Gün içerisinde özellikle de midenizde ve omzunuzda şiddetli ağrılar hissediyor, ancak işlerin koşuşturmacası içerisinde ya yediğiniz şeylere ya da stres ve çok çalışmanıza bağlıyorsanız dikkat! Zira şikayetleriniz safra kesesi ile ilişkili olabilir.
Acıbadem Bakırköy Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Hakan Ümit Ünal, “Bu taşlar ile ilgili doğru bilgiler edinmek bazen hayat kurtarırken, bazen gereksiz yere ameliyat yapılmasının önüne geçilmesini sağlar” diyor. Doç. Dr. Hakan Ümit Ünal, safra kesesi taşlarına yönelik hastaların merak ettiği konularda açıklamalar yaptı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.
Safra kesesinde genellikle bir şikayete yol açmadığı sürece tesadüfen saptanan safra taşları, kimi zaman da çok şiddetli ağrılarla gösteriyor kendisini. Üstelik bu ağrılar mide ağrısı ile karıştırıldığı için uzun süre safra kesesine yönelik bir araştırma yapılmadığı için tanısı gecikebiliyor! Acıbadem Bakırköy Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Hakan Ümit Ünal “Safra kesesi taşlarının en sık yol açtığı şikayet; yemek yedikten yaklaşık yarım saat- bir saat sonra ani ortaya çıkan, karnın sağ üst kısmında olan ve sağ omuza vuran şiddetli ağrıdır. Genellikle iki saatten kısa sürer ve aniden sona erer.
Ağrı olduğu sürede bulantı ve kusma da görülebilir.
Bu nedenle ağrının mideden kaynaklandığı düşünüldüğünden tanı gecikebilir” diyor. Safra kesesi taşına bağlı gelişen karın ağrısı genellikle çok şiddetli olmasına karşın, bazen tekrarlayan ve dayanılabilir ağrılar şeklinde olduğu için mide kaynaklı ağrı olduğu düşünülerek mide ilaçları kullanılıyor. Mide şikayetlerine yönelik verilen tedaviye rağmen ağrısı geçmeyen hastaların vakit kaybetmeden hekime başvurmalarının büyük önem taşıdığını söyleyen Doç. Dr. Hakan Ümit Ünal böyle bir durumda akla safra kesesi taşı ihtimalinin mutlaka gelmesi gerektiğini vurguluyor. Safra kesesi ağzının ya da safra kanallarının taş ile tıkanması halinde ağrı daha da uzun sürüyor.
Uzun süre aç kalmak da taşa neden olabiliyor!
Kadınlarda safra kesesi taşı oluşum riski erkeklerin yaklaşık üç katına çıkarken, yaşla birlikte safra kesesinde taş oluşum riski her iki cinsiyette de artıyor. Hamilelik, aşırı kilo, çok hızlı kilo almak veya vermek, safra yapısındaki kolesterol miktarının artması ve uzun süre aç kalmak safra taşı oluşum riskini artırıyor. Doç. Dr. Hakan Ümit Ünal; buna karşın düzenli egzersiz, fiziksel aktivitenin artırılması, ideal kiloya inmek ve sağlıklı ve düzenli beslenmekle safra kesesi taşlarının şikayet oluşturma riskinin azaldığını söylüyor. Safra kesesinde taşı olan hastaların yaklaşık yüzde 30’unda safra kesesindeki taşa ait şikayetler ortaya çıktığına, bu taşların genellikle bir şikayete neden olmadan uzun süre kalabildiklerine dikkat çeken Doç. Dr. Hakan Ümit Ünal “Bu taşlar ile ilgili doğru bilgi sahibi olmak bazen hayat kurtarırken, bazen gereksiz yere yapılacak bir ameliyatın önüne geçilmesini sağlar” diyor.
Sarılık ve kanser riskini artırabiliyor
Safra kesesindeki büyük taşların kanser gelişim riskini artırdığı hala tartışmalı, ancak safra kesesi duvarında yoğun kireçlenmenin bu riski artırdığı kesin. Ayrıca safra taşları mikrobik olmayan/bulaşıcı olmayan sarılığa da neden olabilirken, safra taşlarının safra kanalının önünü tıkaması pankreas ödemlenmesine (pankreatit) yol açarak hayati risk oluşturabiliyor.
Safra kanallarına düşen ve buna bağlı ağrı, sarılık, pankreatit gelişen hastalarda, safra yollarının temizlenmesi için ağızdan girilerek mutlaka endoskopik işlem olan ERCP yapılması gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Hakan Ümit Ünal “Bu işlemden sonra hastanın safra kesesi ameliyatı olması ve safra kesesinin bir bölümünün veya sadece taşların değil, safra kesesinin tamamının alınması gerekir.
Çünkü taş ve buna bağlı şikayet oluşturmuş bir kesenin hasta olduğu düşünülür ve kaldığı sürece tekrar taş ve buna bağlı şikayetler oluşturma riski artar. Buna karşın safra kesesindeki taşa bağlı hiçbir şikayeti olmayıp örneğin check-up sırasında bu taşlar tesadüfen saptanan hastalarda ilk etapta ameliyat önerilmez, hastada taşa ait şikayet gelişip gelişmediği takip edilir.
Safra kesesindeki taş küçük veya çamur halinde ise taş eritici tedaviler denenebilir.
Ancak bu tedavilerin başarı oranları düşüktür. En az bir şikayeti olan hastalarda ise takiple yetinmek anlamlı olmaz ve mutlaka safra kesesi ameliyatı gerekir” diyor. Doç. Dr. Hakan Ümit Ünal, sürekli kıtalar arası uçan pilotlar, gemi kaptanları ve sık ve uzun süreli yolculuklar yapan kişilerin de şikayetleri olmasa bile safra kesesi ameliyatı olmalarının önerilebileceğini söylüyor.
Genellikle ameliyatın ertesi günü normal hayata dönülüyor
Günümüzde safra kesesi ameliyatları, ‘kapalı ameliyat’ olarak isimlendirilen laparoskopik yöntemle yapılıyor. Bu ameliyattan sonra hastalar ertesi gün genellikle günlük hayatlarına dönebiliyor. Çok az bir hasta gurubunda safra kesesinin karaciğere yapışması nedeni ile ameliyat sırasında alınan karar ile açık ameliyat yapılabiliyor.