Malum, UEFA Şampiyonası için Türkiye şansını kaybetti ve 2024 için Almanya tercih edildi. Kırıldık, kızdık ve teselli aradık. Peki nerede yanlış yapıyoruz? Eksikliklerimiz neler?
Olimpiyat spor mudur, siyaset mi yoksa ekonomik bir paket midir? Sosyal medyadaki yazılanlara bakılırsa ihanettir… Fair Play lütfen…
Geri sayım başladı ve son 36 saatte yazılanlar, bir gazetedeki köşe yazarı gibi, politikacıları, sporcuları ve sivil toplum örgütlerindeki kişilere ciddi itibar kaybettirebilir.
Tokyo’nun olimpiyatları aldığı yılın öncesinde, bir işadamı geçen yaşadığı bir anısını anlatmıştı: Japon diplomatik temsilcilerinin de olduğu bir iş toplantısında; Japon işadamları bir itirafta bulunuyor. ”Aslında artık yapılan tanıtımlar formalite, iş bitti ve İstanbul olimpiyatları alacak”.
Halbuki aynı günlerde, İspanya’nın yarı resmi kuruluşlarında olimpiyat kutlamaları başlamıştı. Ardından günler geçti, gündem değişti ve Tokyo, İstanbul ve Madrid arasındaki olimpiyat yarışında tercih nedenleri istediğimiz gibi yorumlanmadı.
Olimpiyat tarihin hiçbir döneminde sadece spor olarak ele alınmadı. Eski Yunan veya 2012 Londra Olimpiyatları”na kadar hep farklı anlamlar yüklendi.
Yine de üç önemli faktör, olimpiyatların seçilmesinde belirleyici olmuştur. Spor, siyaset ve ekonomi… Son yıllarda çevre ve sosyal sorumluluk öne çıkmaya başladı. Pek kimsenin dikkat çekmediği diğer etken ise oyunların sponsoru olan markalar…
Olimpiyatlarda birinci adım, ne istediğimizi ve ne yapacağımıza karar vermektir.
Yakın dönemde üç olimpiyat farklı tercihler sonuçlarını göstermek için örnek gösteriliyor: 1992 Barcelona, 2004 Atina ile 2012 Londra.
Atina Olimpiyatları genelde, ekonomiye etkisi ve şehre kalıcı izler bırakmaması yönüyle eleştiriliyor. Hatta bugünlere kadar gelen ekonomik kriz bile olimpiyatlara bağlanıyor.
Olimpiyatlar oluncaya kadar Londra da çok eleştirilmişti. Ancak bugün baktığımızda Londra, olumsuz bütün seçenekleri lehine çevirmeyi bildi. Kentsel dönüşüm örneği, sporun kitlelere yayılması, şehir ulaşım akslarının düzenlenmesi ve şehrin marka değerinin yükseltilmesi açısından başarılı sonuçlar yaşandı.
Bugün Londra, bu çalışmalar sonucunda, dünyada en fazla turist ağırlayan şehir ünvanına kavuştu.
Her yönüyle tarihin en başarılı olimpiyatlarından biri Barcelona kabul ediliyor. Olimpiyatların Barcelona”ya gitmesinde Juan Antonio Samaranch”ın etkisi büyük olduğu malum. Ancak 1972’de ülkesi için başvurmuştu ama Münih seçilmişti. Demek ki olimpiyat komitesi başkanının bireysel tercihi bile 20 yıl sonra kendini gösterebiliyor. Barcelona, olimpiyatların havasını hala turizm, spor ve sanatta devam ettirebiliyor.
Her zaman hazırlıkların mükemmelliği doğru sonuçların doğacağı anlamı da taşımıyor. Münih Olimpiyatları’ndaki terör hala unutulmuş değil.
Expo 2020
Olimpiyatlar için yürütülen stratejinin bir ayağı da Expo 2020 için olmalıdır. Yani İstanbul 2020 Olimpiyatları yanısıra Expo İzmir 2020’yi birlikte almak ideal olurdu. Ama tarihi fırsat kaçtı.
2008 Pekin’den sonra Çin, Expo 2010 Shangai’i de başarıyla sonuçlandırdı. Her bir etkinlik için 10 milyar dolara yakın harcama yaptı ve sonuçlarından oldukça memnun görünüyor. Muhtemel ki Türkiye, 20 milyar dolar harcayacaktı. Bu krizde altından nasıl kalkardık bilemiyorum…
Bu nevi etkinliklerin birinci ayağı yapılanma, ikinci ayağı tanıtım üçüncü ayağı ise açılımdır. Ticari ve siyasi açılım açısından verimli birer projedir.
Sponsorsuz spor olmuyor artık!
Markaların en zirve gösterisi de Londra 2012”de yaşandı. Önce, Londra 2012’nin markalarına bir göz atalım: British Airways, Llyods, Coca Cola, Acer, Atos, Dow, GE, Mc Donalds, Omega, Panasonic, P&G, Samsung, Visa, Adidas, BMW, BP, BT, EDF. British Airways, BP, EDF (enerji sektöründe), Lyods orjin olarak İngiliz şirketi.
Olimpiyatlara sponsor kaç markamız var?
