2018 ekonomik krizi seçimden önce mi sonra mı?

Enflasyon ve cari açıktaki durdurulamayan yükseliş, TL’nin Dolar ve Euro karşısında ciddi boyutlardaki değer kaybı vatandaşa 2018 ekonomik krizinin 24 Haziran seçimlerinden önce mi sonra mı vuracağını sorgulatıyor.

2018 Ekonomik kriz seçimden önce mi sonra mı?

Uluslararası Para Fonu (IMF), Türkiye ile ilgili 4. Madde Konsültasyon Raporu’nda; Türkiye ekonomisinin aşırı ısındığını, enflasyonun da hedeflenen seviyenin üzerinde seyrettiği belirtti. Kredi derecelendirme şirketi Standard & Poor’s (S&P) ise Türkiye’nin kredi notunu bir kademe daha düşürerek, yatırım yapılabilir düzeyin “üç kademe altında” bulunan BB- düzeyine indirdi.

Türkiye ekonomisindeki gelişmelerin endişe verici boyutlar kazandığı, Arjantin’deki mali piyasalar paniğini Türkiye’nin izleyebileceği ileri sürülüyor. Avrupa ekonomi medyasındaki bazı haberler de Türk piyasalarının 24 Haziran seçimleri ile birlikte daha da kırılgan hale geldiğine dikkat çekiyor.


“Türkiye’nin de dahil olduğu ‘Eşik ülkeler’de küresel bir ekonomik kriz tetiklenebilir”

Odatv’den Osman Çutsay’ın analizine göre; uluslararası mali piyasalardaki krizin Türkiye’nin de dahil olduğu “Eşik Ülkeler”de her an küresel bir çöküşü tetikleyebileceği; Arjantin’de yaşanan paniğin yüzde 40’lara varan ani gösterge faiz artırımıyla sonuçlandığını; Türkiye’nin ise bazı açılardan bu ülkeden daha da kötü durumda olduğu vurgulandı. Çeşitli haber ve analizlerde Erdoğan rejiminin “seçim nedeniyle dağıttığı bahşişlerin” ekonomik kriz sorununu daha da derinleştireceğine işaret ediliyor.

Merkez Bankası enflasyon tahminini açıkladı

Die Welt: Arjantin’deki yatırımcı kaçışlarını de devlet tahvillerindeki değer kayıpları Türkiye’de de yaşanabilir!

Alman Die Welt’te yayımlanan ayrıntılı bir haber-analizde, korkutucu tablonun ayrıntıları sıralandı. ABD Merkez Bankası’nın bir süredir faizlerde artışa giderek gelişmekte olan ülkelerdeki yatırımları kendisine çektiği belirtilen haberde; yatırımcı kaçışının önce Arjantin’i vurduğu, onu Türkiye’nin izleyebileceği hatırlatıldı. Haberde, Türkiye piyasalarındaki gelişmelerin ayrıntıları verilirken; bu tür ‘ekonomik kriz’lerde çöken bir ülkenin başka ülke veya ülkeler dizisini de uçuruma çekebileceği kaydedildi. Arjantin’deki 100 yıllık devlet tahvillerinin yüzde 15 değer yitirdiği belirtilen haberde, tahvil piyasalarında yangının başladığı uyarıları da dikkat çekti.

“Türkiye’de ciddi bir ekonomik kriz olabilir”

Die Welt’in haber analizinde; Mayıs ayı içinde TL’nin dolar karşısında yüzde 4.3 değer yitirdiği kaydedilirken, 10 yıllık devlet tahvillerinin de yüzde 13’lük rekor bir getiriyle “donatılarak” krizin önlenmeye çalışıldığı; ancak “Cumhurbaşkanı Erdoğan faiz artışı istemediği için” sorunun daha da büyüyebileceği belirtildi. Arjantin’deki köklü baz faiz düzenlemelerinin henüz görülmediği Türkiye’de faizlere yönelik ufak tefek rötuşların başarı getirmekten çok uzak olduğunun altı çizildi.

“Arjantin Pezosu’ndaki değer kaybını Türk Lirası takip ediyor!”

Bu arada aynı haberde Bloomberg verileriyle hazırlanan bir tablo, Türkiye’deki kırılganlığın vehametine yeni bir örnek olarak sergilendi. Türkiye’nin de yer aldığı “Eşik Ülkeler” listesinde ABD Doları karşısında bu yıl en çok değer yitiren paranın yüzde 16.8 ile Arjantin Pesosu olduğu ve artık panik aşamasında bulunan bu ülkeyi yüzde 11.1’lik değer yitimiyle TL’ni izlediği bildirildi.

Büyük krizin iki ülkesi: Arjantin ve Türkiye

Die Welt’in haberinde Türkiye’deki cari açığın GSYİH’nın yüzde 6’sını bulduğu, panik halindeki Arjantin’de ise bu oranın yüzde 4’e yaklaştığı hatırlatıldı. Türkiye’nin “eşik ülkelerde” patlayacak büyük ‘ekonomik kriz’in ilk iki ülkesinden biri olacağına kesin gözüyle bakılıyor.

Dolar, Türk Lirası karşısında 2,70 bandından 3,30'lara gelmesine rağmen nasıl oluyor da borsa halen 75 bin puanda?

