Yaz ayları, havanın aşırı sıcak ve nemli olmasının yanı sıra güneş ışığının yakıcı etkisi nedeniyle hamilelik sürecini güçleştiriyor.
Sıcak hava terlemeyi artırarak su ve tuz kaybına yol açarken, nem de bu etkiyi artırıyor. Sıcak ve nemin bir arada bulunması nefes alıp vermeyi zorlaştırıyor. Ayrıca hamilelikte ortaya çıkan akciğer hacminin azalması da nefes almayı zorlaştıran bir başka etken. Bu dönemde kilo alımı ve gittikçe büyüyen bebek, diyaframın alttan yukarı doğru bir basınç yaratmasına yol açıyor ve bu nedenle akciğer hacmi de azalıyor.
Tüm bunların etkisiyle yaz mevsiminde hamilelik sıkıntılı bir süreç gibi görünse de, sanılanın aksine avantajları daha fazla. Kışın hava koşulları yüzünden eve kapanarak geçirilen hamilelik sürecine kıyasla yazın açık havada geçirilen saatler, bol sulu gıdalar ve hamilelikte en faydalı spor olan yürüme ve yüzme alternatifleri bebeğinizi konforlu bir şekilde beklemenizi sağlayabiliyor.
Acıbadem Kadıköy Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Funda Öztürk yaz aylarında sağlıklı bir hamilelik geçirmeniz için dikkat etmeniz gereken noktaları anlattı, önemli önerilerde bulundu.
Tatil öncesinde mutlaka doktora gidin
Hamilelik döneminde tatilden mahrum kalmak zorunda değilsiniz, doğru planlamalar yaparak rahat bir tatil geçirebilirsiniz. Ancak tatil öncesinde hekiminize mutlaka muayene olun ve bir sakınca olup olmadığını öğrenin. Tatilinizi mümkün olduğunca 32. hafta öncesinde planlayın, gideceğiniz yerdeki sağlık imkanlarını da araştırın. Sağlık kuruluşlarına rahatlıkla ulaşamayacağınız yerleri tercih etmeyin. Gıdalar ve hijyeni önemseyin, yanınıza ilaçlarınızı almayı da unutmayın.
Su tüketimini artırın
Hamilelik döneminde yeteri kadar sıvı alınamaması durumunda “dehidratasyon” denilen önemli bir sorun gelişiyor. Anne adayının kan basıncı düşüyor, kandaki şeker ve tuz düzeyleri bozuluyor, nabız hızlanıyor ve ilerleyen dönemde bilinç bozulmaya başlıyor. Sıvının yerine konulmaması durumunda da şok tablosuna kadar giden değişimler söz konusu oluyor. Tabi ki bebek de bu durumdan etkileniyor; bebeği saran amniyon sıvısı azalıyor, bebeğin gelişimi yavaşlıyor, hatta durabiliyor. Bu nedenle yaşamsal önem taşıyan su tüketimini hamilelik döneminde 2.5-3 litreye çıkarmayı asla ihmal etmeyin.
Bu saatlerde güneşe çıkmayın
Hamilelikte kandaki düzeyi yükselen östrojen hormonları, cildi güneş ışıklarına karşı daha da hassaslaştırıyor ve bunun sonucunda ciltte lekelenmeler ortaya çıkıyor. Çok daha önemlisi hem annenin hem bebeğin hayatını tehdit edebilen güneş çarpması gelişebiliyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Funda Öztürk bu nedenle güneş ışınlarının yeryüzüne dik geldiği 11.00 – 17.00 saatleri arasında mümkün olduğunca dışarıya çıkmamanız gerektiği uyarısında bulunarak şu önerilerde bulunuyor.
“Mutlaka çıkmanız gerekiyorsa cildinize 30 dakika öncesinden yüksek koruma faktörlü güneş koruyucu kremler kullanmalı, güneş altında da uzun süre kalmamalısınız. Geniş kenarlı şapka ve açık renkli, pamuklu keten kumaştan rahat giysiler gibi koruyucu kıyafetleri de ihmal etmeyin. Taze sıkılmış meyve suyu, limonata ve soda gibi bol mineral ile elektrolit içeren içecekler tüketmenizde de fayda var.”
