Türkiye’nin sahip olduğu biyogaz potansiyeli

Türkiye’nin sahip olduğu biyogaz potansiyeli Ege Bölgesi’nin geçen yıl tükettiği elektrik miktarına eşit. 49 şehrin elektrik tüketimine eşit enerjiyi havaya savuruyoruz! Türkiye’nin sahip olduğu ancak kullanmadığı biyogaz potansiyeli nedir? Biyogazın diğer yenilenebilir ve çevreci enerji türlerinden farkı ne?

Türkiye sahip olduğu biyogaz potansiyeli

Türkiye’nin sahip olduğu biyogaz potansiyeli

Doğal kaynakların ihtiyaç duyulan enerjiyi karşılama konusunda yetersiz kalması ise sektörün yönünü yenilenebilir enerjiye çeviriyor. Hayvansal ve organik atıklardan elde edilen biyogaz, ekonomik ve çevreci özellikleri ile olduğu kadar kırsal kalkınmaya doğrudan etki eden bir çözüm olarak da dikkat çekiyor.

Biyogaza dönüştürülebilecek atık miktarı Avrupa’daki pek çok ülkeden fazla olan Türkiye’de potansiyeline nazaran çok az sayıda biyogaz tesisi bulunduğunu belirten Teksan Jeneratör Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Burak Başeğmezler; “Ülkemizin sahip olduğu biyogaz potansiyeli Ege Bölgesi’nin geçen yıl tükettiği elektrik miktarına eşit. Atatürk, Karakaya ve Keban barajlarının yıllık elektrik üretiminin iki katından fazla. Sadece Keban Barajı’nın yedi katı. Kullanılmayan bu potansiyel ile her yıl 5 milyar TL havaya uçuyor” dedi.


Dünya tükenen enerji kaynakları karşısında alternatif enerji çözümleri arıyor. Ucuz ve sürdürülebilir bir çözüm olan biyogazın kullanımı gelişmiş ülkelerde hızla yaygınlaşıyor. Hayvan dışkısı ve organik atıklardan elde edilen biyogaz, sağladığı elektriğin yanında yüksek verimli gübre olarak da ekonomiye katkı sunuyor. Özellikle Türkiye gibi enerjide dışa bağımlı ülkeler için alternatif oluşturan biogaz ülkemizde henüz keşfedilmeyi bekliyor.

Almanya’da 11 binden fazla biyogaz tesisi varken Türkiye’de tesis sayısı 50’yi zor buluyor

Rakamlar Türkiye’nin enerji ithalatının her geçen yıl arttığını gösterirken elektrik tüketimini karşılamak için yapılan yatırımlar hız kesmeden devam ediyor. Yenilenebilir enerji yatırımları içerisinde biyogaz ise yeterli ilgiyi görebilmiş değil. Potansiyelimizin benzer olduğu Almanya’da 11 bin adedin üzerinde biyogaz tesisi varken ülkemizdeki biyogaz tesis sayısının iki haneli rakamlarda olduğu görülüyor. Almanya’da 2016 yılında biogaz ile üretilen 37 milyar kilovat saatlik elektrik, aynı dönemde Türkiye’de tüketilen elektriğin yaklaşık yüzde 13’üne denk geliyor.

49 ilin yıllık elektrik tüketimine eşit enerji çöpe gidiyor…

Alternatif enerji kaynakları arasında dikkat çeken biyogaz, enerjiden kaynaklı yüksek oranda cari açık veren Türkiye için yeni bir fırsat anlamına da geliyor. Sahip olduğumuz biyo-gaz potansiyeli ile yıllık 35 milyar kilovat saat elektrik üretmek mümkün. Bu rakam Türkiye’nin en büyük ikinci sanayi bölgesi Ege’de geçen yıl tüketilen elektriğe eşit. Neredeyse Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Karadeniz’in toplam elektrik tüketimine yakın bir potansiyeli ne yazık ki değerlendiremiyoruz.

