“Sadece çocuğundan nefret eden ebeveynler onlara rafine şeker verir.” Bu cümle birçoğunuza çok ağır gelebilir ancak nedenleri için lütfen yazıyı sonuna kadar okuyun.
Azra Kohen’in “Aeden” adlı romanında; “Şekerin kakaoya karıştırılmış sunni şekerin; şekerin bir tanesini bile yemeniz durumunda vücudunuzun kendini imha edişini başlattığını ve geri sayımın başladığını, anlamıyor musunuz!” diyerek adeta haykırdığı şeker…
Şeker, hastalıkların kaynağı; Obezitenin ve diyabetin kaynağıdır
Obezitenin ve Diyabetin kaynağı şekerdir. Küçük yaşlarda şeker verilen çocuklar, ‘şeker eşiği yüksek’ olarak hayata başlarlar, sürekli bu ‘şeker eşiği’ yükselir.
Şekerli yiyecek ve içecekler ne kadar çok tatlı olursa ancak o zaman doyuma ulaşılır. Ve şeker daha çok istenir.
Şeker düzeyi düşük olanlar reddedilir. Daha çok şekerli olanlar tercih edilir. Daha çok şekerli olanlar sürekli aranır.
Ebeveynler dikkat! Şeker en ölümcül zehirdir!
Öncelikle şekerin ne olduğunu bilmeniz gerekiyor. Şeker; karbonhidrat ihtiva eden her şeye denir. Lezzet olarak hiç benzemese de patates, muz, ekmek gibi birçok besin aslında şekerdir.
Bunun dışında bildiklerinizden çikolata, toz şeker, bal, bisküvi,… diye uzayıp giden bir liste ise sizin de hissedebildiğiniz gibi şekerdir. Hiçbir besleyici yönü yoktur.
‘Şeker uyuşturucudur, bağımlılık yaratır’
‘Şeker bağımlılığı’ uyuşturucu bağımlılığı gibidir. Sürekli istek duyulur ve sürekli aranılır. Sofrada şeker yoksa doyum olmaz olarak görülür.
Şeker oyalanma veya ara öğün gibi görülür. Abur cuburların, atıştırmalıkların çoğunluğunda şeker vardır.
Şekerle oyun olmaz; glisemik indeksine dikkat!
Glisemik indeks denilen bir şeker ölçüm sistemi vardır. Yani bir gıdada ne kadar şeker varsa o kadar yüksektir bu ölçümün değeri. Mesela saf şekerin glisemik indeksi 100’dür, yani zirve 100 olarak kabul edilir. Diğer besinlerde ise bu değer 100’e yaklaştıkça saf şeker olmaya o kadar yakındır denilebilir.
Örneğin; patatesi haşladıktan sonra glisemik indeks değeri tam olarak 85 olmaktadır. Yani bu demek oluyor ki siz yediğiniz patatesin %85 i kadar şeker yemişsiniz demektir.
Rafine gıdalara dikkat! En çok şeker içerenlerdir…
Doğal gıdaların içeriğinde bulunanların dışında hazırlanan gıdaların şekerli olması endüstriyel gıda sektörünün temel hedefidir. İnsanları en çok bağımlı hale getirilecek olan şekerli olanlardır.
Lezzet sıralamasında şekerli gıdalar en başta gelir. Sürekli en tatlı olanlar ön planda ele alınır. Raflarda en çok şekerlilere yer ayrılır. Şekerli olanların en çok reklamı yapılır.
Şekerin zararları neler?
- Felç, damar tıkanıklığı, unutkanlık, depresyon, bayılma, kilo alma, çürük dişler, kırılgan kemikler.
- Uzun vadede safra kanalı kanserine, akciğer kanserine neden olmaktadır.
- Vücutta kanser hücresi varsa bu hücreleri beslemektedir.
- Damarlarınızın sertleşmesine ve dolaşım sisteminizin bozulmasına yol açmaktadır.
- Kalp krizi riskinizi 300 kat artırmaktadır.
