LGBTİ bireyler ayrımcılık konusunda hukuki haklarını nasıl savunabilir?

LGBTİ bireyler ayrımcılık konusunda hukuki haklarını nasıl savunabilir? İstanbul Barosu avukatlarından Oğuz Kara, LGBTİ’lerin uğrayabileceği ayrımcılığa karşı kanunen haklarını nasıl savunabileceğini anlattı.

lgbti bireyler ayrımcılık karşı hukuki haklarını nasıl savunabilir?
LGBTİ bireyler ayrımcılık konusunda hukuki haklarını nasıl savunabilir?

Ayrımcılığın tanımını yapar mısınız?

Av. Oğuz Kara: Ayrımcılık “kişinin belirli özelliklerinden dolayı önyargılı davranarak, ona diğerlerinden farklı bir tutum geliştirmek”. Yani ayrımcılık pozitif de olabilir negatif de. Kişinin kadın olması, alevi olması, lgbti birey olması, şimdilerde Suriyeli olması, sık görülen ayrımcılık örnekleri. Bir bakıma kişinin önyargısı sebebiyle “eşitlik ilkesi”ni ihlal etmesi diyebiliriz.

Bir davanın eşcinsellik ile ilgili ayrımcılık olma sınırı nedir? Yani diyelim başka bir özel problem olmadığını nereden anlayabiliriz?

Av. Oğuz Kara: Kişinin özellikleri sebebiyle farklı muameleye maruz kalması… Başka özel bir durum varsa somut olaya göre değerlendirilir.


Bu arada ayrımcılığı salt eşcinselliğe indirgemeyelim, ırk, mezhep, din vb. birçok sebebe dayalı ayrımcılık örnekleri ile karşılaşıyoruz. Ancak bu dönem en çok karşılaştığım istihdamda cinsel ayrımcılık. Kişinin kadın veya eşcinsel olması üzerinden büyük ayrımcılık yapan işverenlerimiz ne yazık ki var.

LGBT bireylerin Türk Ceza Kanunu’nda ne gibi hakları var? Bu tip ayrımcılıkla karşılaştıklarında bunun ayrımcılık olduğunun adını nasıl koyacağız?

Av. Oğuz Kara: LGBTİ bireyler için özel olarak düzenlenmiş bir kanunumuz yok. Anayasa ve Türk Ceza Kanunu cinsiyet, cinsel yönelim ayrımı yapmaksızın herkes için aynı hükümleri içeriyor.

Hatta Anayasa’nın 10. maddesi eşitlik ilkesini içeriyor. Maddenin ilk fıkrası “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir” diyor. İçerisinde cinsel yönelim teriminin de olması isterdik, ancak, “ve benzeri” diyerek içeriği geniş tutuyor.

Diğer sorunuza gelirsek, kişi ayrımcılıkla karşılaştığında, ayrımcılığın ortaya çıktığı olaya göre hareket etmeli. Örneğin, cinsel yönelimi konusunda hakarete uğrayan kişi ve/veya özel hayatı deşifre edilen kişi Türk Ceza Kanunu kapsamında savcılığa başvurabilir. Maddi ve manevi zararı varsa tazminat davası açabilir. İşyerinde işveren tarafından ayrımcılığa uğrayan kişi İş Kanunu’nun 5. maddesi kapsamında iş hukuku anlamında hakkını arayabilir. İş Kanunu’nun bu maddesi işverenin ayrımcılık yapmasını kesinlikle yasaklıyor.


Bu cezalar genelde teoride olsa da pratikte uygulanabiliyor mu?

Av. Oğuz Kara: Esasında yargı organlarına bağlı ne yazık ki. Kimi savcı ve hakimler “insan hakları” konusunda çok daha bilinçli olup, teoride olan bu mevzuat hükümlerini uygularken, kimi özellikle soruşturma dosyalarında sonuç almakta zorlanıyoruz.

Ancak, şahsi görüşüm, öncellikle başta polis olmak üzere, kolluk kuvvetlerinin insan hakları ve ayrımcılık üzerine özel bir eğitime tabi tutulması. Gözlemlerime göre, Türkiye’de yaşayan Suriyeliler, LGBTİ bireyler, seks işçileri hoş olmayan tavır ve davranışlara maruz kalıyorlar.

Ayrımcılık yapan bir kişinin “ama benim çok eşcinsel arkadaşım var” diye bir beyanda bulunması hatta kanıtlar sunması onun lehine olur mu?

Av. Oğuz Kara: Esasında bu biraz daha psikoloji ve sosyoloji ile ilgili bir soru. Neden derseniz bu doğrudan ayrımcılık değil, dolaylı ayrımcılık. Kişi “eşcinselleri” ötekileştirerek, benim de öyle arkadaşım var diyor. Bunu çok duyarız “benim de Ermeni arkadaşlarım var, benim de Hristiyan arkadaşlarım var gibi.” Bu örneklerde kişi kendisini ayrı tutup, ötekileştirdiği grubu da kendisinden olmasa dahi kabul ettiğini söylüyor. Ama salt bu söylemden yola çıkarak, ne yazık ki, yol alamayız. Mevzuat daha ziyade doğrudan ayrımcılığı ele alan koruma mekanizmasına sahip.

Ancak, örneğin işveren A Hanım, “benim de eşcinsel arkadaşlarım var” diyor, işyeri sosyal etkinliklerine eşcinsel çalışan E’yi çağırmıyor, ona her yıl diğerleri kadar zam yapmıyor, toplantılarda sürekli sözünü kesiyor, görmezden geliyor, sürekli eleştiriyor vb. sistematik ve süreklilik taşıyan pasifize edici davranışlarda bulunuyor ve E’nin kendi isteğiyle işten ayrılmasını amaçlıyorsa, bu durumda eşit işlem ilkesine aykırılık ve mobbing’den belki bahsedebiliriz. Belki diyorum çünkü her olumsuz davranış mobbing değil.

Ayrımcılığa uğrayan kişilere tavsiyeniz nedir?


Av. Oğuz Kara: Hakkınızı arayın. Sistemden dem vurup kendi kendinizi sabote etmeyin. Sistem ve hak arama mekanizması, siz bu yola başvurdukça ve pes etmedikçe gelişecek. (Röportaj kaynak: Gzone.com.tr)

İş hayatında LGBTİ anketi 2018 sonuçları açıklandı


Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 19 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. Amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. Ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.