Diş muayenesinden baş ve boyun kanseri teşhisi mümkün

Baş ve boyun kanserleri, erken teşhis ile tedavi edilebilen kanserler olarak biliniyor ve erken belirti veriyor. Bu kanser türlerinin teşhis ve tedavisinde ise diş sağlığının önemli yeri bulunuyor.

Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi Uzmanı Dr. Nihat Tanfer, diş hekimlerinin hastalarının tedavisini yaparken gördükleri bazı belirtileri iyi değerlendirip doğru uzmana yönlendirmesinin baş ve boyun kanserlerini önlemede önemli yeri olduğunu belirtiyor.

Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi Uzmanı Dr. Nihat Tanfer, hastalık belirtilerini şu şekilde sıralıyor:

Dudakta büyüme: Dil ve dudak kanserlerinin pek çoğu geçmeyen yara ve şişliğe neden olurken bu bölgede iltihap oluşmadıkça ağrı hissedilmiyor. Hastalığın ileri dönemlerinde ise kanama görülüyor. Yara ve şişliğin yanında boyunda da bir kitle olması durumunda, en kısa zamanda bir uzmana gidilmesi gerekiyor.


Kanama: Ağız, burun, boğaz ve akciğer tümörleri kanamaya neden olabiliyor. Tükürük veya balgamda birkaç günden fazla süren kanama görülmesi halinde kontrole gitmenin ihmal edilmemesi gerekiyor.

Cilt değişimleri: Baş-boyun kanserlerinin bazı türlerinde renk değişimi görülürken, alın, yüz, kulak gibi cildin güneşe maruz kaldığı yerlerle, cildin farklı bölgelerinde değişiklikler gözlenebiliyor. Belirtiler genellikle küçük, soluk bir yara şeklinde başlıyor, yavaş yavaş büyüyor ve yaranın ortasında gamze şeklinde bir çukur oluştuğu görülüyor. Dudakta, yüzde, kulakta iyileşmeyen bir yara bulunması halinde hemen doktora gidilmesi gerekiyor. Diş hekiminin hastasındaki bu belirtileri önemseyip, gerekli görmesi halinde bir onkoloğa yönlendirmesi hayat kurtarıcı olabiliyor.


Radyoterapi öncesi diş hekimine başvurmalı

Baş-boyun kanserleri nedeniyle radyoterapi gören hastalarda oluşan ağız-diş sağlığı sorunları ciddi sıkıntılara neden olabiliyor. Ancak alınacak tedbir ve koruyucu uygulamalar bu komplikasyonların önlenmesini sağlıyor. Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi Uzmanı Dr. Nihat Tanfer, radyoterapi uygulaması öncesinde hastaların mutlaka diş hekimine başvurmaları gerektiğini söylüyor. Radyasyona bağlı ağız mukozasındaki hücre ölümleri, genellikle tedaviden 5-10 gün sonra başlayıp 3-4 hafta sonra tamamen iyileşen ve mukozit adı verilen küçük ağız yaralarının oluşmasına neden oluyor.

Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi Uzmanı Dr. Nihat Tanfer, radyoterapinin ağızda görülen etkilerini şu şekilde özetliyor:

Işın, tükürük kalitesini bozuyor, tükürük akışının bozulmasına bağlı olarak;

  • Ağız kuruluğu başlıyor ve takiben kanama meydana geliyor.
  • Tükürüğün çürüğü önleme etkisi azalıyor.
  • Ağzı ve dişleri temizleme fonksiyonunda azalma oluyor.
  • Tat alma duyusu bozuluyor.
  • Dişlerde soğuk-sıcak hassasiyeti oluyor.
  • Yutma, çiğneme ve konuşma fonksiyonlarında zorlanma meydana geliyor.
  • Osteoradyonekroz, yani radyasyona maruz kalmış kemikte hücre azalmasına bağlı oksijen yetersizliği nedeniyle gerekli iyileşmenin olmaması sonucu kemik dokusu canlılığını kaybediyor.
  • Radyoterapiden sonra tedavi sahasındaki damarlarda kan akımını azaltan bir daralma ve tıkanma söz konusu oluyor. Yutma, çiğneme ve konuşma fonksiyonlarında çok ciddi zorlanmalara neden oluyor.
  • Radyasyon sahasında dişeti bağlarındaki zayıflamadan dolayı olan sallanma nedeniyle sıklıkla diş kayıplarına rastlanıyor.

Kemoterapi ağız sağlığını bozuyor


“Baş ve boyun kanserlerinin tedavisinde uygulanan kemoterapinin de ağız içine olumsuz etkileri bulunuyor” diyen Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi Uzmanı Dr. Nihat Tanfer; “Bazı kemoterapi ilaçları ağız yaraları ve iltihaplara neden olabiliyor. Bağışıklık sisteminin zayıflaması; bakteri, virüs ve mantar enfeksiyonlarıyla daha sık karşılaşılması anlamına geliyor. Bu durumda tat alma duyusu değişiyor ve yediklerinin tadı kişiye daha tuzlu, ekşi ve metalik gelebiliyor. Tedavide yardımcı olarak kullanılan sakinleştirici ve ağrı kesicilerin uzun süreli kullanımları da tükürük akışını azaltan ve çürük oluşumunu arttıran etkiler gösteriyor” dedi.

Baş boyun kanseri nedir? Belirtileri nelerdir?


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.