Düşük tansiyon belirtileri neler? Tansiyon düştüğünde ne yapılmalı?

Düşük tansiyon belirtileri neler? Tansiyon düştüğünde ne yapılmalı? “Benim tansiyonum hep düşük” diyorsanız, tansiyon hastası olma riskiniz de düşük demektir. Ama bir grup düşük tansiyonlu bu kadar şanslı değil! Uzmanlardan düşük tansiyon ile yaşamanın sırları!

Düşük tansiyon belirtileri neler? Tansiyon düştüğünde ne yapılmalı?
Düşük tansiyon belirtileri neler? Tansiyon düştüğünde ne yapılmalı?

Düşük tansiyon belirtileri neler? Tansiyon düştüğünde ne yapılmalı?

Bazı insanlar tansiyon hastası olmasalar bile yorgunluktan bulantıya, çarpıntıdan bayılmaya kadar varan günlük hayatlarını ve hayat kalitelerini etkileyebilen sorunlar yaşayabiliyorlar.


Acil önlemler: Tansiyon düştüğünde ne yapılmalı?

Tansiyon düşmesine ait yakınmalar başladı ise aşağıdakileri uygulayın. Unutmayın; ne kadar erken müdahale ederseniz o kadar iyi sonuç alırsınız.

  • Ayakta iseniz oturun ya da daha iyisi çömelin.
  • Oturabilecek durumda değilseniz bacaklarınızı çapraz yaparak bacak, kalça ve karın kaslarınızı sıkın, ellerinizin parmaklarını kıvırıp kanca durumuna getirin, birbirine geçirerek kenetleyin ve ayırmaya çalışır gibi iki yana çekin. Şikayetler geçinceye dek birkaç kez bu manevraları tekrarlayın.
  • Sert bir kahve ya da çay için.
  • Bol soğuk su için.
  • Şikayetler şiddetli ise, yukarıdaki önerilere rağmen sürüyorsa uzanın, bacaklarınızı altına destek koyarak yükseltin.

Düşük tansiyon belirtileri neler?

  • Eğer ani olarak ayağa kalktığınızda şiddetli bir baş dönmesi hissediyorsanız,
  • Yüksek bir tempo sarf etmemenize rağmen genel anlamda yorgunluk ve halsizlik hissediyorsanız sizde de düşük tansiyon söz konusu olabilir.
  • Belli bir şeye odaklanamama yani konsantrasyon eksikliği varsa bu durum da düşük tansiyona işaret eder.
  • Genelde tansiyonun 11’den düşük olması tansiyonunuzun düşük olduğunu gösterir.
  • Tabi ki bu durumlarda son kararı verecek olan kişi doktorunuz olacaktır.

Düşük tansiyon için genel önlemler:

Bol su için:

Günde 8-10 su bardağı su içmeye çalışın. Su tüketimini gün içine yayın. Özellikle sıcak havalarda buna daha çok dikkat edin. Su tüketmek kan hacmini arttırarak, tansiyonun düşmesine engel olacaktır.

Tuz tüketimini arttırın: 

Çok iyi bilinir ki, yüksek tansiyon hastalarında tuz kısıtlaması önerilir; çünkü tuz vücutta su tutulmasına neden olarak kan basıncını yükseltir. Bunun tersi de doğrudur: Düşük tansiyonlu kişiler de tuz alımını arttırarak, tansiyonlarının biraz daha yüksek seyretmesini sağlayabilirler. Normalde önerilen günlük tuz tüketimi 1 çay kaşığı kadardır. Tansiyonu düşük olanlarda ise ihtiyaca göre, tuz tüketimi günde 2,5-3 çay kaşığına yükseltilmelidir.

Uzun süre ayakta durmaktan kaçının:

Uzun süre ayakta ve özellikle de hareketsiz, kalmak kanın bacaklarda göllenmesine, kalbe az kan dönmesine, kalbin pompaladığı kan miktarının azalmasına ve dolaysı ile de kan basıncının düşmesine neden olur.

Kademeli doğrulun: 

Yataktan kalkarken veya uzun süre oturduktan sonra ayağa kalkarken acele etmeyin. Önce oturarak, bacakları hareket ettirerek vücudun tansiyonu düzenlemesine zaman verin.

Alkolü az kullanın: 

Alkol damarları gevşettiği için tansiyonu düşürecektir. Ayrıca bazı alkoller idrar çıkışını da arttırdığı için vücudu susuz bırakır. Bu nedenle alkol tüketiyorsanız sınırlı olmaya ve yanında bol su almaya özen gösterin.

