Bilişsel teknolojiler, değişen insan kaynakları stratejileri, dijital performans yönetimi ve daha fazlası…
Sonuç olarak, çalışanlar arasındaki yaratıcılık, etkileşim ve iletişim sınırları ortadan kaldıran dijital iş yerlerine dönüşüm.
Simternet kurucusu ve CEO’su Ataol Ay, son döneme damgasını vuran Digital Workplace yani Dijital İş Yeri trendleri açıkladı.
Uzay çağı diye adlandırılan 21. yüzyıl, teknoloji alanında sonsuz yeniliklerle kapılarını araladı. 2000’li yılların başında başlayan dünyadaki bu dijital dönüşüm yaşam alışkanlıklarından, sosyal davranışlara, tüketim alışkanlıklarından, iş yapış şekillerine ve hatta kurum içi iletişim alışkanlıklarına kadar yansıdı.
Şirketler de artık bu dijital dönüşüm ile birlikte kurum içerisinde daha interaktif yani hızlı bilgi alış verişi uygulamalarına yönelmeye başladı. Son dönemde dünyada trend haline gelen “Digital Workplace” yani “Dijital İş Yeri” kavramı bu dönüşümün bir çıktısı. Hızla artan dijital iş yerlerinde anlık bilgi alışverişi, sağlıklı bir mobil deneyim imkanı, kişiselleştirilmiş içerik, yapay zeka kullanımı, sosyal iyileştirmeler ve sesli konut sistemi trendleri belirliyor.
İlk Mobil Kullanıcı Deneyimi
Dijital iş yerleri, iş akışlarını ve işbirliğini en verimli şekilde desteklemelidir. Akıllı telefonlar ve tabletler dijital işyerinde çok büyük bir rol oynuyor ve kullanıcılar sürekli olarak mobil deneyimin nasıl geliştirileceğine bakıyor. Dijital iş yeri platformlarının çoğu bir mobil uygulama sunuyor, ancak uygulamalar genellikle tarayıcı deneyimini tekrarlıyor ve diğer mobil uygulamalar kadar sorunsuz ilerleyemeyebiliyor.
İlk mobil dijital iş yerleri, etkileşim bildirimlerini, doküman yönetimini, paylaşımı ve daha fazlasını kapsayan yerel deneyimleri birleştiriyor. Kullanıcıların mobil cihazlarına optimize edilerek kullanıcı deneyimlerini destekliyor. Yani kullanıcılar nerede olursa olsun bilgi alışverişine devam edebiliyor. Bu alandaki mobil uygulamalar dijital iş yerlerinin en çok kullanılan kısımlarına mobil uygulama ile tek tıkla erişim, daha iyi bildirimler, uygulamalar arasında kesintisiz geçiş, daha güçlü mesajlaşma ve daha fazla içerik imkanı sunuyor.
Kişiselleştirilmiş içerikler
Dijital iş yerleri, büyük miktarda bilgiyi depolayabilir ve hatta güçlü arama işlevleriyle ilgili alanda gereksiz bilgi akışı sağlayabilirler. Bu noktada kullanıcıların kendi alanlarının dışındaki bilgiler ile dikkatleri dağılabilir ve hatta zaman kaybı yaşayabilirler. Dijital iş yerlerindeki yeni trendler ile yani Kişiselleştirilmiş Durum Noktaları (PPP) ile her kullanıcının kişisel deneyimini daha bireysel hale getirmek ve daha akıllı bir bilgi akışı sağlamak mümkün.
Bu uygulama ile kuruluşlara, iş yapmak için neye ihtiyaç duyuluyorsa ona göre içerik sunuluyor. Kişiselleştirilmiş bir dijital iş yeri deneyimi, bilgi aramak için harcanan zamanı azaltarak üretkenliği artırmaya yardımcı oluyor. Kullanıcılar, başka kullanıcıların içeriğe nasıl eriştiklerini ve kullandıklarını daha iyi görebiliyorlar. Ek olarak kullanıcılar, kendilerinin bile bilmediği şekilde işlerine yararlı olan içeriklere bu şekilde sahip olabiliyorlar.
Yapay Zeka
Yapay zekanın, sosyal medyadan daha hızlı topluma sahip olacağı öngörülüyor. Rekabetçi kalmayı hedefleyen şirketler için bu çok önemli bir kavram haline gelecek. Dijital iş yerleri, veri ve bilginin muazzam depolarıdır. Yani yapay zeka, verilerin arkasındaki zekayı açığa çıkararak, dijital iş akışlarını kullanıcı deneyimlerine dahil ederek bir anlam çıkarmak için makine öğreniminden faydalanacaktır.
Yapay zekanın, şirketlerin bilgi toplama şekillerinde, çalışanların birbirleriyle ve müşterileriyle olan iletişimlerinde değişiklikler yapacağı öngörülüyor. Dijital iş yeri platformuna yapay zekanın yetenekleri dahil edilmeye başlandıkça, şirketler kurumsal bilgiler ve karar vermek için kritik verileri kullanabilecektir. Bu insan merkezli yaklaşım, işletmelerin çalışanlar ve müşterilerle iletişimini gözler önüne sermeye yardımcı olacak.
Sosyal İyileştirmeler
Slack, Yammer ve HipChat gibi kurumsal sosyal ağların giderek büyümesinin ve sosyal teknolojilerin işyerlerine girmesinin, katılımı ve üretkenliği arttıracağına kesin olarak bakılıyor. Sosyal teknolojiler ayrıca işyerinde anlamlı topluluklar oluşturmaya da yardımcı oluyorlar. Dijital iş yerlerinin, popüler sosyal teknolojileri çoğaltma ve geliştirme adına daha fazla özellik sunması bekleniyor. Videolar, gelişmiş haber feed’leri, sohbet kutuları, akıllı arama motorları ve daha fazlası görülmesi beklenen özellikler arasında yer alıyor.
Sesli komut sistemi ile dijital iş yeri
Sesli komut teknolojileri, Alexa, Echo ve Siri’nin popülerliğiyle büyüyor. Dijital iş yerleri için bir arayüz olarak sesli komut sistemi, kurumsal alana daha fazla geçiş yapacak. Bu gerçeklik hala birkaç yıl uzakta olsa da, bunun sıradan hale gelmesine izin verecek yapı blokları şu an kuruluyor.
Stanford Üniversitesi tarafından yürütülen araştırmada, ses komutunun yazmadan üç kat daha hızlı olduğu görüldü. Bu entegrasyonun iş verimliliğini muazzam ölçüde artıracağı öngörülüyor. Örneğin, ses komutunu yapay zeka ile birleştirmek, her dijital iş yeri kullanıcısı için özel bir akıllı asistan anlamına geliyor. Akıllı asistana gerekli içeriği sunarak, sıradan görevleri yerine getirmeyi ve önemli hatırlatıcıları seslendirmeyi sağlayabilir. Aksan ve konuşma engelli insanları ayırt edememe zorlukları çözüldüğünde ses komutu kullanan dijital iş yerlerinin hızla çoğalacağını söyleyebiliriz.