- Depresyona, anksiyete bozukluklarına ve dalgınlığa neden olmaktadır.
- Hafif bir aptallık hissediyor veya zihinsel netlik hissedemiyorsanız bunun sebebi önceki hafta içinde tükettiğiniz aşırı karbonhidrat olabilir.
- Henüz fazla yaşlanmamışken zayıf hafızaya ve alzheimer a neden olur. Bir araştırmaya göre alzheimer tatlıyı fazla tüketen insanların kaçınılmaz sonudur.
- Diyabetin baş sorumlusudur.
- Reaktif hipoglisemi ataklarına neden olup, olmadık yerlerde bayılmanıza sebep olur.
- Aşırı kilo almanıza sebep olur ve kilo vermeniz gittikçe zorlaşır. Sofradan aç kalksanız da kilo alırsınız.
- Ani felç çok fazla tatlı tüketiminin bir sebebidir, çok tatlı tüketiyorsanız “durduk yerde bu nereden çıktı şimdi” demeyin sebebini ve olacakları zaten biliyordunuz.
- Damar tıkanıklığına sebep olur.
- Kangren riskini artırır ve sinir sistemini tahrip eder.
- Böbrek taşlarına ve böbrek yetmezliğine sebep olur.
- Kemik erimesine sebep olur.
- Çocukların büyüme hormonlarının salgılanmasını engeller, tüm vücut hormonlarının dengesini bozar.
- Konsantrasyon kaybına sebep olacağı için çocukların ders başarısını düşürür.
- Dişlerin çürümesine neden olarak buna bağlı böbrek ve bağırsak iltihaplanmalarını getirir.
- Migren hastalığına sebep olur ve sık sık baş ağrısı meydana getirir.
- Vücudun savunma sistemini zayıflatır ve özellikle kış hastalıklarına bunun yanında çeşitli virüslere karşı saldırıya açık hale getirir.
Prof. Dr. Karatay; “Bu yaşlardaki çocuklar alkol mü kullanıyor?
Prof. Dr. Karatay da birçok hastalığa vücuda giren şekerin sebep olduğunu dile getiriyor; “Şeker ve insülin çifti karaciğer yağlanmasını tetikleyen ana etkendir. Bakın 12-13 yaşındaki çocuklara, bütün vücutları bitmiş. Artık bu yaşlardaki çocuklarda meme büyüklüğü görüyoruz. Amerika’nın da bizim de en büyük sorunlarımızdan biri olarak karaciğer yağlanması görüyoruz” şeklinde konuştu.
Çocukların, gazlı ve şekerli içecekler den korunması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Karatay, şöyle devam ediyor;
“Bu yaşlardaki çocuklar alkol mü kullanıyor? Her tür ekmek, karbonhidrat içeren besinler, gazlı ve şekerli sıvılar, tatlandırıcılar bir numaralı diyabet hastalığı, kalp krizi nedenidir.
Meyve şekeri fruktoz olarak bilinir ve en tehlikeli şeker türüdür. Karaciğerde yağlanmaya neden olur. İşte çocukların alkolü meyve şekeridir. Çocukların meyve sularından uzak durması gerekir dedi.
Zeytinin ise en faydalı meyve olduğunu zeytini altına benzeterek günde 30-40 adet yenilmesi gerektiğini tavsiye eden Prof. Dr. Karatay, zeytinyağınınsa en sağlıklı meyve suyu olduğunu altın suyuna benzeterek ifade ediyor.
‘Şeker ödül ya da susturucu değildir çocuklarınıza vermeyin!’
Şekerli gıdaları ödül olarak veya ağladığında sakinleşip susması için vermeyin. Bu ebeveynlerin neredeyse her gün tekrarladığı korkunç bir hata!
Ödül olarak vermek, şekerli gıdalara pozitif değer yükler. Sakinleştirici olarak vermek ise ona adı üstünde keyif verici madde anlamı yükler. Böylece ileride her mutsuzluk anında çözümü 1 kalıp çikolatada arayan yetişkinler olurlar.