Çocukların eğitiminde, yaş ve gelişim düzeyine uygun yöntem ve tekniklerin başında eğlenerek öğrenmeyi ifade eden oyunlar geliyor. Kalıcı ve hızlı öğrenme, oyunlu eğitimle mümkün!
Uzmanlar da oynayarak öğrenmenin çocuğun eğitim hayatında son derece etkili olduğunu ifade ediyor. Uğur Koleji Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Birimi Koordinatörü Ferhan Uz Güçlü, oyunla eğitimin önemine değinen açıklamalarda bulundu.
Okuduklarımızın yüzde 10’unu, işittiklerimizin yüzde 20’sini, gördüklerimizin yüzde 30’unu, hem işitip hem gördüklerimizin yüzde 50’sini, söylediklerimizin yüzde 80’ini ve sözlerimize davranışları eklediğimizde yüzde 90’ını hatırlarız. Çoklu zeka kavramı ve öğrenme stillerini düşünüldüğünde her çocuğun yaparak yaşayarak öğrenmesi için kullanılabilecek en etkili ve eğlenceli yöntem oyun olarak kabul ediliyor.
Çocukların öğrenmesinin en iyi yolunun; “yaparak” aktif öğrenmeden geçtiğini ifade ediyor. Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Birimi Koordinatörü Ferhan Uz Güçlü, “Oyunla öğrenme doğal, kalıcı ve etkin olduğundan günümüz eğitim sisteminde geleneksel öğretim yöntemlerinin yerini, çocuğun merkez alındığı yöntemler alıyor. Çocuklar oyunla eğitimde, yaparak, yaşayarak öğrenir ve bütün duyularını kullanır. Böylece daha kalıcı, doğal ve hızlı bir öğrenme gerçekleşir. Çocuğun öğrenmesi üzerinde son derece etkili olan oyun aktivitelerinin ülkemizdeki eğitim ve öğretim yöntemleri arasında olması fayda sağlayacaktır” dedi.
Sorun çözme becerileri gelişiyor
Güçlü; oyunla öğrenme yönteminin çocuklarda fiziksel, duygusal ve sosyal gelişim sağladığını ifade etti ve sözlerine şöyle devam etti, “Oyun çocuğun hayatta ihtiyaç duyacağı bilgileri edinmesini, öğrendiklerini deneyimleyebilmesini ve kendini ifade etmesini sağlar. Aynı zamanda yaratıcılık seviyeleri ve hayal güçleri gelişirken, motivasyonları yükselir, kişisel sorumluluk duyguları ve sorun çözme becerileri güçlenir.”
Quest to learn okulu örnek olmalı
Oyunla öğrenme yöntemini başarıyla uygulayan örneklerin başında New York’taki Quest to Learn okulunun geldiğini belirten Güçlü, “Q2L her konuyu dijital oyunlarla öğretme yoluna giderek cevaplıyor. Örneğin altıncı sınıfların fen ve matematik dersi ‘Nasıl Çalışır’ adlı bir oyunla entegre edilmiş. Oyun tasarımcıları ve müfredat tasarımcıları bir araya gelip birlikte çalışıyorlar. Çocukların zorlandıkları konuların oyunla nasıl üstesinden geleceklerini beyin fırtınası yoluyla çözmeye çalışıyorlar. Bu uygulamayı eğitim sistemimizde tüm derslerimize uygulayabildiğimiz zaman çocuklarımız için akıllı tahtaların sağladığı avantajın da daha fazlasını sunmuş olacağız.” dedi.
Oyun psikoterapide de etkili
Oyun terapisinin aslında her yaştan birey için geçerli bir yöntem olduğunu belirten Ferhan Uz Güçlü, “Ancak yoğunlukla 2-12 yaş arası çocuklara uygulanıyor ve çok çeşitli sorun alanlarında etkisini gösteriyor. Ders çalışma güçlüğü, sınav kaygısı, dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu, öfke sorunu, yalan söyleme, alt ıslatma, uyku problemi, tırnak yeme, depresyon ve seçici konuşmazlık gibi birçok sorunun tedavisinde oyun terapisi kullanılıyor” dedi.
Güçlü sözlerine şöyle devam etti; “Yakın zamanda yapılan araştırmaya göre; oyun terapisi 7-9 yaş arası okul çağı çocukları için iki ana hedefin gerçekleştirilmesinde destekleyici bir rol oynamaktadır. İlk olarak, anne-babadan ayrılık anksiyetesini hafifletmede, ikinci olarak, ayrılık sonrası okulda geçirdikleri sürede daha sabırlı olabilmeleridir. İsteklerini erteleyebilmeleri ve baş etme becerileri geliştirebilmelerinde oyun terapisinin etkili olduğu görüşüne varılmıştır.”