Kendini bilme okullarının içinde Gurdjieff’in açtığı ve ardıllarının devam ettirdiği dördüncü yol üzerine biraz konuşalım istedim. Öncesinde Gurjdieff’in biraz tanıyalım.
1866 yılında o zamanın Türkiye sınırları içinde olan Gümrü’de doğmuş. Olağan Üstü İnsanlarla Karşılaşma adlı kitabında hayatını ve yolculuklarını anlatıyor üstat. 1919’da Gurdjieff, yolculukları sırasında geliştirdiği sistemi Rusya’ya taşıdı.
Doğuya ait bilgisini ve deneyimlerini 20. yüzyıl batılı insanının anlayabileceği bir dile çevirdi. Öğretisine, üç geleneksel yol olan Fakir’in, Keşiş’in ve Yogi’nin yoluna ek olarak “Dördüncü Yol” adını verdi. Ancak, Bolşevik Devrimi ve Birinci Dünya Savaşı, Gurdjieff’i göçe zorladı ve Rusya’daki çalışma grubuyla birlikte “İnsanın Uyumlu Gelişmesi Enstitüsü”nü açtığı Paris’e gitti.
İkinci Dünya Savaşı Enstitünün geliştirmesini engelledi ve Enstitüyü kapatmak zorunda kaldı. Hayatının son evresini kitap yazarak geçirdi: Hayat Yalnızca Ben Olduğumda Gerçektir, Hepsi ve Her şey, Olağan Üstü İnsanlarla Karşılaşmalar ve Beelzebub’dan Torununa Masallar.
Gurdjieff 29 Ekim 1949’da Fransa’da öldü. Gurdjieff’in etkisi tüm Avrupa’ya, hatta Amerika’ya kadar yayıldı. Bir süre Türkiye’de de yaşayan Gurdjieff’in buradaki karşılaşmaları da oldukça ilginç. Pera’daki evinde çalışma grubuyla birlikte iki yıl geçirdiği biliniyor.
Gurdjieff ardıllarından Nicoll, çalışma notlarından oluşturduğu dört ciltlik “Gurdjieff ve Ouspensky Öğretisi Üstüne Psikolojik Yorumlar” serisinde çalışma fikrini açıklayıp, dönüşüm için insanlığa ışık tutar.
“Dördüncü Yol her zaman hayatın değişen durumlarıyla ilişkili olmalıdır, asla sabit ve mutat (alışılmış) hale gelemez. Aniden nesnelerin tüm dış düzeninin değişmesi gerekebilir.”
Dördüncü yol içinde insanın uyumlu gelişimine ve izlenimleri doğru yere düşürmeyle ilgili birçok bilgi bulunur. Kişi kendisi üzerinde çalışma fikri inşa etmek için grupla çalışmaya başlar ve çalışma fikirleriyle olan bağlarını güçlendirir.
Bu fikirlerin kişinin manyetik alanında kalıcı olabilmesi için iki üç sene geçmesi gerektiğini söyler G. Doğu ezoterik bilgisini Batıya açma göreviyle de hareket eden üstat; değişik karşılaşmalardan sonra oktavlar, hidrojenler ve enegramlar gibi içrek bilgiyi insanlığın ortak şuuruna ekliyor. Kafkas sufileriyle geçirdiği 10 yıl boyunca edindiği izlenimleri Gurdjieff danslarında bulmak mümkün.
Türkiye’de de çeşitli gruplar Gurdjieff ve kendini bilme çalışıyor. Önemli olan kriter ise ezoterik gelenekten gelen bilgilerin grupla çalışılması ve içrek özelliğinin olması. Hayatı daha konforlu yaşamak için değil, kendini bilmenin ve “başlıca özelliğin” bu hayatın içinde deneyimlenmesi için içrek bir çalışma şart.
Bu giriş niteliğindeki yazımızın oktavını Gurdjieff’in dansıyla bitirelim. Bir sonraki yazıda merkezler fikrine değinmeyi düşünüyorum.
Kapak görseli: interestingfacts.org