Deprem sel gibi doğal afetlerde nasıl hareket edilmeli?

Deprem ve sel gibi doğal afetlere hazırlıklı olmak, İstanbul için çok daha önemli! Doğal afetlerde nasıl hareket edilmeli? Kim, ne yapmalı? İstanbul Aydın Üniversitesi Afet Eğitimi Uygulama ve Araştırma Merkezi’nden (AFAM) Serhat Yılmaz önemli bilgiler paylaştı.

Deprem sel gibi doğal afetlerde nasıl hareket edilmeli?

Deprem sel gibi doğal afetlerde nasıl hareket edilmeli?

Türkiye’nin doğal afetler açısından büyük risk taşıdığı gerçeği, özellikle 1999 Marmara Depremi’nden sonra o kadar çok ön plana alındı ki, basit tedbirlerle afetlerin neden olduğu zararların azaltılabileceği gerçeği unutuldu. İstanbul Aydın Üniversitesi Afet Eğitimi Uygulama ve Araştırma Merkezi’nden (AFAM) Serhat Yılmaz “Afetlerle mücadelenin temelinde olası risklerin farkında olarak bu risklerin neden olacağı zararların engellenmesine yönelik uygulamalar yer alıyor. Yani olası afetlerin neden olabileceği zararların engellenmesi için afetlere yönelik hazırlıkların önceden tamamlanması gerekir” ifadeleriyle bu duruma dikkat çekti.

Deprem ve sel gibi doğal afetlere hazırlıklı olmak, İstanbul için çok daha önemli!

Bu hazırlık çalışmalarının, ekonomik, kültürel ve endüstriyel merkez olma özelliğinin yanında kıtalararası önemli bir bağlantı noktasında bulunan ve 16 milyona yakın insanın yaşadığı İstanbul gibi bir şehirde çok daha büyük bir önem arz ettiğinin altını çizen Yılmaz, “Afetlere hazırlık çalışmalarında merkezi ve yerel yönetimlerin, özel kurumların, sivil toplum kuruluşlarının, medyanın, üniversitelerin ve bireylerin görev ve sorumlulukları bulunuyor.  Bu sorumlulukları özetle açıklamak gerekirse afetlerle ilgili ulusal düzeyde politikalar üretmek ve bu politikaları kalkınma planlarına dâhil ederek uygulanabilirliği için gerekli altyapıyı oluşturmak, denetlemek ve desteklemek merkezi yönetimin sorumluluğunda” diye konuştu.


Kim ne yapmalı?

Yerel yönetimlerin ve belediyelerin sorumluluklarını “Yerel yönetimler ve belediyeler, İl ve ilçe düzeyinde afete hazırlık kapasitesini artırmak için hazırlık çalışmalarını hayata geçirmek, toplumun afetler konusundaki farkındalığını artırarak bireysel hazırlıklarını tamamlayacakları eğitimleri gerçekleştirmek ve kaçak yapılaşmayı engelleyerek ilin veya ilçenin olası bir afet sonrası ihtiyaç duyulacağı müdahale çalışmalarına yönelik hazırlıkları tamamlamak zorundadır” diyerek özetleyen Yılmaz, özel sektörde ise her iş yerinin kendi kurumunun afet ve acil durum planlarını hazırlaması gerektiğini, kurumsal sosyal sorumluluğunun bir gerekliliği olarak afete hazırlık çalışmalarına destek verilmesi ve afet sonrası iş sürekliliğini sağlayabilmek için tüm çalışanlarını afetlere karşı hazırlık çalışmalarına teşvik edilmesinin bir zorunluluk olduğunu kaydetti.

“Medya ve üniversiteler bilgilendirmeli”

“Medyanın afetler ve hazırlık çalışmaları konusunda toplumu bilgilendirmesi, etik kurallarına uymayan afet haberciliğini engellemesi ve afetin öncesine, sırasına ve sonrasına yönelik vereceği bilgilerin güvenilirliğini sağlaması gerekir” diyen Yılmaz, “Üniversitelerin her alanda olduğu gibi afetlere hazırlık alanında da masa başı çalışmaları ile sınırlı kalmaması, topluma karışarak vatandaşların ilgisini artırması, dünyada bu alanda yapılan iyi örneklerin ulusal düzeyde nasıl gerçekleştirileceğini değerlendirmesi ve ideal olarak afetlere nasıl hazırlanılabileceğine yönelik geliştireceği vizyon doğrultusunda projeler geliştirmesi ve akademik destek sunması elzemdir” ifadelerini kullandı.


Yılmaz, Sivil toplum kuruluşlarının da halkın afetlere karşı farkındalığını artırarak bilgilenmesini ve bilinçlenmesini sağlaması ve kamu, özel sektör ve üniversiteler işbirliğinde projeler geliştirmesi gerek. STK’lar, bu çalışmaları yaparken oluşturulan standartlardan sapmamayı ve bilgi kirliliğine yol açmamayı esas edinmeli” dedi.

“Ne kadarını yaptığımızı düşünmeliyiz”

Bireylerin de afetlere hazırlık çalışmalarında önemli sorumluluklarının bulunduğunu hatırlatan Yılmaz, “Her vatandaş eğitimler alarak kendisini ve ailesinin görebileceği zararları engellemek için bireysel hazırlıklarını tamamlamalı, çevresindeki insanları da bu hazırlıkları tamamlaması için bilgilendirmeli ve merkezi ve yerel yönetimlerin çalışmalarına aktif katılım sağlamalı ve talep etmelidir” şeklinde konuştu.


Bu görev ve sorumlulukların 1999 Marmara Depremi’nden bu yana ne kadarının yerine getirilip getirilmediğinden başka, bunlara ek olarak ne gibi şartların yerine getirilmesinin düşünülmesi gerektiğinin altını çizen Yılmaz, “Özetle afetlere yönelik oluşturulan kamuoyunda afetlere hazırlıkta görev ve sorumluluğu bulunanların bu görev ve sorumluluklarını ne kadar ve nasıl yerine getirdiklerini ve neler yapmaları gerektiğini tartışmadığımız ve işin sansasyonel boyutundan nemalanmaya çalışanlara farkında olmadan da olsa olanak sağladığımız sürece afetlere karşı toplumsal çaresizliğimizi pekiştirmekten başka bir şey yapmamış olacağız” diyerek sözlerini tamamladı.

Afetten sonra bireyler ruhsal travmadan nasıl korunur?


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.