Meşale kimin için yanacak? Ve markalar, meşalenin nerede yanmasını istiyor?
Deloitte, altı yıl önce spor başarıları açısından bir araştırma yayınlamış ve 2020”de madalya sıralamasında ilk 10’da yer alabilir bir strateji açıklamıştı.
Hala, uluslararası benzer etkinlikler için şimdi çizilecek bir strateji ile sporda, siyasette ve ekonomide olumlu sonuçlar doğurabilecek işlere imza atabiliriz.
Tokyo 2020 için neredeyse hazır görünüyor.
İlginçtir ki yapacaklarını ve stratejisini dört yıl önceden açıklama cesareti gösterdi.
Önce eski olimpiyatlarda, sporun ötesinde ne gibi yenilikler kazanıldığına bakalım…
İlk defa elektronik saat kronometre 1912 yılında Stokholm yaz oyunlarında kullanıldı
İlk televizyon yayını 1936 Berlin yaz oyunlarında gerçekleştirildi.
Japonların ünlü hızlı treni 1964 Tokyo yaz oyunlarıyla birlikte seferlere başladı.
Peki 2020’deki ilkler ne olacak ?
Robot teknolojisi şovu bekleniyor. Sporcuları robotlar karşılayacak ve olimpiyat köyünde oda hizmetlisi olarak robotlar görev yapacak.
Anlık çeviri hizmeti olacak. Panasonic’in üzerinde çalıştığı bir uygulama ile her sporcu rahatlıkla görevliler ve diğer sporcular ile anında kendi dilinde görüşme yapabilecek. Giyilebilir bir ürüne veya boyna takılan bir aparata yüklenecek bu uygulama her sporcu ve görevlide olacak. Hale’n 27 dil için anlık çeviri yazılımı hazır durumda. Ayni anda 10 ayrı dilde sohbet imkanı verecek.
Bir diğer yenilik de sürücüsüz taksiler olimpiyat katılımcılarına hizmet verecek. Bu konuda yazılım şirketi DeNa ile ZMP robot firması Robot Taxi diye bir şirket bile kurdu. Toyota Estima minivan modelini esas alacak proje için Toyota ve NISSAN ile çalışmalar devam ediyor. Buna göre robot taksiler market, gezi ve yarış alanlarına sporcu ve görevlileri taşıyacaklar.
Yayınlarda 8K kalitesi VR ve AR uygulamaları
Olimpiyat yarışları 8K kalitesinde yayınlanacağını iki sene önce Rio olimpiyatlarında açıklamıştı. Bir test de gerçekleştirilmişti. Sadece yayınların 8K olması yeterli değil haliyle. Bugüne göre 16 kat daha kaliteli bir yayından söz ediliyor. Şu an 8K bir 85 inch bir televizyon 130 bin dolara satılıyor. Herkesin şakın alabileceği bir seviyeye gelmesi için Sharp ve Sony markalarının yarışı var. Japon ulusal kanalı NHK yayınları 8K olarak belki de 3D yapılacağını açıkladı. Yayıncılık alanında VR ve AR uygulamaların da olacağı muhakkak.
Çevreci bir toplu taşıma hedefleniyor.
Boeing ile promil imzalandı ve olimpiyatlara yetişecek şekilde daha az yakıt ve karbon emisyonuna sahip yeni uçaklar hizmet edecek. Biyoyakıtlar da kullanarak Yüzde 70’e varan karbon Emisyonu azaltmayı amaçlayan bir hedef belirtmiş durumda. Başta Havacilik şirketleri olmak üzere 40 ayrı kuruluş bu hedefi gerçekleştirmek için işbirliği yapıyor.
Japon hükümeti, olimpiyatlara kadar hidrojen yakıtı konusunda dünya lideri olmak istiyor. Bu amaçla 330 milyon dolar sübvanse ederim olimpiyat köyünün evlerini ve araçlarını hidrojen yakıtlı yapmak istiyor. Bu amaçla olimpiyat köyüne kadar ulaşan hidrojen boru hattı döşemeyi planlıyor. Ayrıca araçlar ve evler için hidrojen yakıt pili geliştiriyor. Olimpiyatlara kadar hidrojen yakıtı kullanan 6 bin araç hazırlanacak. Bu araçlar 2025 yılına kadar 100 bin adede ulaşması bekleniyor.
1964 yılında Tokyo olimpiyatlarında tanıtılan hızlı tren bu sefer magnet tren modeliyle karşımıza çıkacak. Halen denemeleri yapılan Maglev Treni olimpiyatlara yetişecek tren 601 km hız yaparak yeni bir dünya rekoru kıracak.
Önümüzdeki yıl test çalışmalarına başlanması beklenen 5G mobil hatları Japonya 2020’ye yetiştirecek. Bu konuda Japon operatör DoCoMo ile Nokia işbirliği yaptı. 5G ile birlikte mobil hız 2 gigabit’ten daha hızlı hale gelecek. Halen bu hız maksimum 300 megabayt seviyesine ulaşabiliyor.
Eğer 10 yıl sonra olimpiyatları kazanma şansımız olsaydı, bizim hedeflerimiz neler olurdu?