasıl olacak?

Avrupa, parasal birliğinin geleceğini sıkça tartışıyor. Hazırlanan yeni planlar ve fikirler müzakere edilse de fikirlerin birçoğu ya yeterince yenilikçi bulunmuyor ya da kullanışsız ve uygulaması zor olduğu iddia ediliyor. Peki Eurozone’un geleceği nasıl olacak?

eurozone nedir emf avrupa birliği

Eurozone birliği, Avrupa Borç Krizi döneminde önemli ölçüde kurumsal reformlar gerçekleştirdi. Bunlardan biri de Bankalar Birliği’ne başlanmasıydı. Ancak uygulamada bilhassa siyasi nedenlerden ötürü çok fazla problemle karşılaşıldı.

Juncker’in ‘Roadmap for Deepening Europes Economic and Monetary Union’ adlı planı yatırımcı güvenini arttırarak bankalar krizinin salt hükümetler tarafından üstesinden gelinmesini önlemekti. Bu sayede yapılandırmaya ekstra kaynak yaratılacaktı. Lakin 2013’te kurulan SRM (Single Resolution Mechanism) ile bankaları mali destekle kurtarma düşüncesi özellikle Almanya gibi ülkelerin bu konuda hassas olduklarından dolayı pek takip edilemedi.


EMF’in (European Monetary Fund) kuruluşu ile bu para fonunun ESM’in (European Stability Mechanism) birçok fonksiyonunu devralabileceği iddia edilmekte. ESM hükümetler arası bir anlaşma ve Eurozone için bir maliye bakanı atayarak EMF’in AB’nin kendi hukuki çerçevesinde yer alabileceği tartışılıyor.

Bu sayede birlik içinde gerçekleşen asimetrik şoklara karşı finansal bir araç yaratarak ortak bir mali politika izlenebileceği öngörülüyor. Bunun yanında bankalar birliğini tamamlayarak mali birliği oluşturmanın kurumsal altyapıyı güçlendireceği düşünülüyor.

Fakat özellikle birliğin kuzey ülkelerinin bu meseleye bakışı tartışma konusu.

Çünkü Avrupa Merkez Bankası’nın fonlamalarına da destek olacak bu ortak bütçenin dikkatsiz harcamaları bulunan diğer üye ülkelerini de fonlamada kullanılacağı aşikar. Üye ülkeler arasındaki mali transferler önemli rol oynamakta. Dolayısıyla temel mesele Avrupa’daki Bankalar Birliği ve Mali Birlik konusundaki yük paylaşımının nasıl olacağı.

Üye ülkeler Avrupa mali kurallarına uygunluğunu birliğe girişte kanıtlamalı. Ancak herhangi bir şok ile karşılaşıldığında bu kuralların esnekliği tartışılmakta. Çünkü kimi ülkeler kriz döneminden sonra gerektiğinden çok daha fazla bütçe açığı gördü ve bu da mali desteği gerekliliği ve keyfiyeti konusunda kafalarda soru işareti oluşturdu.


Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un daha da gelişmiş bir Eurozone Entegrasyonu ve Mali Birlik konusunda hevesine dair Almanya’dan nasıl bir yanıt geleceği ise henüz belirsiz. Bir yandan Fransa ve Almanya ortak para birimi meselesinde birlikte bir pozisyon almaya çalışırken öte yandan da diğer AB ülkelerini de kapsayacak uzun vadeli bir plan yapmaya çalışmakta.

Macron’un takip etmek istediği kimi politikalarına dair söylemleri AB içindeki birçok ülke tarafından sertçe eleştirilmekte.

AB’nin işgücü piyasası konusundaki düzenlemelerinin sıkılaştırılması konusundaki teklifi bunlardan birisi. Bunun sebebi de işgücü maliyetinin düşük olduğu ülkelerden gelen çalışanların daha zengin AB ülkelerindeki çok sayıda sektördeki işi tehdit etmesi.

Eurozone Entegrasyonu için öngörülen ‘multi-speed’ vizyonunun AB ülkeleri arasında farklı etkileri olacağı iddia ediliyor. Kimi ülkeler bu konuda ısrarcı olsa da Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin bu konuda ciddi eleştirileri var.

eurozone nedir

Görece daha az gelişmiş AB ülkelerinin Avrupa’nın gelişmiş ülkeleri arasında nüfuzunu, finansal desteğini ve rekabet edebilirliğini kaybedeceği iddia edilmekte. Bu sebeple de bu ülkelerin ilk karar verici mekanizmadan uzaklaşacağı ve bunun da birliğin entegrasyonunu derinden zedeleyeceği tartışılıyor.

Orta ve Doğu Avrupa ise Batı Avrupa ülkeleri ile arasındaki mesafenin kapatılması için adım atılmasından yana. Yeni ortak bir fon oluşturmadan önce AB içindeki tüm ülkelerin rekabet edebilirliğini, büyüme oranlarını ve iş gücü piyasası standartlarını geliştirmeleri gerektiği düşünülmekte.


Nihayetinde AB politikalarının devamı ve ilerlemesi için Almanya ve Fransa’nın önce ortak bir pozisyon alması gerektiği düşünülüyor. Hem diğer üye ülkeler ile hem de birliğin muhtelif kurumlarıyla koordinasyonlu bir şekilde hareket edilmesi önemli. Karşılaşılan ekonomik sorunlara politik konsensüs olmadan çözüm aramaya çalışılması beyhude gibi görünüyor.

Jerome Powell Fed yeni başkanı faiz artırımı

Jerome Powell’dan beklentiler: Fed’e yeni başkan


Akın Ayberk
1991 yılında İzmir'de doğdu. Dokuz Eylül Üniversitesi'nde İşletme okudu. 2016 yılında Milano'da Ekonomi alanında master eğitimine başladı. Halen daha Milano'da ikamet etmekte. Dünya ve Avrupa Birliği ekonomisi, uluslararası ilişkiler başlıca ilgi alanları.