Son dönemde sıkça tartışılan sebze ve meyve tüketimi ile yaşam süresi arasındaki ilişkisiyi irdeleyen bir araştırma sonuçları paylaşıldı. Günde 3 porsiyon sebze meyve tüketerek yaşam süresini uzatmak mümkün mü?
18 ülkede yapılan araştırmaya 135 bin 355 birey katıldı ve 7 yıl izlendi
Her gün sebze ve meyve tüketmenin sağlığı desteklediği biliniyor., Kuzey Amerika, Avrupa, Güney Amerika, Ortadoğu, Güney Asya, Çin, Güneydoğu Asya ve Afrika bölgelerinden toplam 18 ülkeden, herhangi bir kalp damar hastalığı olmayan, yaşları 35-70 arasında değişen, düşük-orta ve yüksek gelirli, 135 bin 335 bireyin dahil edildiği, 2017 yılında yürütülen bir araştırmada bireyler ortalama 7 yıl süresince izlendi ve bu zaman zarfında bireylerin bazı klinik ölçümleri değerlendirildi.
Tek başına sebze meyve ve kurubaklagil tüketiminin kalp-damar hastalıklarına bağlı erken ölüm riski üzerine etkisini inceleyebilmek için bu riski etkileyebilecek yaş, cinsiyet, enerji alımı, tütün kullanımı, aktivite ve eğitim düzeyi, beyaz et, kırmızı et, ekmek ve tahıl tüketimi gibi diğer etmenler, sabitlenerek istatistiksel analizler yapıldı.
Araştırmacılar, bir porsiyon sebze ve meyve için porsiyon ölçüsünü 125 gram, baklagil ölçüsünü ise 150 gram olarak belirledi. Araştırmada sebze-meyve ve baklagillerin ortalama tüketimi 3.91 porsiyon olarak hesaplandı.
Günde üç porsiyon sebze meyve ve baklagil tüketiminin, günde 1 porsiyondan az sebze meyve ve baklagil tüketenlerle kıyaslandığında:
• Kalp-damar hastalıklarına bağlı erken ölüm riskinde yüzde 23,4 porsiyon tüketiminin ise yüzde 20 düşüş sağladığı görüldü. Daha yüksek miktarlardaki tüketim ile kalp damar hastalıklarına bağlı erken ölüm riski arasında ise anlamlı bir ilişki bulunmadı.
• Herhangi bir nedene bağlı erken ölüm riskini yüzde 22 azalttığı görüldü.
• Hem kalp-damar hem de herhangi bir nedene bağlı erken ölüm riskinde en fazla azalmayı sağladığı görüldü.
Araştırmanın sonuçları nasıl değerlendirilmeli?
Bu araştırma izlem boyutu da olan bir kohort çalışması: Bireylerin günlük, sebze meyve ve baklagil tüketimi araştırmanın yalnızca başlangıcında bir kez değerlendirilmiştir ancak tüketim eğilimleri zaman içerisinde hem bireysel düzeyde hem de ülkeden ülkeye değişiklik gösterebilir.
Erken ölüm riskini etkileyebilecek etmenlerin tümü göz önüne alınmamış: Yaş, cinsiyet, aktivite, enerji alımı gibi bazı değişkenler dikkate alınsa da, alkol tüketimi, diğer beslenme alışkanlıkları, sosyoekonomik ve kültürel etmenler gibi diğer etmenler de kalp damar hastalıkları ve erken ölüm riski üzerinde etkili olabilir.
Sebze ve meyvelerin belirgin türlerine özel değerlendirme yapılmamış: Belirli bazı sebze ve meyvelerin kalp-damar hastalıkları veya erken ölüm riski üzerine etkileri de farklı olabilir ancak araştırmada bireylerin hangi sebze ve meyveleri tükettiği ayrıca incelenmemiştir.
Araştırmanın sonuçlarını Avrupa’ya genellemek doğru olmayabilir: Verilerin büyük çoğunluğu düşük veya orta gelirli ülkelerde yaşayan bireylerden elde edilmiştir. Bireylerin yalnızca yüzde 11’i Avrupa’dan ve Kuzey Amerika’dandır.
Meyve ve sebzeler ile kurubaklagiller için bir porsiyon olarak belirlenen miktar Dünya Sağlık Örgütü’nün kullandığı porsiyon ölçülerinin üzerinde; Bir porsiyon sebze meyve için 125 gram ve bir porsiyon kurubaklagil için 150 gram olarak belirlenen porsiyon ölçüleri Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediği porsiyon ölçüsü olan 80 gramın üzerindedir. Aslında bu araştırmada da gösterilen, hem kalp-damar hastalıkları hem de tüm nedenlere bağlı bağlı ölüm riskini azaltan tüketim miktarı yani üç porsiyon Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediği ölçülere göre beş porsiyona karşılık geliyor.
Bilimsel veriler ne diyor?
Dünya Sağlık Örgütü, günlük lif/posa gereksinimini karşılamak ve kronik hastalık riskini azaltmak için günde en az 400 gram (veya 5 porsiyon) sebze meyve tüketimini öneriyor. Ayrıca Dünya Sağlık Örgütü, Avrupa ülkelerinde sebze meyve tüketiminin halen yetersiz olduğunu; bunun da enerji dengesizliğine neden olabileceğini öngörüyor.
2013 yılına ait bir Cochrane derlemesi, sebze ve meyve tüketiminin; kan basıncı ve kan yağları üzerinde olumlu etkileri olduğuna dair güçlü bir kanıt bulunmadığını belirtmiş. Ancak sağlığı geliştirici diğer etkileri nedeniyle de genel tüketimin artırılmasını tavsiye etmiştir.