Fed’in faiz artırımları Türkiye ve benzeri ülkelere ciddi bir ekonomik darbe yaratabilir

Yeni ABD Merkez Bankası – Fed Başkanı Jerome Powell’ın gösterge faiz oranlarını “eşik ülkeleri dikkate almaksızın” yükseltmesi halinde, buralardan sermaye kaçışının iyice artacağı, bunun da Türkiye ve benzeri ülkelere ciddi bir ekonomik darbe olabileceği, ekonomi medyasındaki haber ve analizlerin “gizli yorumu” kabul ediliyor.

Mehmet Şimşek “Borç bu dönemde büyük bir sorun” demişti

13 Nisan 2018 tarihinde Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, tüm dünyada senkronize bir şekilde yaşanan büyüme döneminin sonuna gelindiğine dikkat çekerek, faiz artışlarının hızlanacağını söylemişti. Şimşek, iş dünyasına yönelik olarak; “Aman borç almayın ortak alın, sermaye piyasalarına açılın. Gelirleri ve harcamaları kontrol altına almak sizin elinizde ancak gelirleri artırmak sizin elinizde değil. Borç yiğidin kamçısı olmakla birlikte bu dönemde büyük bir sorun” uyarısında da bulunmuştu.

CHP’li Sarıbal: Benzersiz bir ekonomik kriz geliyor! 2001 ekonomik krizinden daha ağır sonuçları olacak!

CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, iktidarın ‘masallarına’ rağmen Türkiye’nin ekonomik krize sürüklendiğini, söz konusu krizin 1994 ve 2001 yıllarında yaşanan krizlerden farklı ve daha ağır sonuçları olacağını söyledi.

Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’nın (GSYH) 2017’de yüzde 7.4 büyüdüğünün açıklandığını, ancak milli gelirin dolar bazında azaldığına değinen Sarıbal, “2016’da 863 milyar dolar olan GSYH, 2017’de 851 milyar dolara geriledi. Kişi başına düşen gelir 2016’da 10 bin 883 dolar iken 2017’de 10 bin 597 dolara düştü” diye konuştu.

Türkiye’nin döviz açığının büyüdüğüne ve cari açığın 47.1 milyar dolara ulaştığına dikkati çeken Sarıbal, cari açığın sıfır olması gerektiğini söyledi.


Gelir dağılımındaki adaletsizliğe de değinen Sarıbal, “AKP ve saray iktidarının masallarına rağmen gelmekte olan ekonomik kriz, ne 1994 ne de 2001 krizine benzememekte” diye konuştu.

Dolar ne kadar oldu?

“480 milyar dolar döviz açığı olan Türkiye’de artık bir ‘ekonomik kriz’den söz etmek mümkün!”

Aydınlık yazarı Mustafa Pamukoğlu ise geçtiğimiz günlerde “Ekonomik kriz derinleşmek üzere” başlıklı analizinde; 480 milyar doların üstünde döviz açığı olan bir ülkede dövizlerin çıldırmış olması ile ekonomik krizden söz etmenin artık mümkün olduğunu vurgulamıştı. Pamukoğlu, analizinde ekonomik krizin sonuçlarını şöyle sıralamıştı:

Ekonomik kriz sonuçları:

Ekonomik kriz ile yaşanabilecek sonuçları şöyle tahmin edebiliriz:

• Döviz kurları almış başını gidiyor. Nerede duracağı belli değil. Bu bir kanamadır. Ekonomimizi oldukça zayıflattı.

• Reel sektör tıkanmış durumda. İflaslar ve kredi yapılandırmaları art arada geliyor, gelecek

• Yıllardan beri büyük kaynak aktarılan inşaat sektörü bitmiş halde bekliyor.

• Enflasyon-faiz-döviz kuru sarmalı birbirini besler hale gelmiş ve artık ekonomiyi kemirmeye başlamış durumda.

• Dış borç ve döviz açığımızı çeviremiyoruz. Cari açığı sıcak para ile finanse ederdik artık onu da yapamıyoruz.

• Sıcak para ile uyuşturulmuş ekonomimiz durma noktasına geldi ve yangın var, dedirtiyor.

“Türkiye’yi ciddi bir ekonomik kriz bekliyor”

Aydınlık gazetesi yazarı Ufuk Söylemez ise köşesinde, Türkiye’yi ciddi bir ‘ekonomik kriz’in beklediğini ifade etti.

Söylemez, “Tüm bunlar olurken, siyasi iktidar seçim paniği ile –kendi ifadeleri ile- 24 milyar TL, gerçekte ise bunun 2 katına mal olabileceği hesaplanan ikramiye, teşvik, af vb. paketini açıkladı” diye belirtirken, “Bu, ısınan ekonomide bir manada ateşe benzin dökmek anlamına geliyor” ifadelerini kullandı.


Söylemez, bu şartlar altında enflasyonun tek haneye düşürülmesinin artık imkansız olduğunun altını çizerken, “Günün sonunda yani seçim sonrası, Türkiye’yi giderek ağırlaşan, vahim bir ekonomik tablo bekliyor olacak bu gidişatla” dedi.

Türkiye ekonomisinde 2018 kriz alametleri


Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 19 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. Amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. Ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.