Gözün ışığı algılayan, damar ve sinirlerden oluşan kısmı retinada ortaya çıkan hastalıklar, görme kaybına yol açabiliyor. Retina hastalıkları belirtileri ve tedavi yöntemleri neler?
Retina hastalıkları belirtileri ve tedavi yöntemleriUzmanlar, görme sorunlarıyla ilgili belirtilerin fark edilmesi halinde vakit kaybetmeden bir uzmana başvurmanın, tedavide büyük önem taşıdığını belirtiyor. Memorial Bahçelievler Hastanesi Göz Hastalıkları Bölümü’nden Op. Dr. Muzaffer Öztürk, retina hastalıkları ve tedavileri hakkında bilgi verdi.
Retina, göz küresinin arka duvarını bir duvar kağıdı gibi kaplayan ve görme hücrelerinden oluşan ağ tabakasıdır. Retinada oluşan hastalıklar doğrudan görme duyumuzu tehdit eder.
Görme duyusu, insan hayatı için büyük önem taşır. Ancak özellikle retinada ortaya çıkan birtakım sorunlar görmede sıkıntı yaşanmasına yol açabilir. Bu sorunlar retinanın kendinden veya sistemik hastalıklardan kaynaklanabilir.
Gözde ışık parlaması görülüyorsa dikkat!
Retina yırtıkları, genellikle retinanın yapısının ince olmasına bağlı olarak ortaya çıkar ve daha çok yüksek dereceli myop gözlerde görülür ve yırtık hemen tedavi edilmezse göz içi sıvısı yırtıktan retinanın altına ilerleyerek retina ayrılması yani tıbbi ifadeyle retina dekolmanı denilen körlüğe yol açan bir hastalığa neden olmaktadır. Bu nedenle de bu sorunda erken teşhis önem taşır.
Kişiler eğer ışık çakması, flaş patlaması, şimşek çakması gibi belirtiler fark ederse hemen bir göz hekimine başvurmalıdır. Retina dekolmanında, hastalığın ağırlığına, süresine ve yırtığın yeri ve büyüklüğüne göre farklı cerrahi seçenekler gündeme gelebilir.
Bu kapsamda; göz içine gaz verilebilir, dışarıdan göze silikon koyulabilir veya göz içine girilerek vitrektomi uygulanabilir. Bu cerrahilerde başarı oranı yüzde 90-95’in üzerinde olmaktadır. Yırtık aşamasında tanı alınması halinde ise lazer ile tedavi gündeme gelmektedir. Lazer ile çok iyi sonuçlar elde edilmekle birlikte görme duygusu da korunur.
Sarı nokta hastalığı genetik yatkınlığa göre erken de çıkabilir
Halk arasında sarı nokta hastalığı olarak bilinen “yaşa bağlı makula dejenerasyonu”, en sık 70’li-80’li yaşlarda ortaya çıkmasına rağmen genetik yatkınlığı olan kişilerde 45-50 yaşından sonra da başlayabilmektedir.
Sarı nokta hastalığı, kişilerde etrafı görebilmesine rağmen orta noktayı, örneğin bir insanın yüzünü bulanık, çarpık, eğri ya da kırık görme gibi şikayetlerle kendini belli etmektedir.
Yaşa bağlı sarı nokta hastalığında mücadelede; kaliteli yaşam sürmek sağlıklı beslenmek ve sigaradan uzak durmak ve ailede bu hastalığın olduğu kişilerin bulunması halinde kontrolleri ihmal etmemek büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle, genetik risk taşıyan kişilerin 45 yaşından sonra düzenli olarak kontrole gitmesi gerekir.
Ülkemizdeki körlük vakalarının bir numaralı nedeni
Retinayı etkileyen sistemik hastalıkların başında diyabet gelmektedir. Bu hastalık ülkemizde görülen körlük vakalarının bir numaralı nedenlerindendir. Diyabet damarları dolayısıyla da retinayı bozduğu için, bunun retinaya verdiği hasar bazen kalıcı olabilir.
Retinada kan dolaşımı bozukluğu geliştiği anda, vücut kendine yeni damarlar oluşturur ve bu damarlar sağlıksızdır.
Diyabete bağlı oluşan yeni damarlar kanamaya da yatkınlığıyla bilinir. Bu hastalık da erken dönemde fark edildiğinde lazer ve göz içi enjeksiyonlarla tedavi edilebilir. Fakat tanıda geç kalınması halinde devreye cerrahi yöntemler girer.
Ani görme kaybı gelişebilir
Retina ile ilgili önemli hastalıklardan biri de damar tıkanıklıklarıdır. Hipertansiyon ve damar sertliğine yol açan etkenler, retinada damar tıkanıklıklarına yol açabilmektedir. Bu sorunda erken evrede göz içi ilaç enjeksiyonları ve lazer tedavileri uygulanmaktadır ancak zamana karşı mücadele verildiği de unutulmamalıdır.
Özellikle atardamar tıkanıklıkları, ani ve kalıcı görme kaybına yol açabileceğinden vakit kaybetmeden tedavi edilmesi gereken bir sorundur. Bu nedenle, nedensiz yere bir gözünde büyük oranda görme kaybı oluşan kişilerin aynı gün bir uzmana başvurması büyük önem taşımaktadır.