Sosyal medya kaliteli kalitesiz, düzeyli düzeysiz birçok kişi, olay ve olguya açık bir yer. Atılımcı medya toplumu oluşturma bağlamındaki işlevselliği, sosyal medyanın asıl önemsenecek yönlerinden biridir.
Birçok kişi için sosyal medya demek, muhalif şişkinliği indirme veya muhalif enerjiyi bireysel anlamda boşaltma ve dolayısıyla toplumsal ve nitelikli muhalefeti engelleyici bir mecra olarak değerlendirmektedir. Elbette haklı yönleri olan bir değerlendirme olabilir. Tümden reddedilesi bir değerlendirme değil.
Pek çok kişi ve gelen olarak sosyal medya kullanıcıları için ise özellikle Facebook başta olmak üzere, sosyal medya iletişim, zevzeklik, kendini tatmin, sövgü, yergi, yerinme, gerinme ve hatta özelini paylaşma yeri mecrası ve alanıdır. Bu da yabana atılır bir gözlem ve değerlendirme değildir.
Bazı değerlendirmeler de, sosyal medyanın kapitalist bir üretim ve tüketim ilişkileri ağı olduğu ve dolayısıyla düzen karşıtı toplumsal muhalefeti yönetme, uyutma, pasifize etme ve çok daha kötüsü kendi isteğimizle bir şekilde kapitalizmin değirmenine su taşıyan insanlar olmaya yol açan bilişim tüketimi olduğunu belirtmektedirler. Gerçekten bu da doğru bir değerlendirmedir.
Bu arada sosyal medya ile ilgili bu ve daha birçok olumsuz değerlendirmeleri reddetmeden ve hatta çoğuna katılarak ama söz konusu bu mecranın gerekli ve kullanımının yararlı olduğu düşüncesini de bu değerlendirmelere eklemek gerektiği açıktır. Bilindiği üzere sosyal medya türünün de farkı çeşitleri var ve bunlar her kesime veya kitleye hitap etme açısından farklı içerik ve nitelikler barındırıyor.
Bu bağlamda teknoloji kullanım becerileri ve iletişim teknolojilerine yakınlık ve beceri meselesinden bağımsız olarak söylemek gerekirse, hiç olmazsa sadece “okur-yazar” bir nitelik taşıyor ve dahası memleket meseleleri konusunda duyarlı iseniz; farklı görüş açıları ile buluşmak istiyorsanız sosyal medya eşsiz bir imkân olsa gerektir. Üstelik bu öyle bir şey ki; takip etmek istemediğiniz, haber ve her türlü kişisel ifade sayfalarını takip etmez, eklemez veya ilgilenmezsiniz olur biter.
Çok daha önemlisi bu ülkede sosyal medya mecrası ve ifade alanı kalmamış olsa, insanların çoğu “muhalif olma” ve “karşı duruş” yetilerini ve becerilerini tamamen yitirecekler.
Bilindiği üzere zaten birçok insan yorgun, teslimiyetçi, vazgeçmiş, umutsuz ve ne yazık ki lumpenleşmiş bir muhaliflik karakteri sergilerken, hiç olmazsa ölmeye yakın bir karakter taşıyan “reddetme” ve “kabul etmeme” duygu ve düşüncelerini diri tutmaya çalışmanın bir aracı olarak “sosyal medya kullanımı” önemsiz bir şey olmasa gerektir. Ayrıca “atılımcı medya toplumu” oluşturma bağlamındaki işlevselliği ise sosyal medyanın asıl önemsenecek yönlerinden birisi olsa gerektir.
Uzun yazıların okunmuyor oluşu, sosyal medyada uzun yazıları okuyacak zamanın olmaması ve sosyal medyanın böylesi bir araç olmadığı yönündeki eleştiri ve değerlendirmeleri geçiniz. Medya demek sadece iletişim kurmak değil, kendini ve ait olduğun dünyanı da ortaya koymak ve savunmak demektir.
Sosyal medya kaliteli kalitesiz, düzeyli düzeysiz birçok kişi, olay ve olguya açık bir yer. Her şeyden önce bu mecrada yer alıyor olmanın bir başka yönü de işte bu anlamda bir yer tutmak, çürümeme, kirlenmeme ve meydanı boş bırakmayarak, çürümeye ve kirlenmeye karşı işlevsel bir konum üstlenmek adına sosyal medyayı küçümsememek ve hele önemsizleştirmemek gerekir.
Popüler olmak isteyenler bir yana, tıklanmak, retweet edilmek, beğenilmekten daha öte, tüm şahsiyetin ve duruşunla bir yerlerde olmak demek direnmek ve var olmak demektir. Ve bunlar hiç de değersiz şeyler değildir. Yeter ki beslendiğin tek yer ve mücadelenin tek yeri asıl amacı buralarda var olmaktan ibaret olmasın.
Hem unutmayınız, iktidarlar en çok neye önem veriyor, kullanıyor ve aynı zamanda en çok neye karşı bir pozisyon alıyorsa orada bir “hikmet” vardır.