Fenerbahçe futbol takımı tarihinin en kötü günlerini yaşıyor. Yıllardır ‘mali istikrar’ çağrısı yapanlar sonunda haklı çıktı. Bu defa çözüm yok gibi… Sarı Lacivertliler girmek zorunda kaldıkları bu daracık boğazdan sabırla ilerleyerek çıkmak zorunda…
Fenerbahçe camiası, 1998 yılında tarihi bir seçime tanıklık etti. Başkanlık için iki aday kıyasıya yarıştı; Aziz Yıldırım diğer aday Vefa Küçük’ten bir oy fazla alarak Fenerbahçe Cumhuriyeti’nin Başkanı seçildi. Aziz Başkan, 20 yıl boyunca zirvede kalarak kulüp tarihinin en uzun süre görev yapan başkanı oldu.
Kurumsallaşma ve tesisleşme adına fark yaratan çalışmalar yaptığı gibi çok önemli sportif başarılara da imza attı. Süper Lig ve Türkiye Kupası şampiyonlukları, Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek final, Avrupa Ligi’nde yarı final, basketbol ve voleybolda avrupa ve dünya şampiyonlukları gibi nice büyük zaferler kazandı.
Aziz Yıldırım birçok konuda kamuoyunu tarafından eleştirilmişti.
Aziz Başkan Fenerbahçe ve Türk sporuna yaptığı hizmetlerin yanında birçok konuda da eleştiri yağmuruna tutulmuştu. 2000’li yılların ortasında Fenerbahçe’yi ötekileştirerek spor dünyamızda ciddi bir huzursuzluk ve çekişmeye neden olduğu, rakip kulüplere ve hakemlere karşı son derece hırçın bir yaklaşım gösterdiği, saha içerisinde sarı lacivertli formaya yakışmayan davranışlar gösteren oyuncuları takımdan uzaklaştırmadığı, Fenerbahçe’yi diğer takımların gözünde antipatik duruma düşürdüğü gibi çeşitli konular ile ilgili haklı veya haksız tepkiler alırdı.
Fenerbahçe’nin bugünkü sorunları mali yönetimdeki başarısızlıktan ileri geliyor.
Fenerbahçe’nin bugün içinde bulunduğu durumun Aziz Yıldırım’ın eleştiri aldığı konular ile hiçbir ilgisi yok aslında. Fenerbahçe camiası, Aziz Yıldırım’ın görev süresi boyunca yönetim kurullarının finansal performansını yeterince sorgulamadı; sorgulamaya çalışanların sözlerini gözardı etti. Kaçınılmaz gerçek Ali Koç başkanlık koltuğuna oturduktan sonra gün yüzüne çıktı. Sarı Lacivertliler, borç batağının dibine çoktan saplanıp kalmıştı bile.
Fenerbahçe yönetimi, yüksek ücret ödeyerek futbolcuların yetenek düzeyini arttırabileceği yanılgısına düşmüş olmalı ki, mali istikrar kaygısı gütmeden astronomik transferler yaparak toplam borcu şişirdi. Hedeflenen başarılar kazanılamadığı için yüksek ücretleri karşılayabilecek gelirler elde edilemeyince hedef küçültmek yerine, yine büyük başarılar hedeflenerek banka kredileriyle daha pahalı kadrolar kuruldu.
Zaman zaman Avrupa Ligi’nde yarı final gibi önemli başarılara imza atıldıysa da gelir getiren başarılar sürdürülebilir kılınamadığı için toplam borç sürekli arttı, borçların vadesini kapatmak için daha yüksek faizler ile tekrar tekrar borçlanmaya gidildi.
Fenerbahçe Spor Kulübü’nün toplam borcu 4.500.000.000 ₺.
Eylül ayında Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’un yaptığı açıklamaya göre kulübün toplam borcu ekonomik dalgalanmalar sonucunda inanılmaz bir rakama ulaşmış durumda. Ülke ekonomisinin içinde bulunduğu zorluklar nedeniyle devletten de herhangi bir destek gelmesinin mümkün olmadığı gerçeğini hesaba katarsak Fenerbahçe’nin kısa süre içerisinde borcunu kapatabilmesi çok zor. Masrafları azaltıp gelir artışı sağlamak çözüm olarak görünmekle birlikte gerçekleştirilmesi kolay değil.
Mali yetersizlikler nedeniyle oyuncu kalitesinin düşürülmesi sonucunda futbol takımı sezon başından beri başarısız sonuçlar alıyor, bu durum futbol şubesinin gelirinde düşüşe neden oluyor. Ersun Yanal’ın teknik direktör olmasıyla Sarı Kanarya’nın yükselişe geçeceğine şüphe yok ama önümüzdeki sezon Şampiyonlar Ligi gibi gelir arttırıcı bir şampiyonaya girelemeyeceği de kesin görünüyor. Toplam borç bu derece yüksekken kadroya kaliteli oyuncuların transfer edilebilmesi de olanaksız.
Fenerbahçeli taraftarlar kenetlenmeli ve sabırla beklemeli
Sarı Lacivertli camianın başında Ali Koç’un bulunması camia adına büyük bir şans. Böylesine büyük bir dar boğazdan uzun süre içerisinde, planlı ve programlı hareket edilerek çıkılabilir ki Ali Koç iş dünyasındaki deneyim ve bilgisini kullanarak Fenerbahçe’yi parlak günlerine geri döndürebilecek ender insanlardan birisidir.
Sarı Lacivertliler, tıpkı asılsız 3 Temmuz soruşturmasında yaptıkları gibi, kenetlenmeli ve uzun yıllar sürecek olan bu mücadeleyi sabırla desteklemelidir. Güneşli günler ve ışıklı mavilikler yeniden gösterir kendini, yeter ki inanın sevgili Fenerbahçeliler…