Kanal tedavisi ile ilgili doğru bilinen yanlışlar!

Diş sağlığı konusunda en yaygın uygulamalardan biri olmasına rağmen kanal tedavisi ile ilgili hala yaygın bazı yanlış düşünceler bulunuyor.

Özellikle süreci bilmeyenlerde tedavi, korku veya huzursuzluğa neden olabiliyor. Bununla birlikte kanal tedavisinin ciddi ağrıya neden olduğu düşünüldüğünden mümkün olduğunca ötelenmeye çalışılıyor. Acıbadem International Hastanesi Endodonti Uzmanı Dr. Tubahan Kaya, tüm bu yanlış bilgilenmelerin zaman kaybına neden olduğunu, dolayısıyla dişi kurtarma şansının azaldığına ve sonuçta da dişin kaybedilebileceğine dikkat çekiyor. Bu nedenle kanal tedavisiyle kurtarılabilme şansı olan dişlerin tedavisinin ertelenmemesi gerektiğinin altını çiziyor. Dr. Tubahan Kaya, konuyla ilgili hatalı davranışlara götüren yanlış bilgileri doğrularıyla güncelliyor…

1-Kanal tedavisi zor ve kompleks bir tedavidir.

DOĞRUSU: Dişler sert ve yumuşak dokulardan oluşuyor. Dış kısmında sert olan mine dokusu, iç kısmında ise kök boyunca uzanan damar ve sinir paketinden oluşan bir boşluk yer alıyor. Kök kanalı denilen bu boşluk içinde dişin gelişiminden, beslenmesinden ve savunmasından sorumlu dişe canlılık veren pulpa adı verilen bir bağ dokusu bulunuyor. Bu doku çeşitli nedenlerle iltihaplanabiliyor veya mikroorganizmaların yerleşmesi ile enfekte olabiliyor. Bu durumda, kökün içindeki pulpa dokusunun çıkartılarak kök kanal boşluğunun temizlenmesi, şekillendirilmesi ve doku dostu kanal dolgu maddeleri doldurulmasıyla kanal tedavisi işlemi tamamlanıyor. Dişin tamamının kaybedilmemesi için tedavinin mutlaka uzman kişilerce yapılması gerekiyor. Bu şartlarda, gerçekleştirilmesi oldukça kolay bir tedavi olarak gösteriliyor.


2- Oldukça ağrılı bir işlemdir.

DOĞRUSU: Kanal tedavisi sırasında yapılacak diş ve çevre dokular etkin bir şekilde uyuşturulduğu için korkulanın aksine tedavi sırasında hasta herhangi bir ağrı hissetmiyor.

3-Çok uzun sürer, saatlerce koltukta oturmak gerekir.

DOĞRUSU: Sanılanın aksine kanal tedavisi işlemi çok uzun sürmüyor. Hastanın koltuğa oturup anestezinin yapılması ve tedavinin bitirilmesi süreci en fazla bir saat sürüyor. Kök kanallarını genişletmek için kullanılan cihazlar ve sistemlerin gelişmesi sayesinde işlem oldukça kolay ve konforlu şekilde tamamlanabiliyor.

4- Tek seansta tamamlanamadığı için birkaç kez diş hekimine gitmek gerekir.

DOĞRUSU: Pupa denilin dişin özünün canlı olduğu durumlarda tedavi tek seansta bitirilebiliyor. Ancak dişin canlılığını yitirdiği kök ucunda enfeksiyon olduğu ve kanal tedavisi tekrarı yapıldığı durumlarda seans sayısı dişin durumuna göre değişebiliyor.

5- Kanal tedavisi yapılan diş öleceği için tedavi mümkün olduğunca ötelenmeli ya da kaçınılmalı.

DOĞRUSU: Kanal tedavisi yapılan diş, sadece sıcak soğuk gibi dış uyaranlara cevap veremiyor ancak fonksiyonunu sürdürmeye devam ediyor. Bununla birlikte kanal tedavisi gerektiği halde tedavi yapılmazsa çekim ve diş kaybıyla sonuçlanıyor.

6- Tedavi yapılan dişin ömrü kısalır.

DOĞRUSU: İyi yapılan bir kanal tedavisi ve üst yapı sayesinde dişin ömrünün kısalmayacağını söyleyen Endodonti Uzmanı Dr. Tubahan Kaya, “Dişin canlılığını sağlayan pulpa dokusunun çıkartılmasına bağlı olarak tedavi edilen diş kırılmaya karşı daha hassas hale gelebilir. Bu noktada üst restorasyon için dişe dolgu veya kuron yapılması kararında dikkat etmek gerekir. Dişi koruma altına almada artık günümüzde dijital porselen dolgu sistemi kullanılıyor ve bu tip dolguların yapılması dişe destek açısından çok daha etkili oluyor. Yani tedavisi yapılan dişin ömrü kısalmaz. Ancak dişin kanal tedavisi sonrası ağızda fonksiyon göstermesi için üst restorasyon çok önem taşır” diye konuşuyor.


