Özellikle teknoloji alanında gerçekleşen gelişmeler ile dünya hızlı bir dönüşüm içerisinde ve her gün insanlara yeni yeni kapılar açıyor.
Yapay zeka ve robotların hayatımızın bir parçası haline geldiği 4. Sanayi Çağı’nda bazı meslekler önemini yitiriyor, bazılarının iş yapış şekilleri değişiyor. En önemlisi, her gün yeni meslekler ortaya çıkıyor. Bugün ilkokulda okuyan çocukların yarısından fazlası üniversiteyi bitirdiklerinde şu an var olmayan mesleklerde çalışmaya başlayacaklar. Bu noktada eğitim kurumlarının karşılaştığı en önemli sorun, çocukları tahmin edilemeyen bir gelecek için yetiştirmek.
Aşırı koruyucu anne baba profilleri bugünün çocuklarına çok büyük zararlar veriyor
Çocuklarımızı geleceğe hazırlamak konusunda sadece okullara değil, ailelere ve özellikle ebeveynlere de önemli görevler düşüyor. Çocukların hem okul hem de ev ortamında bir birey olarak kabul edilmesi, temel akademik konular dışında çevre, iş hayatı, ekonomi gibi içinde yaşadıkları hayatın gerçek problemleri üzerine düşünmeye teşvik edilmesi gerekiyor. Çocukları adına karar veren, hiçbir zorlukla yüzleşmesine izin vermeyen, aşırı koruyucu anne baba profilleri bugünün çocuklarına geçmişte olduğundan çok daha büyük zararlar veriyor. Oysa kendi hayatlarına yön verebilen mutlu bireyler olmak tüm çocukların hakkı…
“Küçük yaşlardan itibaren çocukların ilgi ve yeteneklerine uygun bir spor veya sanat dalı ile aktif olarak ilgilenmeleri ebeveynlerin çocuklarına verebilecekleri en büyük hediye” diyen EduProfill Investments AŞ yatırımı olan Devr-i Alem Eğitim Kolejleri’nin İş Geliştirme Yöneticisi Ebru Uğraşan, yapılan araştırmaların sanat ve spor dallarında aktif olarak yer alan bireylerin, onları pasif olarak sadece “izleyen” bireylere göre yaratıcılık, IQ seviyesi, duygusal zeka, iletişim, özgüven gibi birçok beceriyi hızla geliştirdiklerini ortaya koyduğunu söylüyor.
Eğitim kurumları ve ebeveynler çok yönlü düşünebilen, uyum sağlama yeteneği yüksek, yeni durumlarla karşılaştığında nasıl davranması gerektiğini bilen nesiller yetiştirmek zorundalar. İşte tam burada, önce 4C (Critical Thinking, Collaboration, Communication, Creativity) olarak karşımıza çıkan şimdilerde ise 6C’ye (Critical Thinking, Collaboration, Communication, Creativity, Citizenship/Culture, Character Education/Connectivity) dönüşen 21. yüzyıl becerileri devreye giriyor.
21. yüzyıl becerilerini geliştirmede en etkili yöntem, Proje Tabanlı Öğrenme
4C kavramı, 2000’li yılların başlarından itibaren eğitim sistemlerine entegre edilmeye başlandı. Okullar, özellikle Proje Tabanlı Öğrenme metodu ile çocuklara birlikte çalışıp özgün çözümler üretebilecekleri gerçek yaşam konularıyla ilgilenme olanağını sağladı. Buck Eğitim Enstitüsü, Proje Tabanlı Öğrenmeyi öğrencilerin özgün, ilgi çekici ve karmaşık bir konuyu, problemi veya soruyu araştırmak, bunlara yanıt vermek için uzun bir süre çalışarak bilgi ve beceri kazanmalarını sağlayan bir öğretim yöntemi olarak tanımlıyor. Proje Tabanlı Öğrenmede, öğretmenin rolü çocuklara cevapları vermekten çok onlara koçluk yapmak. Bu sayede cevapları kendilerinin bulmalarına ve faydalı çözümler üretmelerine destek olmaları sağlanıyor. Burada önemli olan, sonuçtan çok çocukların süreç içerisinde hedeflenen becerileri geliştirebilmeleri… Bu yöntem pek çok uzman tarafından 21. yüzyıl becerilerini geliştirmede halen en etkili yöntem olarak kabul ediliyor.
Eleştirel Düşünme (Critical Thinking)
Farklı kaynaklardan alınan bilgilerin analiz edilmesi, sorgulanması ve sentezlenmesi olarak tanımlanan eleştirel düşünme, öğrencilere doğru bilgiye ulaşma, bilgiyi anlamlandırma ve kendi hayatlarına uygulama olanağı vermeyi amaçlar.
İşbirliği (Collaboration)
21. yy becerilerinde işbirliği kavramı, belli görevlerin paylaşılması gibi prosedür odaklı olmaktan çok farklı bakış açıları, ilgi ve yetenekleri olan öğrencilerin bir araya geldiklerinde oluşturacakları sinerjiye odaklanır. Toplam fayda, öğrencilerin bireysel çalışma ile ulaşacakları faydanın toplamından çok daha büyük ve anlamlıdır.
İletişim (Communication)
Günümüz insanının sahip olması gereken en önemli becerilerden biri iyi iletişim kurabilme becerisi. Bilginin açık olması ve karşımızdaki kişinin anlayacağı şekilde aktarılması iletişimin temelini oluşturuyor. Öğrencilerin işbirlikli çalışmalarda kendini ifade etme yeteneklerinin yanı sıra aktif dinleme yeteneklerini de geliştirmesi onların sadece iş hayatlarında değil, özel hayatlarında da sosyal ve mutlu bireyler olarak yetişmelerine olanak sağlayacaktır.
Yaratıcılık (Creativity)
Bugünün çocukları, gelecekte tek bir uzmanlık alanı ile çözülemeyen karmaşık problemlerle baş etmek durumunda kalacaklar. Mevcut bilgileri kullanarak yeni bir şey yaratma becerisi sadece sanat alanında değil yaşamın diğer tüm alanlarında da çocuklarımızı geleceğe hazırlayacak en önemli becerilerden birisi olarak karşımıza çıkıyor. Küçük yaşlardan itibaren çocukların en az bir sanat dalı ile ilgilenmesi onları hem ruhsal olarak besleyecek hem de yaşamın diğer alanlarına da aktarabilecekleri düşünme becerileri kazandıracaktır.
21. yüzyılda vatandaşlık kavramı
Prof. Michael Fullan, 4 beceriye (Critical Thinking, Collaboration, Communication, Creativity) vatandaşlık ve eğitimde karakter gelişimini de ekleyerek bunları “derin öğrenme yeterlilikleri” olarak tanımlıyor. Bir makalesinde, 1000’den fazla okulun katılımıyla gerçekleştirdikleri çalışmaları anlatırken “derin öğrenme, yerel ve küresel olarak gerçek sorunlarla ilgilendiğinde, genç insanlar arasında “insanlığa yardım etmek” için doğal bir eğilimi açığa çıkardı ve geliştirdi. Bu bizim tasarımımızda değildi, kaçınılmaz olarak gelişti” ifadesini kullanıyor. Çocukların, 21. yüzyılda vatandaşlık kavramının ne olduğu konusunda bilinçlendirilmesi gerekiyor.