İngiltere’de yapılan bir araştırma, kadınların yılda ortalama 3 kez diyete başladığını söylüyor. Diyetlerin ömrü kısa: Ortalama 19 gün sürüyor.
Kilo verme yolculuğunda diyete sadık kalmanın en önemli 5 yolu…
Üstelik diyet yapanların 3’te 2’si ilk 5 gün içinde çikolata, patates cipsi, şarap, pizza ya da kek gibi diyet için tehlike arz eden besinlere yöneliyor. Peki diyet programına sadık kalmak neden bu kadar zor? Herbalife Nutrition’ın Beslenme ve Eğitimden Sorumlu Kıdemli Direktörü Susan Bowerman anlatıyor…
Birçok insan düzenli bir diyet planına bağlı kalmakta zorlanıyor. Susan Bowerman, diyete sadık kalmanın 5 yolunu yazdı:
Diyetiniz yaşam tarzınıza uygun olsun
Daima en yeni diyetleri denemek yerine, yaşam tarzınızda uzun vadeli değişiklikler yapmaya odaklanın. Örneğin yemek yapacak vaktiniz yoksa menüsü size en uygun restoranları keşfedin ya da hızlı, kolay tarifler araştırın.
Beklentileriniz gerçekçi olsun
Diyet yapmak çok fazla fedakârlık yapmanızı gerektiriyorsa bu durum beklentinizi de yükseltebilir. Fakat kısa sürede mümkün olandan daha fazla kilo vermeyi hedeflemek, başarısızlık hissini beraberinde getirir. Neticede en ufak bir kaçamak, sizi diyeti tamamen bırakmaya götürebilir.
İdeal olanın haftada yaklaşık 1 kilo kaybetmek olduğunu kabul ederek yeni beslenme biçiminiz için kendinize biraz zaman tanıyın.
Bulunduğunuz ortam, yeme alışkanlıklarınız üzerinde oldukça etkili. Buzdolabınızda, ofis çekmecenizde, evdeki sehpanın üzerine bulunan yiyecekleri kontrol etmek sizin elinizde. Buralarda bol kalorili, cazip seçenekler yerine taze meyveler ya da proteinli atıştırmalık barlar bulundurmaya özen gösterin.
Hatta bazı taze sebzeleri hazırlayarak dolabın görünür bir yerine yerleştirin. En sevdiğiniz fast-food restoranın önünden geçmeniz gerekiyorsa muhakkak rotanızı değiştirin.
Düzenli yiyin, düzenli atıştırın
İnsanlar genellikle kilo vermenin yolunun çok az yemek olduğuna inanır. Günün sonunda kendilerini aç, yorgun ve mutsuz halde bulurlar. Bir sonraki günün senaryosu ise bellidir: Durmak bilmeyen bir kafein ve şeker isteği…
Çözüm çok basit; aşırı aç kalmanızı engelleyecek, düzenli bir beslenme planı. Düşük yağlı proteinler içeren atıştırmalıklarla her birkaç saatte bir, bir sonraki öğüne kadar sizi tok tutacak kaçamaklar yapabilirsiniz.
Duygusal açlıktan mustarip olabilirsiniz
Duygusal yiyiciler, depresyonda, öfkeli veya stresli olduklarında yemeğe yönlenirler. Neticede bir duygusal yiyici kendini yemekle gelen rahatlama halinden mahrum hissederse neler olur, bir düşünün…
Siz de fiziksel olarak açlık hissetmediğinizde bile kendinizi yemek yerken buluyorsanız dikkat, bir duygusal yiyici olabilirsiniz. Duygusal yemenin çözümü, yemek yemeye yöneldiğinizde bir an durup ne hissettiğinizi sorgulamaktan geçiyor.
Hislerinizi yazmak, birine anlatmak veya yemeden önce 10 dakika beklemek işe yarayabilir. Öte yandan egzersiz, duygu durumunu düzenleyen önemli bir etkendir. Öfkenizi tatlılara boğmak yerine ayakkabılarınızı giyip bir yürüyüşe çıkmak size daha iyi gelecektir!