7- Ağrı yapan her dişe kanal tedavisi yapılır.

DOĞRUSU: Ağrıyan veya çürüyen her dişe kanal tedavisi yapılmıyor. Bunun için belli kriterlerin olması gerekiyor. Yani ağızdaki bakterilerden kaynaklı oluşabilecek hafif ağrı ile sinyal veren ya da hiç ağrı yapmayan bu çürükler ilk etapta sadece dolguyla tedavi edilebiliyor. Ancak tedavi edilmemesi durumunda bakteriler dişin özü denilen kısmına ilerleyerek iltihaplanmaya neden oluyor. Bu durumda kanal tedavisi gündeme geliyor. İltihabın çok ilerlemesi halinde, şiddetli ağrı yaşanmasına karşın bu kişilerde kanal tedavisi mümkün olamıyorsa dişin çekilmesi gerekiyor.

8- Sadece diş çürükleri iltihaplanmaya neden olur.

DOĞRUSU: Hiç çürük olmadan da bazı nedenler diş iltihaplanmasıyla sonuçlanabiliyor. Bunların başında da travmaya maruz kalma geliyor. Şiddetle gelen bir darbe, dişin dolaşımını kesebiliyor ve böylelikle diş beslenemediğinden zamanla canlılığını kaybediyor. Diş sıkma/gıcırdatma, yüksek yapılan dolgular ve restorasyonlar da kronik travma nedenleri arasında yer alıyor ve iltihaplanmaya neden olabiliyor. Bununla birlikte uzun süre tedavi edilmeyen periodontal (dişeti ve çevresi) hastalıkları da dişin iltihaplanmasında etken faktörler arasında yer alıyor. Bu durumlarda da tedavi olarak kanal tedavisi gündeme geliyor.

9- Tedaviden sonra çok ağrı yaşanır.

DOĞRUSU: Kanal tedavisi yapılan dişin pulpası denilen özü alındığı için soğuş – sıcak gibi dış uyaranlara karşı duyarlılığının olmadığını belirten Endodonti Uzmanı Dr. Tubahan Kaya, “Eğer diş canlı bir diş ise kökün uç kısmında sinir damar paketi koparılması sırasında bir yara oluşuyor ki bu bizim yarattığımız bir yaradır. Bu yara iyileşene kadar çiğneme sırasında baskı ile hafif ağrı olması normaldir. Asla aşırı ve şiddetli ağrı olmaz. Eğer böyle bir durum söz konuysa normal gitmeyen bir şeylerin olduğu düşünülerek hekime başvurmak gerekir” diye konuşuyor.

10- Kanal tedavisi öncesi ve sonrasında mutlaka antibiyotik kullanmak gerekir.

DOĞRUSU: Kanal tedavisi yapılacak dişin özünün canlı olduğu durumlarda, hastanın genel bir sağlık problemi, sistemik bir hastalığı yoksa tedavi yapılmadan önce antibiyotik kullanmaya gerek duyulmuyor. Ancak hastanın kalp kapak probleminin varlığı ya da organ nakli gibi nedenlere bağlı olarak bağışıklık sistemi yetersizliği ilaçları kullanıyorsa tedaviden önce koruma amaçlı antibiyotik kullanılıyor. Bu karar hekim tarafından veriliyor.

11- Kanal tedavisi uygulanan diş, ileriki zamanlarda tekrar iltihaplanır ve ağrı yapar.

DOGRUSU: İyi yapılmış bir kanal tedavisinin başarı oranı yüzde 90-95 olarak gösteriliyor. Yani iltihap ya da ağrı gelişmiyor. Ancak, hastanın ağız hijyenine dikkat etmemesini bağlı olarak dişte yeni bir çürük, diş sert dokusunda kırık oluşması gibi kök kanallarının içine yeniden bakteri sızıntısı yaşanması halinde tekrar enfeksiyon gelişebiliyor.

12- Tedavi başarısız olursa dişin çekilmesi gerekir.


DOĞRUSU: Kanal tedavisinin tekrarlanabilen bir işlem olduğunu belirten Endodonti Uzmanı Dr. Tubahan Kaya, “Tedavinin başarısız olduğu durumlarda, kanal dolgusu boşaltılıyor, kök kanalları tekrar şekillendirilip dezenfekte edildikten sonra tekrar doldurulabiliyor” diyor.

Ağız ve diş detoksu için 8 öneri


Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 19 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. Amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. Ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.