Biyogaz tesislerinin atıl durumdaki bir potansiyeli ülkemize hem elektrik hem de gübre olarak kazandırma imkanı doğurduğunu belirten Teksan Jeneratör Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Burak Başeğmezler şunları söyledi:

“Biyogaz tesisleri ile elektriği kullanmadığımız kaynaklardan üretebilme imkanımız var. Ülkemizin sahip olduğu yıllık biyogaz potansiyeli 35 teravat saat (35 TWh) yani 35 milyar kilovatsaat (35 milyar KWh) gibi çok yüksek bir seviyede. Türkiye’nin 2017 yılındaki 292 milyar kilovat saatlik elektrik tüketiminin yüzde 12’sine denk gelen bir enerjiyi kullanmıyor adeta çöpe atıyoruz. Kullanmadığımız biyogazın potansiyeli ile her yıl 5 milyar TL havaya uçuyor.

Türkiye’nin 49 ilinin 2017 yılındaki toplam elektrik tüketimine eşit

Fırat Nehri üzerinde yer alan Keban, Karakaya ve Atatürk hidroelektrik santrallerinin 2016’da ürettikleri toplam elektrik enerjisi 16 milyar 798 milyon kilovatsaat olmuş. Yıllık biyo-gaz potansiyelimiz bu üç barajın ürettiği elektriğin iki katından daha fazla. Sadece Keban Barajı’nın yedi katı elektrik enerjisinden bahsediyoruz. Bu rakam aynı zamanda Türkiye’nin 49 ilinin 2017 yılındaki toplam elektrik tüketimine eşit.

Enerjiden kaynaklı cari açık azaltılabilir

Şehirlerimizde biyogazdan üretilen elektrik kullansaydık enerjiden kaynaklı cari açığın azalmasını da sağlayabilirdik. Yapımına başlanan 4 bin 800 MW kapasiteli Akkuyu Nükleer Santralinin tam kapasite çalışması halinde yıllık elektrik üretiminin 42 milyar kilovat saat olacağını hesaplarsak neredeyse Akkuyu kadar elektriği biyogazla üretebileceğimiz ortaya çıkıyor. Örnekleri daha da çoğaltmak mümkün.

Üstelik biyo gaz tesislerinin istihdama sağlayacağı tahmin edilen katkı da hem imalatçılar hem de işletmeciler düşünüldüğünde çok yüksek. Öyle ki benzer potansiyele sahip olduğumuz Almanya’da sektörün istihdam ettiği kişi sayısı 40 bin. Ayrıca bu tesisler organik atıklar ve hayvan dışkısını enerjiye dönüştürerek çevreye zarar vermelerini de önlüyor”.

Türkiye’de çok güçlü biyogaz potansiyeli olmasına rağmen sağlıklı çalışan biyo gaz tesisi sayısının az olduğuna dikkat çeken Başeğmezler, “Potansiyelimizin benzer olduğu Almanya’da 11 bin adedin üzerinde biyogaz tesisi varken ülkemizde yaklaşık 50 biyogaz tesisi bulunuyor. Bu sayının artması ülke ekonomisine ciddi bir katkı sağlayacaktır.


Yurtdışından hazır getirilen fikir ve projeler yerine, ülkemize uygun altyapı ile tesis kurulması önem taşıyor. Bu konuda ihtisas sahibi kurumun belirlenmesi ve proje denetimi, takibi ve danışmanlığı konusunda yetki verilmesinin gerekli olduğunu düşünüyoruz. Tesislerde çalışacak kişilerin de çalışacakları alanda eğitim almaları şart. Bu noktada belirlenecek kurumlar tarafından eğitim ve sertifikalandırma sürecinin devreye alınması bir çözüm olarak ortaya çıkıyor” dedi.

Teksan’ın biyogaz konusundaki çözümlerinden de bahseden Burak Başeğmezler, “Teksan Jeneratör olarak sürdürülebilir çözümler noktasında önemli çalışmalar hayata geçiriyoruz. Firmamız biyogaz sistemleri konusunda diğer yerli tedarikçiler ile birlikte kümelenme oluşturarak kojenerasyon ve çevre ekipmanları konusunda komple çözümler sunuyor.

Şimdiye kadar atık su ve hayvansal atıklardan elde edilen biyogazla çalışan kojenerasyon sistemleri kurduk. Ürettiğimiz elektrik, tesisin elektrik ihtiyacını besliyor veya şebekeye satılıyor. Yakın tarihte yerli motorlar ile küçük ölçekli biyogaz tesislerine kojenerasyon sistemleri sağlamaya da başlayacağız” diye konuştu.