Sıcaktan kaçının: 

Sıcak hava, sauna-hamam gibi sıcak ortamlar, sıcak duş, çok sıcak tutacak şekilde giyinmek… Bunlar damarlarınızı gevşeterek ve aynı zamanda terle vücuttan sıvı kaybına neden olarak tansiyonunuzu düşürür.

Göğsünüzü, boynunuzu, belinizi sıkacak biçimde giyinmeyin:

Korse gibi göğsünüzü sıkan kıyafetler göğüs içindeki basıncı arttırarak; beli sıkan kıyafetler bacaklardan kanın rahat dönmesine engel olarak kalbe dönen kan miktarını azaltabilir. Boynu sıkan kravat, sıkı yakalı kıyafetler de kısmen beyne kanın rahat gitmesini engelleyerek ve bazen de şah damarına baskı yapıp doğrudan tansiyonu düşürerek olumsuz etkilerler.

Basınçlı çoraplar giyin: 

İhtiyaca göre farklı basınçlarda ve uzunluklarda satılan bu çoraplar bacakları sıkı sararak kanın bacaklarda göllenmesine engel olur, dolayısı ile de kanın kalbe dönmesini kolaylaştırır. Özellikle uzun süre ayakta kalacağınızı bildiğiniz durumlarda ya da varis sorununuz varsa bunlarda çok fayda görebilirsiniz.

Ikınma benzeri hareketlerden kaçının: 

Öksürük krizi, yüksek ağırlık kaldırma, zorlu üfleme (balon şişirme, üflemeli müzik aletleri vs.), ıkınma gibi hareketler de göğüs içindeki basıncı arttırarak, kalbe kanın dönüşünü azaltır ve kan basıncını düşürebilir.

Yatağınızın baş kısmını yükseltin:

Yatağınızın baş kısmını 10-15 cm kadar yükseltmek, beyne ve böbreklere kan akımını etkileyen bazı kompleks mekanizmalar ile düşük kan basıncı ve buna bağlı yakınmalarda iyileşmeye neden olur. Burada önemli olan yalnız başı değil, gövdenin üst kısmını yükseltmektir.

Ağır egzersiz yapmayın, ama mutlaka egzersiz yapın: 

Özellikle ağırlık kaldırmak ve uzun süreli ağır egzersizler yapmaktan kaçının; bunlar tansiyonunuzu düşürebilir. Bununla birlikte hareketsiz kalmak da kondisyon kaybına ve tansiyon düşmesine yol açar. Gün içinde mümkün olduğu kadar aktif ve ayakta olmak, vücudun tansiyon dengeleyici mekanizmalarının iyileşmesine yardımcı olur. Ayrıca kas kitlesini arttırmak da kasların damarlara masaj etkisini arttırarak kan dolaşımını, kanın kalbe dönüşünü iyileştirir. Kas kitlesini arttırmak için yüksek ağırlıklar kullanmak yerine, düşük ağırlıklarla çok tekrarlı çalışmak daha uygun olacaktır.

Sık sık ve azar azar yemek yiyin: 

Çok miktarda yemek yemek vücudun kan akışını sindirim sistemine yönlendirerek tansiyonu düşürür ve beyne giden kan akışını azaltır.

Kullandığınız ilaçları ve takviyeleri gözden geçirin: 

Kullanmakta olduğunuz pek çok ilaç ve bitkisel takviyeler, hatta marketten aldığınız bitki çaylarının bile tansiyonu düşürücü etkisi olabilir.

Evde uzun süreli ayakta durma egzersizleri yapın: Eğer özellikle uzun süre ayakta kalmaya tolere edemiyorsanız ya da ani ayağa kalkmalarda göz karaması yaşıyorsanız ve yukarıdaki önlemlere rağmen şikayetler sürüyorsa evde alıştırma egzersizleri çok faydalı olabilir. Her gün günde iki kez olmak üzere bir duvara yaslanarak ayakta durun; ilk başta tolere edebildiğiniz süre ile (5-10 dakika) başlayıp, yavaş yavaş arttırarak günde iki kez 30 dakikaya kadar arttırın. Ayakta durduğunuzda bayılmaya kadar varan şiddetli şikayetleriniz varsa bu alıştırmayı lütfen evde yalnızken yapmayın. Düştüğünüzde zarar görmeyeceğiniz bir ortamda çalışın.


Doktora başvurun: 

Şikayetleriniz günlük yaşamınızı etkileyecek kadar şiddetli ve sıksa, kendi başınıza baş edemediyseniz mutlaka bir doktora başvurun. Doktorunuz belki kansızlık, vitamin-mineral eksikliği, hormonal bozukluklar gibi bazı sorunları tespit edip tedavi ederek yardımcı olabilir. Veya kan basıncını yükselten ilaçlar ya da takviyeler kullanmanızı uygun bulabilir.