Günde 1 şişe soda için
Yaz hamileleri beslenme konusunda yine şanslılar. Çünkü doğal ve sağlıklı sebze ile meyveye ulaşmak daha kolay oluyor. Ancak ev dışında geçirdiğimiz zaman fazla olduğu için dışarda daha fazla yemek yiyoruz. Haliyle ishal ve besin zehirlenmeleri gibi tablolar da çok görülüyor. Bu tür sorunlarla karşılaşmamak için dışarıda yediğiniz gıdaların temiz, etlerin de iyi pişmiş olmasına dikkat edin. Balık mevsimi olmadığı için deniz ürünlerinin taze olduğundan emin olun. Su ihtiyacının artmasıyla birlikte mineral ve tuz ihtiyacı da buna paralel olarak artıyor. Bu nedenle hamilelikte tuz alımını kısıtlasanız da, tümüyle kesmeyin. Daha fazla tüketmemek kaydıyla günde 1 şişe soda içmenizde de fayda var.
Bol bol yüzün, yürüyün
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Funda Öztürk yaz mevsiminde bol bol yüzmeyi alışkanlık haline getirmenizi öneriyor. Suyun kaldırma gücü, suda rahat hareket etmenizi sağlayarak bacak ve sırt kaslarınızın güçlenmesine yardımcı oluyor. Ancak yüzerken dikkat etmeniz gereken kurallar var; aşırı efor harcamamak, temiz bir ortamda yüzmek, öğlen saatlerinde değil güneşin daha az etkili olduğu saatleri seçmek ve güneş koruyucu kremler kullanmak gibi.
Eğer düzenli yüzme imkanınız yoksa “yürüyüş” de iyi bir tercih olacaktır. Güneşin etkisinin azaldığı akşam saatlerinde 45 dakika – 1 saat boyunca, sizi çok yormayan bir tempoda yürüyüş yapmak sırt ve bacak kaslarını güçlendiriyor, sırt ağrılarını azaltıyor ve bacak damarlarında dolaşıma yardımcı olarak ödem gelişimini azaltmaya yardımcı oluyor.
Uçak yolculuğunu tercih edin
Hamilelik döneminde kısa seyahatler tercih sebebiniz olmalı. Çünkü uzun seyahatlerde çeşitli sağlık sorunları ortaya çıkabiliyor. Uzun seyahatlerde gelişebilecek en önemli problem ise dolaşım bozukluğu ve damar içi pıhtılaşma. Bu nedenle uçak yolculuğunu tercih etmenizde fayda var. Ayrıca uzun seyahatlerde varis çorabı kullanmalı ve imkan varsa sık molalar vermeli, her 2 saatte bir kalkıp dolaşmalısınız.
Klimadan yararlanın, ancak…
Hamilelik döneminde klima kullanırken bazı tedbirleri almak çok önemli. Klimaların periyodik bakımları düzenli yapılmalı, bakteri filtreleri kullanılmalı, ortam sıcaklığı aşırı düşük olmamalı ve klimanın kullanıldığı ortamlara belirli aralıklarla temiz hava girmesi sağlanmalı. Solunum yolu enfeksiyonu olan veya astım hastaları anne adayları ise klima kullanımından kaçınmalılar.
Ayaklara ekstra özen gösterin
Hamileliğin 5. ayından itibaren bebeğin anne karnında büyümesi ve kasık bölgesindeki damarlara bası etkisiyle bacak damarlarında dolaşım azalıyor. Bunlar yaz aylarında artan ısının etkisiyle birleşince çoğunlukla ayak, bilek ve bacaklarda ödem gelişebiliyor. Bunu önlemek için rahat ayakkabılar tercih etmeli, bol su içmeli, yürüyüş yapmalı, uzun süre oturmanız gerekiyorsa ayaklarınızı uzatmalı, uyurken ayaklarınızı bir yastıkla yükseltmelisiniz. Ayrıca ayak ve bacaklara masaj uygulaması da fayda sağlıyor.