Farklı bir açıdan bazı 10 Kasım Atatürk’ü anma videoları üzerine

Düzenin bugün için geldiği nokta ve çürümüşlük düzeyi, sömürünün en acımasız şekilde vahşileştiği, gelir adaletsizliğinin tarihinin en yüksek düzeylerine ulaştığı bir süreçte, bu durumdan en kazançlı çıkan kişi ve kurumların, Atatürk ve O’na özlem videoları çekmelerinde bir çelişki, bir tutarsızlık yok mudur?

Farklı bir açıdan bazı 10 Kasım Atatürk'ü anma videoları üzerine

Muhtemelen herkes farkındadır. Bu yıl 10 Kasım Atatürk’ü anmaya yönelik hazırlanan ve yayınlanan video sayısı oldukça fazlaydı. Bunun teknoloji kullanımının artışı ile ilgisi olduğu kadar, toplumsal bir anma ihtiyacı ve gereği ile de ilgisi olduğu bir gerçektir. Atatürk’ü yitirişimizin 80. yılında, böylesine önemli ve değerli bir şahsiyeti anma çeşitliliği açısından bu oldukça iyi bir şey.

Ama bazı videolar da var ki, niteliği muhteşem olmalarına rağmen çekenlerin ve yayınlayanların, yani sahiplerinin kim olduklarını açısından insanda ikilem ve çelişkili düşünceler uyandırmaması mümkün değil. Örneğin Koç holding, örneğin Samsung, örneğin Kiğılı ve benzerleri.


Oldukça estetik, nitelikli ve özenli bir şekilde hazırlanmış videoların yayınlanmasını sağlayan Koç Holding, Kiğılı, Samsung ve benzer diğer ticari işletmelerin, şirketlerin, holdinglerin, insanda farkında olmadan oluşturduğu algı “Burjuvazi ve Atatürk” veya “Sermaye ve Atatürk” ilişkisi ve gerekliliği üzerinedir.

Bu Atatürk bağlamında düşünüldüğünde çelişkili değil ama haksızlık yaratacak bir algı ve sonuçtur. Elbette Atatürk sınıfsız bir toplum ideolojisini benimsemiş ve burjuva/ sermaye karşıtı bir kişi değildi. Ama Atatürk “zümreler arası adaletsiz ve eşitsiz” sosyo-ekonomik bir sistemi savunmayı bırakınız, karşısında oldu her zaman. Çünkü her şeyden önce “halkçıydı”… İlkelerinin birisi de bilindiği üzere halkçılık temeli üzerine bir devrim ve toplum inşasıdır. Halkçılık, sınıf temelli yaklaşımlar ve ideolojiler açısından değerlendirildiğinde “eşitliğe” gönderme yapan önemli bir düşünce ve ilkelerden birisidir.

Düzenin bugün için geldiği nokta ve çürümüşlük düzeyi, sömürünün en acımasız şekilde vahşileştiği, gelir adaletsizliğinin tarihinin en yüksek düzeylerine ulaştığı bir süreçte, bu durumdan en kazançlı çıkan kişi ve kurumların, Atatürk ve O’na özlem videoları çekmelerinde bir çelişki, bir tutarsızlık yok mudur?


Mesele bu değil de “laiklik tutkusu ve özlemi” ise peki, bunun için ne yaptılar? Nasıl bir duruş sergilediler ki, Atatürk’e 10 Kasım anma videoları yayınlama isteği, görevi veya sorumluluğunu yerine getirmiş oldular?

Galiba mesele burjuvazinin Atatürk sevgisi değil… Ya da ihtiyacı olan vurgu değil… Sömürge düzeninden en çok beslenenlerin Atatürk’ü kendi ticari amaçları ve pazarları için, vitrinlerini estetik ve uygar bir argüman olarak kullanmak istemeleri ve ihtiyaçları ile ilgili olsa gerektir.

Oysa halkın reklama konu olan bir Atatürk sevgisine değil, Halkçılığı hayatın pratiğine aktaran bir Atatürk sevgisine ihtiyacı var.

Yani Atatürk’ü anma videoları çekilsin elbette, çünkü bu tür uygulamalar gerekli, yararlı ve güzel uygulamalar. Kadirbilirlik dünyanın en güzel erdemlerinden birisidir. Ama kadirbilirliğin de öncelikle hak edilmesi gerekir. Bireysel olarak ve kurumsal olarak bu hak etmenin bazı ölçütleri vardır ve olmalıdır. Örneğin bireysel olarak dürüstlük, çalışkanlık, vatanseverlik gibi.. Kurumsal olarak halkçılık, hak yememe, adil olma gibi…


Kurumsal bağlamda Atatürk sevgisi ve kadirbilirliği için, Atatürk hassasiyetlerinden birisi olan “Halkçılığı” işletmelerinde çalışan halkın (emekçilerin) emeklerinin karşılığını vererek, onları asgari ücret vahşiliğinde perişan etmemek olsa gerektir.

10 Kasım 1938: Ölümsüzlüğün bulunduğu gün!