İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan’ın 15 Temmuz darbe girişimi gecesini anlattığı kitabında çarpıcı bilgiler yer alıyor. Kitaptaki bilgilere göre; ihanet gecesinde Hava Harp Okulu’nda plastik patlayıcı C4 yüklü minibüs ele geçirildi. Delillere göre de PKK, 15 Temmuz’dan haberdardı. Öte yandan o gece yurt genelinde camilerden sela okunmasını da Mustafa Çalışkan istemiş…
Merkezi ABD Pensilvanya’da bulunan terör örgütü FETÖ/PDY’nin 15 Temmuz’un bilinmeyenlerini ortaya çıkaran açıklamalar İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan’dan geldi.
Sözcü’nün haberine göre kanlı günün yıldönümü öncesi, bilinmeyenleri “15 Temmuz Kıyam(et) Gecesi ve Milli Vuruş” adlı kitapta toplayan ve Boğaziçi Köprüsü’nde koruması şehit düşen Çalışkan, 15 Temmuz’un ilginç tesadüflerlerle geldiğini ifade etti. Darbe girişimi günü ve öncesi herhangi bir uyarı almadıklarını ifade eden İstanbul Emniyet Müdürü, sonradan değerlendirmesini yaptıkları 3 hadiseye dikkat çekiyor.
Buna göre, İldeki askeri yetkililer, 31 Mart 2016’da İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden, şifahi ve yazılı olarak, olası toplumsal olaylara müdahaleye yönelik bilgi ve belge istemiş. Bununla da yetinmeyen askeri makamlar, MOBESE kameralarına erişim talep etmiş. Ancak Başmüdür, bu ısrarlı talebi, “Polisi işlevsiz kabul eden bir anlayış” gerekçesiyle geri çevirmiş.
“CIA ajanları Büyükada’da toplandı”
15 Temmuz günü, Amerikalı yetkililerin İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne canlı bomba eylemleri düzenleyen 100 kişilik IŞİD’li listesi gönderdiğini ve aynı gün geniş çaplı operasyon hazırlığı yaptıklarını ifade eden Çalışkan, gelişmeyi, “Tesadüfün böylesi” başlığı altında dile getiriyor.
Bir diğer dikkat çeken unsur ise 15 Temmuz günü, ABD gizli servisi CIA’da görevli uzman ajanların Büyükada’da toplanması.
İşte, Çalışkan’ın kaleme aldığı o şüphe: “Şunu net olarak söyleyebilirim, CIA Ortadoğu Uzmanı Graham Füller, Türkiye’de yapılmış hemen her darbenin sağında ya da solunda mutlaka vardır. Darbelerin ucundan hep tutmuştur. Eşi CIA’da üst düzey temsilci olan Henri Barkey de muhtemelen bu işin organizasyonu için Ada’ya gelmişti.”
C4 yüklü minibüs ile cami veya cemevi gibi ibadet yerlerine sabotaj yapacaklardı
15 Temmuz’a ışık tutan kitapta yer alan sırlardan biri de, “Hava Harp Okulu’nda C4 yüklü Minibüs” başlığı altında anlatılmış. Operasyonu, “15 Temmuz’da eğer başarılı olsalardı, hiçbirimiz bugün burada olmayacaktık” diyerek dile getiren İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Eğer başarılı olsaydı Ülkenin dört bir yanında aklımıza dahi gelmeyecek hadiseler yaşanacaktı. Mesela bizim o gün, Hava Harp Okulu’nda yakaladığımız bir minibüs var. Minibüsün içi patlayıcı madde dolu. C4 adı verilen bu patlayıcı, orta ölçekte bir konferans salonunu havaya uçurabilecek etkiye sahiptir. Bu minibüs 24 adet C4 kalıbı, 222 adet savunma ve taarruz tipi el bombası ile mühimmat doluydu. Darbeciler, bu aracı hangi amaçla Harp Okulu’na getirmişlerdi? Bizim düşüncemiz, bu bombalarla bazı yerlere sabotaj yapacaklardı. Mesela bir cami, cemevi, bir kilise. Bir iç çatışma yaşanacaktı. Cemevi bombalandığında, “Sünniler yaptı” denilecekti, ya da tam tersi.”
“Darbeden PKK’nın haberi vardı”
İstanbul Polisi’nin açığa çıkardığı bir gerçek ise PKK-FETÖ işbirliğine dair. O satırlar da, aynı zamanda terör ve istihbarat uzmanı Çalışkan’ın 222 sayfalık anlatımda şu ifadeyle yer buluyor: “Darbeden kimin haberinin olup, oladığı konusunda basında bazı bilgiler paylaşıldı. Doğrusunu ben söyleyeyim… PKK, bu darbe teşebbüsünden haberdardı. Alınan ifadelerde bu gerçek ortaya çıkıyor. İlerleyen vakitlerde, toplum daha net görebilecek, bu konudaki delilleri. Bu ortak bir harekattı.”
“Sela ve ezan okunmasını istedik”
15 Temmuz aynı zamanda art arda okunan selalar ile toplumsal hafızada yer aldı. Sela okunmasını, “O gecenin en tılsımlı olaylarından birisi” olarak nitelendiren İstanbul İl Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan şu bilgileri paylaştı:
“Selaların okunması için Yardımcım Mehmet Çatal, dönemin İl Müftüsünü saat 23.15 civarında arayarak, ‘Hocam sela verin, ezan okutun, minareleri kullanın’ diyor. Müftümüz de, ‘Bu benim yetkimde değil. Bu talimatı ancak Diyanet İşleri Başkanı verir o vakit olur’ diyor. Bizimkiler, İstihbarat Daire Başkanlığı kanalı ile Diyanet Başkanı’na (Prof. Dr. Mehmet Görmez) ulaşıyorlar. O da sağ olsun hızlı bir şekilde talimat veriyor ve camilerden selalar okunmaya başlıyor.”