Biyogazder Başkanı Altan Denizsel: Çevreci enerji

Biyogaz tesisleri sadece elektrik üretecek tesisler olarak görülmemelidir. Bu tesisler çevreye zarar veren birçok atığın yok edildiği veya başka bir yararlı ürüne dönüştürüldüğü tesis olarak görülmelidir. Elektrik ve ısı bence yan ürünlerdir. Ülke nüfusu arttıkça ortaya çıkan çöpler, hayvansal ve organik atıklar artmaktadır. Bunları gömerek veya etrafa bilinçsiz şekilde atarak yaşam alanlarını ve ekolojik dengeyi bozuyoruz. Vatan toprakları elden gidiyor ve gelecek nesillere yaşam ve üretim alanı kalmayacak.

Biyogazın diğer yenilenebilir ve çevreci enerji türlerinden farkı ne?

Altaca Çevre Teknolojileri ve Enerji Üretim A.Ş. Genel Müdürü Çağrı Özkök: Biyogaz teknolojisinin diğer temiz enerji türlerine göre, iki ana farklılığı vardır. Biyogaz tesisleri, diğer yenilenebilir enerji türlerinden daha çevreci santrallerdir. Zira, diğer yenilenebilir enerji santralleri sadece çevreye zarar vermemektedir, ancak biyogaz tesisleri doğru tasarlandıkları ve doğru işletildikleri sürece çevreye zararlı malzemelerin bertarafını da sağlamaktadırlar. Kuruldukları bölgelerdeki hayvansal, tarımsal, endüstriyel ve insan kaynaklı atıkları hammadde olarak kullanarak, bu atıkları bertaraf ederlerken bir yandan da enerji üretirler.

Biyo gaz tesislerinin diğer farklı yönleri, kapasite faktörlerinin yüksek oluşudur. Rüzgar santralleri bulundukları yerdeki rüzgarın belli hız aralıklarındaysa çalışır, hidroelektrik santralleri o sezon yağış durumuna bağlı olarak akarsudaki su debisine bağlı bir verimlilik gösterirler. Güneş enerjisi santralleri de güneş olduğu saatlerde ve dönemlerde enerji üretirler. Biyo gaz santralleri ise, hammadde beslendiği sürece enerji üretirler.

Kuruldukları yere bağlı farklılık arz etse de kapasite faktörleri, rüzgar santrallerinde yüzde 30-35, hidroelektrik santrallerinde yüzde 40-45, güneş enerjisi santralleri yüzde 15-20 iken biyogaz tesislerinde yüzde 95’dir. Diğer bir deyişle, 2 megawatt kapasitesindeki bir biyogaz tesisinden bir yılda üretilecek elektrik enerjisi için 6 megawatt gücünde rüzgar santrali, 4-5 megawatt gücünde hidroelektrik santrali veya 12-13 megawatt gücünde güneş enerjisi santrali kurulması gerekmektedir.

Daha yüksek emisyon azaltımı sağlıyor

Enfaş Çevre Teknoloji ve Regülasyon Yöneticisi Serkan Anacak

Biyo gaz diğer temiz enerji türleri ile karşılaştırıldığında, daha faz iş gücü ve biyokimyasal proses tecrübesi gerektirmektedir. Hemen hemen tüm organik atıklar uygun teknoloji kullanıldığında çevreye zararsız hale getirilirken, ürün olarak biyo gaz ve organik gübre elde edilmektedir. Ayrıca küresel ısınmaya neden olan metan gazı karbondioksite çevrilmekte, böylelikle diğer temiz enerji türleri ile karşılaştırıldığında daha yüksek miktarda emisyon azaltımı sağlanmaktadır.


Biyo gaz tesisleri diğer yenilenebilir enerji kaynaklarından farklı olarak çevre kirliliğine yüksek duyarlılıkta tesisler olup, enerji üretirken aynı anda atık bertarafı da yapmaktadır. Biyogaz tesisleri yeterli miktar ve uygun nitelikte atık girdisi ile güneş, rüzgar ve hidroelektrik gibi diğer yenilenebilir kaynaklara oranla çok daha yüksek üretim saatlerine sahiptir.

Elektrik faturasının yüzde 40’ı haksız şekilde vatandaştan alınıyor!


Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 19 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. Amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. Ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.