Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Amerika’nın elektronik ürünlerine biz boykot uygulayacağız. Onların iPhone’u varsa öbür tarafta Samsung var. Kendi ülkemizde Venüs Vestel var.” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Siyaset Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı’nda (SETA) yaptığı konuşmada şöyle konuştu:
ABD’nin elektronik ürünlerine boykot sinyali
Bugün ekonomik özgürlüğümüzü birbirimize kenetlenerek koruyacağız. Ekonomik tetikçilere vereceğimiz en büyük cevap daha fazla çalışacağız. Depoları kilitlemenin anlamı yok. Üretim, üretim, üretim. Amerika’nin elektronik ürünlerine biz boykot uygulayacağız. Onların iPhone’u varsa öbür tarafta Samsung var. Kendi ülkemizde Venüs Vestel var. Biz bunları uygulayacağız.
Dışarıya yaptırdığımız her işin en güzelini üreteceğiz. Kötü komşu bizi ev sahibi yaptı. Bu millet kazan kazan esasına göre hareket eden bir millettir. İnşallah bu sefer de kazanacağız. Bize müjdeler var. Rabbimizin yardımı yakındır hiç endişe etmeyin. Bekle gör anlayışıyla üretimi durdurur yatırımlar ertelersek, paramızı dövize yönlendirirsek düşmana teslim olmuş duruma düşeriz. Dövize gidersek asıl o zaman batarsın. Sen Türksün, Tür Lirası ile yoluna devam edeceksin.
Bizim asıl hedefimizi bu konjonktürel krizi aşmak değil 2023’e ulaşmaktır. Şimdi önümüzde 26 Ağustos var. 26 Ağustos’ta yeniden Malazgirt’ten yola çıkacağız. Biz bir numarayız, onlar arkamızdan geliyor. GSMH göre devamlı onlar arkadan geliyor. Biz her zaman garip gurebanın yanında olduk. Bütün bunların hürmetine bu millet batmayacak dimdik arada kalmaya devam edecek.
Bazılarının yurt dışı güzellemeleri yaptığını görüyorum. Kendi ülkemizde ortalama bir işle güzel bir şekilde yaşamayı yurt dışında sefalet içinde yaşamayı tercih edenler varsa kendi bilecekleri iştir. Biz bunlara mankurt* diyoruz. Önümüzdeki dönemde bu hedeflerimize daha sıkı sahip çıkacağız.
“Ekonomik ve siyasi tavır”
“AK Parti’yi anlamak için Türkiye’yi ve Türk milletini anlamak gerekir. Türkiye tartışmaların kodlar şifreler semboller değil açık yüreklilikle tartışılan bir ülke olmalıdır. Türkiye’ye yönelik açık bir saldırı var. Şimdi bodoslama bir şekilde üzerimize geliyorlar. Bunlar için yapılacak iki şey var biri ekonomik biri siyasi tavırdır. Yapacağımız ikinci ve önemli husus siyasi duruşumuzu sağlam tutmaktır. Ekonomi alanında çözmemiz gereken bazı sorunlarımız bulunduğu gerçeğini gözden ırak tutmuyoruz.
“Ortada bir gariplik var”
Ama Ülkemizi uluslararası alanda gerçek olmayan bir alana yerleştirilmeye çalışıldığını biliyoruz. Türkiye ismini kapatıp ülkemizin ekonomik verilerini kime gösterirseniz gösterin ortada bir gariplik olduğunu anlayacaktır. Kurun iki yılda 4 seviyesine çıkması bile anlamsızken bunu nasıl izah edecekler. Türkiye’nin bankaları mı battı, hayır. Ülkemiz dünyadaki en sağlam bankacılık sistemine sahip.
Türkiye üretemez ticaret yapamaz duruma mı düştü, hayır. Dünyada örnek gösteren turizmde örnek bir durumdayız. Bir savaşa mı girdik, hayır. Öyleyse bu soruna her zamanki klasik bakış açısıyla bakmak ona göre bir bakış açısı sergilemek zorundayız. ABD sadece ülkemizi değil dünyada pek çok yeri hedef almış durumdadır. Demek ki ülkemize yönelik daha derin ve daha büyük bir operasyon.
