Sosyalistlerin bir kısmı seçimi kesinkes boykot diyor. Bir kısmı “hepsine basın geçin” diyor. Diğer bir kısmı “dur bakalım” diyor. Ama bitmiyor, öbürleri listelerden aday olunabilir derken, berikiler “seçim sistemin bir aldatmacası” diyor…
24 Haziran seçimi ve bazı sosyalist solculara sitem
Muharrem İnce üzerinden, “düzenin ve büyük sermayenin adamıdır, oysa bizim işimiz düzeni değiştirmek, sermaye egemenliğine son vermek” diyorsun ya sevgili kardeşim, sen düzeni değiştirene ve sermayenin egemenliğine son verene kadar, işçi sınıfının bütün çocukları ya imam-hatipli edilecekler ya da işsiz bırakılacaklar.
Veya “lümpen proletarya” dönüşümünü tamamlamada birer figür olacaklar. Tabi bu arada sermaye 4.endüstri devrimi denilen sistem ile ortada proletarya diye bir zümre bırakır mavi, beyaz yakalı ne kadar emekçi varsa bir güruha veya etkisiz elemana dönüştürmüş olmazsa.
Fakat bu arada içimizden çoğu önümüzdeki süreçte, tıpkı geçmiş 16 yılda olduğu gibi muhtemeldir ki, çocuğunu daha iyi eğitim veren bir okula gönderecek veya göndermenin yollarını arayacaktır. Üstelik o okul, itiraz ettiğimiz sermaye sınıfının “özel okullarından” birisi olacaktır. Çünkü çocuğunun imam hatiplerde veya imam-hatiplere dönüştürülmüş devlet okullarında “yok edilişine” izin vermeyecek bir bilinç ve duyarlılık sahibisin.
Bu durumda yoksullar ne yapsınlar peki? Siz devrim için çalışırken, onlar çocuklarının hiç olmazsa görece daha bilimsel ve daha laik bir eğitim alma fırsatından mahrum mu kalsınlar? Bu anlamdaki bir fırsatı dikkate almasınlar mı? Bunun için sosyal demokrat da olsa, sistem içinde yer alan bir aktör de olsa en azından laik ve bilimsel normlara uyan birisine veya birilerine oy vermesinler veya seçimlere katılmamayı mı seçsinler?
Bakınız, sosyalistlerin bir kısmı kesinkes boykot diyor. Bir kısmı “hepsine basın geçin” diyor. Diğer bir kısmı “dur bakalım” diyor. Ama bitmiyor, öbürleri listelerden aday olunabilir derken, berikiler “seçim, sistemin bir aldatmacası” diyor.
Bu arada diğer bir gerçek de şu ki; Seçimleri mücadele etmenin bir seçeneği olarak gören tüm sosyalist sol, tek bir aday çıkarabilme olgunluğu, yeterliliği veya bütünlüğü sergileyemiyor. Biz emekçiler olarak biraz soluklanma ve güç toplama adına bize bu imkânı verme olasılığı olan birisine 24 Haziran Seçimi’nde “oy” vermeyelim mi? Vermezsek daha iyi mi olur?
Düzeni, sistemi, sermayeyi eleştirirken; eleştirdiği o düzenin, sistemin ve sermayenin bütün ilişkilerinde bir tüketici olarak rol alıp; ev, araba ve belki de yazlık gibi “sıradan” mülkiyetler edinmiş ve bir şekilde yaşamını var olan düzene uydurmuş olan bazı sosyalist solcuların önerdikleri ve istedikleri biraz abes olmuyor mu?
En azından birilerinin halkın nefes alması adına ürettiği seçeneği ve fırsatı elinizin tersiyle itin deyip küçük bir olasılık da olsa çocuklarımızı ensarcılardan, vakıfçılardan kurtaracak ve “kayıp nesil” olmalarını önleyecek bir fırsatın neresi kötü, gereksiz veya önemsiz olabilir?
16 yıldır dindarlık, milliyetçilik, etnikçililik, mezhepçilik, korku, tehdit ve sadaka ekonomisi ile teslim alınan ve dönüştürülen halk kitlelerinin ve onların her açıdan kayıp çocuklarının sayısının haddi hesabı yok. Buna karşı olmak adına ufak da olsa, reformist de olsa bir seçeneği değerlendirmek istemenin, sosyalist solun verdiği o değerli mücadeleye ne gibi bir zararı olabilir ki? Gücünün ve sınırlarının farkında olanların, bu güçlerini taktik anlamda en iyi ve en verimli kullanmaları neden yanlış olsun ki?
Devrimi devrimciler yapar
Devrimci düzene ve sisteme uymayan kişi demektir. Bir şekilde düzenle ve sistemle bir şekilde bütünleşmiş olmuş kişilerden devrimci çıkmaz.
Kendini devrimci olarak niteleyerek, olası iyi bir gelişmeyi engellemeye yönelik her türlü tutum ve davranış yoksul halka ve sömürülenlere hiçbir yarar sağlamaz.
Zaten o devrim olacaksa, o devrimi sermaye ile barışık olan sosyal demokratlar dahi engelleyemez. Ama devrim ufukta görünmüyorsa, bırakın yoksullar ve sömürülenler biraz nefes alacak fırsat ve imkâna kavuşsunlar. Yani daha “şartlar olgunlaşmamış, mücadele olması gerektiği kadar keskinleşmemiş” ve ufukta bir zafer görünmüyorsa izin verin, destek olun, bu arada siz sosyalistler de asıl işiniz olan iktidarları alaşağı etme gücünüzü büyütme imkânı bulursunuz.
Yönetenlerin herkesi çürüttüğü bir süreçte, köleleştirmenin ve istibdadın son hızla insanları yuttuğu bir akışa karşı hiç olmazsa çürümeyi yavaşlatma adına şansı en yüksek kimse ona destek olmaktan daha akıllıca ne olabilir ki? Bu adına “devrim” dediğiniz o yolun temizlenmesi anlamına da gelecektir çünkü.
Sınıf partisi olmakla, sınıfın partisi olmak arasındaki devasa fark, bizi daha iyi yaşayabilme fırsat ve imkânlarından alıkoymamalı.