TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi İsmail Küçük, Ankara’da kesin bir sel felaketi yaşanacağını ve birçok yerin tahrip olacağını 13 sene önce söylemiş ve uyarılarda bulunmuştu.
Mevsim şartlarına bağlı olarak Mogan ve Eymir göllerinin su seviyesi her yıl 1 metre kadar yükselip alçalıyor. TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi, Meteoroloji Mühendisi aynı zamanda Meteoroloji Mühendisleri Odası Eski Başkanı İsmail Küçük, bu bir metrelik düşmenin suyun kenarında 3 metrelik bir alanın kurumasına neden olduğunu belirtmiş ve bu durumun da gölün, olduğundan 1 metre daha aşağıda görünmesine yol açtığını söylemişti.
Gölleri havuz gibi algılıyorlar
Su seviyesindeki mevsimlik değişikliğin 1,5 metreye ulaşması durumunda ise göllerde hayatın biteceğini ve çevre felaketi yaşanacağını belirten İsmail Küçük; “Yerci yönetimler gölü havuz gibi algılayıp öyle işletiyorlar. Oysaki bu göllerin bataklık alanı olarak nitelenen sulak alanları var bu alanlar hem fazla yağış oluğunda su taşkınlarını önlüyor hem kuraklıkta gölün kurumasını engelliyor.” demişti.
Sulak alanlar önemli!
Bu sulak alanların göller ve Ankara için emniyet supabı olduğunu belirten Küçük, “Göl etrafındaki yapılaşmalar bu dikkate alınmadan yapıldı. Yürüyüş yolu ve park inşaatıyla sulak alanlar kurutuluyor. Yoğun bir yağışta Mogan gölünün güneyi ile Eymir gölünün yanında bulunan ve taş işletmeleri tarafından kirletilen bölge işlevini yerine getiremeyecek” diye eklemişti.
Önlemler alınmalı
İsmail Küçük, İstanbul depreminin olacağının kesin olarak bilinmesi gibi Ankara su baskının da kesin olarak bilindiğini ve mutlaka gerçekleşeceğini söylemiş ayrıca bu felaketin yaşanmaması için önlemler alınmasının gerektiğinin altını çizmişti.
5 Mayıs 2018 Ankara’da sel felaketi
Meteoroloji Mühendisi İsmail Küçük: “Yağış, beklenen bir değerdir”
“Ankara’da yaşanan sel felaketini iklim değişimine bağlamak, olayı olağan üstü olay gibi göstermeye çalışarak işin sorumluluğundan kaçmaya çalışmaktır.” diyen Küçük, felakete neden olan sel sularının ise yağışlar sonucu oluştuğunu ve bu olaydan sorumlu olanın yağış değil, suya akacak yer bırakmayan yapılaşmanın olduğunu belirterek, yağışın beklenen bir değer olduğunu vurguladı.
Ankara’da meydana gelen sel olayı ilk değildi, son da olmayacak!
Ankara’da meydana gelen sel olayının ilk değil, son da olmayacağını belirten Küçük, “Olayların felakete nasıl dönüştürüldüğünün üzerinde durulması gerekir. Normalde sel olarak geçiştirilebilecek olayların felakete dönüşmesi doğrudan kentleşme politikalarının bir sonucudur.” diye kaydetti.
“Bu felaketler bir sonuçtur. Her olayda, yaşanmış sonuçlardan başlayarak geriye doğru olaylara baktığımızda sorunların hangi noktalardaki hatalardan/yanlışlardan ortaya çıktığını görebiliriz.” diye devam eden Küçük, “Bu felakette de, sorunun tamamen yapılaşmadan kaynaklandığı ve asıl yanlışın suyun akabileceği alanların kapatılarak suya akacak yer bırakılmaması, üst kotlardaki alanların betonla kaplanarak akış miktarının artmasına neden olduğu görülmektedir.” diye kaydetti.
Kentleşme ile toprağa nefes alacak bir nokta bırakılmadı!
Kentleşme adı altında yapılanlar ile toprağa nefes alacak bir nokta kadar yer bırakılmadığını ifade eden Küçük şöyle kaydetti:
“Her tarafı asfalt/beton ile kapladık, yağışın bir kısmının toprağa sızmasını engelleyerek tümüyle akışa geçmesine neden olduk. Yağışın tamamen akışa geçmesine neden olduğumuz için yağışın yer altı sularını beslemesini engelledik; yağış bütünüyle akışa geçerek her zamankinden daha fazla miktarda akmaya başladı, akacak yer bulamayan ve zorunlu olarak akmak zorunda kaldığı alanların başkaları tarafından işgal edildiğini fark edildiğindeyse felaket meydana geldi.”
“Benzeri olaylar ülkemizin her bölgesinde değişik boyutları ile gerçekleşmektedir. Geçmişte daha şiddetli yaşanmış olaylardan hiç bir ders alınmadığı gibi, bu olayda iki güne kalmaz unutulur.” (İsmail Küçük)