Gerek Avrupa’yla gerek Amerika’yla ticari ilişkilerimizde karşı tarafın bizden daha fazla kazandığını görüyoruz. Kendimize inancımız var. Ülkemizin gücünü ekonomide katettiğimiz gücü birileri hazmedemiyor. Bunlar sahada bize istediklerini yaptıramayınca ekonomiyi de bir silah olarak kullanmaktan geri kalmıyorlar. Ya biz sizinle stratejik ortak değil miyiz? Peki bu yaptığınız nedir? Ne yapmak istiyorsunuz, nereye varmak istiyorsunuz?
“Dolar’ın 4,8’den 7’lere fırlamasını nasıl izah edeceğiz?”
Ülkemizin ekonomik verilerini kime gösterirseniz gösterin bir gariplik olduğunu fark edecektir. Dolar ülkemizin parası karşısında 4,8 seviyesinden 7’lere fırladı. 15 Temmuz sabahı 2,8 seviyesinde olan kurun 4,8 seviyesine çıkması anlamsızken bu durumu nasıl izah edeceğiz?
“Bankalar battı mı?”
Anormallik var mı diye baktığımızda manzara şudur: Bankalar mı battı? Bugün ülkemiz dünyadaki en sağlam bankacılık sektörüne sahip. Kamu borç stoğunun milli gelire oranında Avrupa’nın en iyilerindeniz. Ekonomimiz tıkır tıkır çalışıyor. Dünyada örnek gösterilen turizmde patlamaya yaşayan ülke konumundayız. Savaşa mı girdik, işgale mi uğradık, siyasi veya sosyal kaos mu yaşıyoruz? Bu soruna her zamanki klasik bakış açısının dışında bakmak zorundayız.
İşin ekonomi tarafının küresel boyutunun olduğu açıkça ortadadır. ABD, Çin’den Rusya’ya kadar pek çok yeri ekonomik bakımdan hedef almış durumdadır. Bu durum tek başına ülkemizde yaşananları izaha yetmiyor. Ülkemize yönelik daha derin bir operasyon var. 16 yılda ülkemizi 3,5 kat büyütmekle büyük bir sıçrama yaptık. Bundan rahatsız olanlar gayet tabiidir. Kendimiz kazandığımız kadar, iş yaptığımız yerlere kazandırmaya dikkat ediyoruz. Dış ticaret rakamlarımıza baktığımızda ticari ilişkilerimizde karşı tarafın bizden fazla kazandığını görüyoruz. Bunu söylerken kendimizi dev aynasında görmek gibi yanlışa kapılmıyortuz. Kendimize güveniyoruz ama eksiklerimizi de iyi biliyoruz.
“Stratejik ortak değil miydik?”
AK Parti döneminde en önemli değişim, devletimizle milletimizi barıştırarak ekonomimizi çok ileri taşımamış olmamız. Rahatsızlık burada birileri hazımsılık burada. Birileri ekonomiyi silah olarak kullanmaktan çekinmiyor. Adımlarımızı bu denli dikkatli atmamızın sebebi budur. Biz sizinle stratejik ortak değil miyiz? Afganistan’da, Somali’de, Kosava’da birlikte olmadık mı? Bu yaptığınız nedir, nereye varmak istiyorsunuz? Bu milletin karakteri sağa sola savrulan bir karakter değildir. Yaşadığımız sürecin bir maliyeti var ama operasyonu gerçekleştirenlere de bir maliyeti olduğu şüphesiz.
“15 Temmuz’da nasıl kararlılıkla durduysak”
15 Temmuz bunun en somut ve en büyük örneğidir. Tankların, topların, uçakların, namluların karşısında dimdik durduk. Hiç kimsenin şüpheniz olmasın ki, doların, kurun, faizin karşısında aynı kararlılıkla duracağız. Milletime inanıyorum. Onlar yoğun bir şekilde TL’yi hemen alıp, doları bozdurduğunu görüyorum. Dolar hemen bozdurulup TL’nin onurunu korumamız en güzel cevap olacak. Dün siyasi özgürlüğümüzü birbirimize kenetlenip korumuştur. Bugün de birbirimize kenetlenip imkanlarımızı seferber ederek koruyacağız.