Peki, düşük tansiyon ile yaşamanın sırları neler? 

Acıbadem International Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Yeşim Yılmaz Can bu kişilere yönelik genel ve acil durumlardaki yapabilecekleri konusunda önerilerde bulunuyor.

Yüksek tansiyon günümüzde sık rastlanan bir sorun. O nedenle sağlıkla ilgili sohbetlerin başında tansiyon gelir. Ama bazılarımız var ki, “düşük tansiyonlu” olarak tanımlarlar kendilerini ve yüksek tansiyonlu olanlara göre şanslı olduklarını düşünürler.

Gerçekten de yüksek tansiyon hastası olma riskleri düşük. Hatta ilerleyen yaşla beraber kan basıncı doğal olarak artacağı için, bu kişilerin yakınmaları azalıyor. Ama bu durum, tansiyona bağlı sorun yaşamayacakları anlamına da gelmiyor.

Zira bazı düşük tansiyonlu kişilerde sürekli yorgunluk, sıcağa tahammülsüzlük, aniden ayağa kalktığında göz kararması, bulantı, çarpıntı ve bazen bayılmaya kadar varan, günlük hayatlarını ve hayat kalitelerini etkileyebilen yakınmalar ortaya çıkıyor.

Benzer yazılar:

Bayılma, vücudun savunma mekanizmasıdır

Peki, bu yakınmalar neden ortaya çıkıyor? Acıbadem International Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Yeşim Yılmaz Can düşük tansiyonun oluşum süreci ve sonuçları hakkında şu bilgileri veriyor:

“Tansiyon en basit anlatımı ile atardamarlar içinde kanın yaptığı basınçtır. Atardamarları, bir apartmanın su tesisatı gibi düşünebilirsiniz. Bir merkezi hidrofor sisteminden (kalp) ana boru hattına (aort) pompalanan su (kan), ana hattan ayrılan su boruları (atardamarlar) ile tüm dairelere (organlara) taşınır.”

“Su basıncı düştüğü zaman, önce üst kattaki daireler olmak üzere her daire bundan etkilenir. Kan basıncı düştüğü zaman da, benzer şekilde, ilk etkilenecek organ beyindir. Beyne giden kanın azalması ile beraber sersemleme hissi, dengesizlik, halsizlik, göz kararması; bu durum uzun sürdüğünde bulantı-kusma ve hatta bayılmaya kadar giden şikayetler oluşur.”

“İlk şikayetler size vücudunuzdan gelen ‘tansiyonum düştü, beynime yeterli kan gitmiyor, önlem al!’ sinyalleridir; buna duyarsız kalırsanız vücut kendi önlemini alır ve bayılırsınız. Bayıldığınızda beyin artık en üst kattaki daire değildir, yer çekiminin etkisi azalır ve beyne kan akımı artar. Yani bayılma aslında beyni koruyucu bir mekanizmadır.”

Tansiyon ne zaman düşüyor?

Kan basıncının sabit bir değer olmadığını söyleyen Dr. Yeşim Yılmaz Can, hareket etme ya da heyecanlanma gibi durumlarda arttığını belirtiyor. Uzun süre ayakta, sıcakta veya aç kalındığında ve ateşin yükseldiği gibi durumlarda ise düşüyor.

Tansiyonu normal olan kişiler, kan basıncının bu düşüşlerini kolay tolere ederken düşük tansiyonlularda sıkıntı oluşturabiliyor.

Örneğin normalde tansiyonu 130/80 mmHg olan bir kişi uzun süre ayakta kaldığında tansiyonu 110/70 mmHg’ya düşebiliyor ve bu değer herhangi bir yakınmaya neden olmuyor; bir süre sonra da vücudun düzenleyici mekanizmaları işleyerek tansiyonu normal değerine getiriyor.

Oysa tansiyonu normalde 90/60 mmHg olan bir kişide 70/50 mmHg’ya düşmesi yakınmalara neden olabiliyor. Bu nedenle düşük tansiyonlu kişiler, tansiyonu düşüren durumlara daha zor tolere ederler. Ne yazık ki bu durum yüzde yüz çözülebilir bir sorun olmasa da, alınacak bir takım önlemler ile hayat kalitesini oldukça yükseltmek mümkün hale geliyor.

Kimler düşük tansiyonlu?

Büyük (sistolik) tansiyon için 90-140 mmHg arası, küçük tansiyon için 60-90 mmHg arası normal kabul edilir. Dolayısı ile de büyük tansiyonun 90 mmHg ya da altında olması ve /veya küçük tansiyonun 60 mmHg ya da altında olması hipotansiyon (düşük) kabul edilmektedir.


Benzer yazılar:

Aşırı stres, yüksek tansiyon sorununa neden olabilir!


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.