Cesur denizcilerin çağı

Eski çağların en cesur insanlarının denizciler olduğuna inanırım hep. Kimsenin bilmediği uzak denizlere yelken açıp bilinmeyen karalara ayak basan gözü kara insanlar…

Cesur denizcilerin çağı eski gemiler macellan vasko de gama kolomb

Tabi ki o devrin şartları bugünkünden çok farklıydı. Dönemin skolastik düşünceye sahip kilisesine sorarsanız; Dünya düzdür ve bu sınırları belli, düz ve devasa cisim; bir noktadan sonra biter ve denizlerin suları oralardan aşağıya dökülür.

Şimdi bir süreliğine kendinizi o dönemin denizcilerinin yerine koyun. İnandığınız dinin otoriteleri, size yelken açtığınız denizlerin bir noktada biteceğini ve o denizlerin sona erdiği noktaya geldiğinizde, aşağıya, boşluğa doğru düşeceğinizi söylüyor. Bu şartlar altında böyle bir serüvene yelken açar mıydınız? İster cahil cesaretine bağlayın, ister safsatalara inanmayan duru bir akla. O dönemin denizcileri bu seyahatleri yaptılar.


Portekizli denizci Vasco da Gama

Portekizli denizci Vasco da Gama, kaşifler alemindeki en önemli kişilerden biridir. Ümit Burnu’nu dolaşarak Hindistan’a gitmenin alternatif yolunu bulmuştur. Avrupa ticari hayatını Osmanlı’ya bağımlı olmaktan kurtardığı düşünüldüğünde, Avrupalıların gönlündeki yeri hala büyüktür.

Malum, eğer Vasco da Gama, Ümit Burnu’ndan dolaşıp Hindistan’a varmayı akıl etmeseydi, Avrupa ilelebet ipek ve baharat yolları için Osmanlı’ya vergi ödemek zorunda kalacak ve asla kalkınamayacaktı. Yani ekonomik açıdan Osmanlı’nın çöküşüne ve Avrupa’nın yeniden doğuşuna yol açan keşif, Vasco da Gama tarafından yapılmıştı. Neyse, keşke yapmasaymış deyip geçelim.

Kristof Kolomb
Kristof Kolomb

Cenovalı kaşif Kristof Kolomb, sürekli batıya giderek aynı noktaya varılabileceğini düşünen ilk kişi olmayabilir fakat böyle bir seyahate çıkmaya cüret edecek ilk insanlardan biridir. Elbette dünyanın etrafında tam bir tur atamaz hatta hayalini kurduğu Hindistan’a bile ulaşamaz. Fakat o, Yeni Dünya’ya ayak basan ilk Avrupalı olarak tarihe geçmeyi başarır. O dönemin şartlarında değerlendirdiğimizde, sürekli batıya giderek bir kara parçasına varmış olmak çok büyük bir keşiftir fakat vardığı toprakların Hindistan olmadığını öğrenseydi, epey üzülürdü herhalde.

Şimdi gelelim diğer bir önemli denizci olan Portekizli kaşif Ferdinand Macellan’a. Kimi zaman dünyanın çevresini ilk dolaşan insanın Macellan olduğu zannedilir. Aslında gerçek farklıdır. Macellan, seyahatinin henüz ortasındayken Filipinler’de öldürülür. Ve seyahatin kalanı, Juan Sebastian El Cano’nun liderliğinde tamamlanır. Fakat Macellan, bu seyahati organize eden ve beraberindekileri bunun için cesaretlendiren kişi olduğundan bu onur ona bahşedilir.

Macellan’ın dünya denizciliğine tek katkısı dünyanın çevresini dolaşmak üzere bir seyahate çıkmış olması değildir. Kendisi, adından da anlaşılacağı üzere Macellan Boğazı’nı keşfeden kişidir. Denizciler ve denizcilikle uğraşanlar bilirler: Macellan boğazı dünyanın katetmesi en zor boğazlarından biridir.


Macellan
Macellan

Macellan, Güney Amerika üzerinde bir boğaz keşfetmekle kalmamış, boğazdan ayrıldıktan sonra önüne çıkan devasa okyanusa da “sakin” anlamına gelen “pasifik” adını vermiştir. Bu yüzdendir ki biz bugün orayı Pasifik Okyanusu olarak biliyoruz. Boğazlar keşfeden, okyanuslar aşan bu büyük insan bugün her denizci tarafından saygıyla anılır.

1519 yılında dünyanın etrafını dolaşmak üzere seyahate çıkan Macellan, beraberinde gelecek kişileri bu seyahate çok zor ikna etmişti. Kimisi para için, kimisi macera için takılmıştı peşine. Atlantik Okyanusu’nu aşarak Amerika kıtasına vardıklarında, Macellan bu kıtanın bir yerlerinden karşı tarafa geçiş olduğuna ve oradan da Hindistan’a ve tekrar Avrupa’ya ulaşılabileceğini inanıyordu. Portekiz’den çıkan gemiler, nihayet Amerika kıtasına vardıklarında Macellan gemilere güneye doğru inme emri verdi.

Günlerce haftalarca, gemiler güneye doğru seyahat ettiler. Ancak seyahat uzadıkça mürettebattan çatlak sesler çıkmaya başladı. Bazı denizciler, Macellan’ın kendilerini boş bir maceraya sürüklediğini ve hepsinin açlıktan öleceğini düşünüyorlardı. Sonunda aranan boğaz bulunarak karşı tarafa geçildi ve çatlak sesler dindi.

Bugün biz o boğazı Macellan Boğazı olarak biliyoruz fakat bu isim, keşfedildiği sırada değil daha sonra Macellan’ı onore etmek amacıyla konuldu.  Keşfettiği boğaza kendi andını vermeyecek kadar mütevazi olan Macellan, maalesef bu seyahatinin sonunu getiremedi. Filipinler’de yerlilerle çıkan bir çatışma sonucu öldürüldü ve gemilerin komutasını Juan Sebastian El Cano devraldı. El Cano’nun liderliğindeki grup seyahatini tamamladı ve İspanya’ya ulaştı. 200’ün üzerinde denizciyle çıkılan seyahat, sadece 18 denizciyle tamamlanabilmişti.

Macellan'ın gemilerinin izlediği rota
Macellan’ın gemilerinin izlediği rota

Böylelikle Macellan dünyayı baştan başa dolaşan bir kafilenin ilk lideri ve böyle bir turun planlayıcısı olarak kaşifler defterine ismini altın harflerle yazdırdı.


Eski dönem denizcileri saygı duyulması gereken enteresan insanlardır. Çağının insanları tarla ekip ürün biçerken; kiliseye boyun eğip dünyayı sorgulamazken, onlar sistemin adamı olmadılar. Bu bakımdan feodal toplumun üvey evlatlarıdırlar onlar. Dini bağnazlığın  tüm Avrupa’nın üzerine kara bir bulut gibi çöktüğü dönemlerde, kilise otoritesine meydan okuyan cesur insanlardır. Yani onlar, sadece birer denizci değil, aynı zamanda aydınlanma çağının öncüleridirler. Bugünün Avrupası o insanlara çok şey borçludur.

HMS (Herkes mi Majesteleri’ni Sever)


Batuhan Erim
1997 yılında İstanbul’da doğdu. Çocukluğu İstanbul’un Bakırköy ilçesinde geçti. Lise eğitimini 2016 yılında Vefa Lisesi’nde tamamladı. Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. İlgi alanları tarih, siyaset bilimi ve denizciliktir.