Bugün 3 Mayıs Basın Özgürlüğü Günü. Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) raporuna göre Türkiye geçen sene 180 ülke içerisinde 155. sırada yer almıştı. Bu sene ise 2 sıra gerileyerek 157. sırada yer aldı.
Uluslararası sivil toplum kuruluşu Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) raporuna göre Türkiye 180 ülke içerisinde 157’nci sırada yer alırken, özgürlüğün yayılmasını destekleyen sivil toplum kuruluşu Freedom House (Özgürlük Evi) raporuna göre ise Türkiye 100 üzerinden 32 puan aldı.
Hükümetin basına karşı yürüttüğü av sahası, 2016’da gerçekleşen 15 Temmuz darbe girişimi ile daha da pekişti. Gazetecilerin yargılanmadan önce bir yıldan fazla hapis cezaları yeni norm haline getirilirken, bazı durumlarda gazeteciler affedilmeksizin ömür boyu hapis cezasına çarpıtıldı. Gözaltına alınan gazetecilerin ve medya kuruluşlarının yasal başvuruları reddedildi. Ayrıca Web siteleri ve çevrimiçi sosyal medyaya yönelik gerçekleştirilen sansürler, benzeri görülmemiş bir seviyeye ulaştı.
Freedom House (Özgürlük Evi) 2018 yılı raporuna göre Türkiye’nin basın özgürlüğü karnesi üzerine genel bakış: Türkiye, 34 puan düşüşle son 10 yılda özgürlüklerin en çok gerilediği ülke oldu.
Türkiye’nin 2018 yılı özgürlük derecesi 5.5/7
Türkiye’nin 2018 yılı özgürlük derecesi 4.5/7
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hükemetinin son yıllarda siyasi haklar ve sivil özgürlüklere karşı giderek artan bir küçümseme göstermesi nedeniyle Türkiye’nin siyasi haklar derecesi 4’ten 5’e düştü.
Türkiye 2018 yılı siyasi haklar derecesi: 5/7
Türkiye 2017 yılı siyasi haklar derecesi: 4/7
İktidarın merkezileştirilmesi, seçilmiş belediye başkanlarının toplu ikame edilmesi gibi derin bir kusurlu anayasa referandumu nedeniyle Türkiye’nin sivil özgürlükler derecesi 5’ten 6’ya düştü.
Türkiye’nin 2018 yılı sivil özgürlükler derecesi: 6/7
Türkiye’nin 2017 yılı sivil özgürlükler derecesi: 5/7
Basın bağlamında 2017 Türkiye’si ve kilit noktalar
Nisan ayında yapılan referandumda büyük ölçüde eşit olmayan bir oyun sahası vardı ve oylamaların meşruiyetini baltalayan oyların onaylanmasıyla ilgili kriterler için son dakika değişiklikler yasalara aykırı olarak yapıldı.
15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra ilan edilen olağanüstü hal; her üç ayda bir yenilenmiş ve hükümetin, kararnameyle yönetmesine ve hukukun üstünlüğünü önemli ölçüde zedeleyen kararlar almasına izin vermiştir. Ayrıca hükümet, muhalefet kontrolündeki belediyeleri devralmaya ve bağımsız AKP belediye başkanlarını istifa etmeye zorlayarak uygulamayı partisi lehine çevirmiştir.
Keyfi tutuklama korkusu halkın tartışmasını zorlaştırarak sivil toplum zayıflatılmıştır.
Türkiye’deki basın özgürlüğünün bitkisel bir hal alışı: Doğan Medya Grubu’nun satılması
Doğan Medya Grubu’nun Demirören Grubu’na satılması ile en büyük darbeyi basın işçileri almış oldu.
Doğan sendikasızlaştırmıştı, Demirören ise gazetesizleştirecek!
Sabah gazetesinin, havuzun ‘amiral gemisi’ olması, binlerce medya çalışanının işini kaybetmesi anlamına gelecektir. İşine devam edecek olan yazarlar, özgür olamayacaklar ve iktidar lehine yazılar yazacak; istifa eden yazarlarsa mesleki onurlarını kurtarmış olacaklardır.
Gazete dağıtımı ve eleştirel bir bakış
Türkiye’de gazete dağıtımı, Sabah grubuna ait TURKUVAZ veya Doğan grubuna ait YAYSAT tarafından yapılıyordu. Dağıtım şirketleri artık ‘havuz’ haline geldiğine göre, muhalif yayınların dağıtılması neredeyse imkânsız bir hal almıştır. Bu bağlamda ise en zor sınavı, Sözcü ve Cumhuriyet gazeteleri verecektir; dağıtılmadıkları veyahut tezgah altına atıldıkları an bunun hesabını sorabilecekleri özgür bir yargı alanı bulamayacaklardır. Ayrıca Sözcü gazetesi, Doğan Haber Ajansı’nın ilk grup dışı abonesiydi. Şimdi ise tüm haber ajanslarının yine ‘havuz’ haline gelmesi özgür haber akışının olanaksız kılındığının da kanıtı olmuştur.
Sonuç olarak, Doğan Medya Grubu’nun satılması basın özgürlüğünün bitkisel özgürlüğe bürünmüş olmasının resmen en açık kanıtıdır.