İstanbul Adalet Sarayında tanımadığı avukatın zorla tokalaşmaya çalıştığını iddia eden başörtülü avukat, ‘taciz suçlamasıyla’ savcılığa suç duyurusunda bulundu.
Başörtülü avukat, ‘zorla tokalaşma’ için taciz suçlaması istedi!
Avukat Elif Şeker, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na, şüphelinin tespit edilmesi, “taciz, hakaret ve nefret” suçlarından cezalandırılması istemiyle sunduğu suç duyurusu dilekçesinde, olayın İstanbul Adliyesi’nin C Bloku’ndaki Themis heykellerinin altında gerçekleştiğini belirtti.
Heykellerin altında, baro başkan adaylarının tanıtım stantlarının bulunduğu bölgede Avukat Prof. Dr. Talat Canbolat’ın standının önünde beklediğini, telefonla konuştuğu sırada tanımadığı bir avukatın kendisine yaklaştığını ve tokalaşmak için elini uzattığını ifade eden Şeker, dilekçesinde şunları kaydetti:
“Az önce yaptığınız ayıp değil miydi? Ben sizinle tokalaşmak zorunda mıyım?”
“Kendisine teşekkür ederek tokalaşmadığımı kibar bir şekilde belirttim. İsmini bilmediğim şüpheli şahıs, zorla elimi tutmaya yeltenerek başörtülü olmam sebebiyle ‘Korkma ben sana bir şey yapmam.’ dedi. Ardından avukat Mehmet Durakoğlu’nun standına geçti. Ben de arkasından giderek neden böyle bir şey yaptığını sormak için kendisine seslendim. Duymazlıktan gelerek uzaklaşmaya başladı. Sonra bir bey size sesleniyor dedikten sonra, şüpheli şahıs, köşede durunca kendisine, ‘Az önce yaptığınız ayıp değil miydi? Ben sizinle tokalaşmak zorunda mıyım? Bu yaptığınız terbiyesizlik’ dedim. Tanımadığım şüpheli şahıs üzerime yürüyerek ‘Asıl senin yaptığın terbiyesizlik’ dedi. Kendisinden uzaklaşmaya çalıştıkça üzerime doğru geldi. ‘İsminizi verir misiniz? Sizi şikayet edeceğim’ dedikten sonra hızla arkasını dönüp uzaklaşmaya başladı.”
“Görgü kurallarını tanımayıp karşısındaki kadın, elini uzatmadan uzatarak tokalaşmaya mecbur hissettirme…”
Günümüzde özellikle meslektaşları tarafından kişisel tercihleri nedeniyle bu şekilde taciz edilmenin ve psikolojik şiddete maruz bırakılmanın oldukça şaşırtıcı olduğunu vurgulayan Şeker, dilekçesini şöyle tamamladı:
“Görgü kurallarını tanımayıp karşısındaki kadın, elini uzatmadan uzatarak tokalaşmaya mecbur hissettirme boyutunu da aşarak şiddete dönüştürmeye çalışan ve nefret suçu işleyen bu kişi tespit edilmelidir. Yaşadığım bu utanç verici olayın peşini bırakmamak ve hadsiz eylemleri gerçekleştiren şüpheli şahsın, tarafıma gerçekleştirmiş olduğu bu saldırı sebebiyle cezalandırılmasını istiyorum. Tanımadığım şüphelinin İstanbul Adalet Sarayı’nda mevcut güvenlik kamera kayıtlarından kimliğinin tespit edilmesini ve hukuka aykırı eylemi nedeniyle cezalandırılmasını talep ediyorum.”
Savcılık soruşturma başlattı
Avukat Şeker’in suç duyurusu üzerine olayla ilgili soruşturma başlatıldı.
– “Aşağılama kastıyla yapılan birçok ifadeye maruz kalabiliyoruz”
Avukat Elif Şeker, AA muhabirine yaptığı açıklamada, başına gelen olayın aslında ilk defa yaşadığı bir durum olmadığını ancak ilk defa bu denli hadsiz bir tavırla karşılaştığını söyledi.
Şeker, “İnancımızdan dolayı tercihlerimize saygı duymayan ve sürekli her fırsatta iğneleyici laflarla psikolojik şiddet uygulayan bir zihniyet hala ülkemizde diri bir şekilde duruyor maalesef. ‘Elim mikroplu değil korkmayın elimi tutabilirsiniz.’, ‘Korkmayın size bir şey yapmam.’ benzeri, aşağılama kastıyla yapılan birçok ifadeye maruz kalabiliyoruz. İnsanların yaşam tercihlerine müdahale edebilecek cüreti kendisinde bulabilen zihniyetten ülkemiz senelerce çok çekmiştir.” diye konuştu.
‘Avukat olarak orada oturuyorsanız bu tür şeyleri aştığınızı düşünmüştür, kötü niyeti yoktur’ dediler.
Bu olay yaşandıktan sonra başka bir stantta duran kadın meslektaşlarının merakla olayı sorduklarını ve kendisinin de anlattığını söyleyen Şeker, şunları kaydetti:
“Sonunda ‘Sizce de zorla tokalaşmak zorunda mıyım? Bu yapılan ayıp değil mi?’ diye sorduktan sonra cevabımı aldım. ‘Avukat olarak orada oturuyorsanız bu tür şeyleri aştığınızı düşünmüştür, kötü niyeti yoktur’ dediler. Başımdan aşağı kaynar sular ikinci kez döküldü. Dini inancıma saygı duyulmamasına mı üzülsem, erkek bir meslektaşımın üzerime yürümesine ve kadın meslektaşlarımın bu olayı meşru görmelerine mi üzülsem bilemiyorum. Bir kadına tokalaşmama hakkı bile çok görülüyor, aşağılanıyor ve fiziksel şiddete varacak kadar öfke duyuluyorsa, ülkemizde kadın haklarına saygıdan da dini inanca saygıdan da bahsetmemek gerekir.”