Fenerbahçe Futbol Takımının bu sezon için sergilediği performans başta taraftarları olmak üzere futbol ile ilgili herkeste şaşkınlık yaratmış durumdadır. Hatta öyle ki, durum bazı futbol severler tarafından sosyal medya üzerinden alay konusu paylaşımlara varan bir düzeye ulaşmıştır.
Oysa aynı Fenerbahçe, basketbolda Avrupa standartlarında bir takıma ve performansa sahip olarak herkesin saygınlığını kazanmış durumdadır.
Yani mesele kulüp ile de ilgili olsa da esas olarak futbol şubesi ve futbolun yönetilmesi ve Türkiye futbolu ile doğrudan ilgilidir.
Hayatta her şeyin bir nedeni, sonucu ve açıklaması vardır. Hayatta hiçbir şey nedensiz, tesadüf ve açıklanamaz değildir.
Fenerbahçe üzerine bir değerlendirme
Çok kısa olarak, “Fenarbahçe futbol takımının durumu nedir? Ne yapılabilir? Ne yapmalı?” gibi sorularının cevabını içermeye çalışacak bir analizi yapmaya çalışmak gerekirse;
1- Fenerbahçe’nin durumu sosyolojik ve psikolojik
Fenerbahçe’nin durumu öncelikle ve tamamen sosyolojik ve psikolojiktir. İşin içinde gizemli şeyler aramanın ve komplo teorileri geliştirmenin anlamı yoktur.
Kendisine büyük umutlar ve beklentiler yüklenmiş kişiler ve kurumlar, herhangi bir nedenle isteneni verememişler ise yeniden çabalasalar dahi söz konusu beklentiyi karşılayamayacak durumda olduklarını anladıklarında çok fazla çaba harcamaktan vazgeçerler. Bunu bilinçli ve art niyetli olarak yapmazlar belki ama beyin sistemi böyle çalışmaya koşullandırır insanları. Çünkü yeni bir motivasyon için yeni bir başlangıç şart hale gelmiştir. Başka yolu yoktur.
2- Bazı hastalar vardır
Acıları veya umutsuzlukları o kadar büyüktür ki, hayata dönmek için mücadele etmezler ve her türlü tıbbi müdahaleye rağmen, biyolojilerini olumsuz etkileyecek biçimde bir isteksizlik sergileyerek, bir anlamda tedaviyi reddederler.
Fenerbahçe’nin durumu elbette bir ölüm kalım meselesi değil ama sezon bağlamında durum biraz bunu çağrıştıran bir durum arzetmektedir. En azından takımın halet-i ruhiyesi bu şekildedir.
3- Büyük takımlar bu duruma düşmezler lafı bir efsanedir
Her kulüp ve takım bu duruma düşer. Bütün kulüplerimiz ve takımlarımız düşmüşlerdir. Ama özellikle oryantalist kültürün egemen olduğu ve lig sıralaması ile prestij arasındaki farkı iyi anlamış kültürlerde durum biraz farklıdır. Bu tür kültürlerde sıralamanın ne kadar üstünde olursak o kadar iyi motivasyonu pek bitmez.
Türkiye’de herhangi bir takımın veya kulübün, prestij açısından kendisini 6.lık ile 9.luk arasındaki farkı algılama çok fazla değişmez. Peki, Türkiye’de oynayan yabancılar için de böyle midir? Dışarıdayken pek değil, ama Türkiye’ye geldiklerinde çoğunlukla geçirdikleri oryantasyon nedeniyle bu hale gelmektedir.
4- Mutlaka bir nedeni vardır
“Efendim her kulübün veya takımın tarihinde böyle şeyler olur” şeklindeki klişe laf çok itibar edilmesi gereken bir görüş değildir. Elbette böyle şeyler olur. Ama bu, olması gerekir anlamına gelmez. Oluyorsa mutlaka bir nedeni vardır. Onu kulübün içinde yaşayanlar bilecektir. Ama bunu büyütmenin ve korkunç bir olay veya olgu gibi görmenin gereği ve yararı yoktur. Artık her takım bir diğer takımı yenebilecek bazı potansiyelleri bünyesinde taşımaktadır.
5- Tek adamlık anlayışı sürdürülebilir değil
Burada asıl mesele Fenerbahçe’nin çok uzun süreden beri neredeyse tüm oyuncuları ile, antrenörleri ile, yabancı yöneticileri ile tamamen dışa bağımlı bir kulüp haline gelmesinin yol açtığı nedenler ve sonuçların tartışılması ve çözümler üretilmesi gerektiğidir.
Tek adamlık anlayışı ve sisteminin alacağı bir kurumsallık asla sürdürülebilir değildir. Çok hizmetler yapmış olmasına rağmen Aziz Yıldırım ve ondan öncekilerin “başkanlık” hegemonyası kendini kurtarabilecek ve yönetebilecek bir kulüp dinamizmi ve yeterliliği oluşturmaya engel olmuştur. Oysa büyük kulüpler yöneticilerini de yetiştiren ve geliştiren kulüpler olmak zorundadırlar.
6- Türkiye’de futbol çalkantılıdır
Kendine özgü ama uluslararası standartlar açısından da düzeyi yüksek bir sistem ve işleyiş oluşturabilmiş değildir. Siyasetin, kişisel tercih ve tasarrufların, bazı finansal açmazların ve yapıların işin içinde olduğu, ticari futbolun kasaba tüccarlığı anlayışıyla hemhal olduğu, biraz kaotik, biraz bağımlı, biraz başıboş ve biraz da egzantrik bir futbol kulüpleri ve futbol takımları yapısına sahip bir kültürde, ortaya çıkan bazı durumların çok da sürpriz olmaması gerektiği ortadadır.
7- Geçici ve alarm veren bir çöküş
Son olarak ifade edilmesi gereken olgu, bu durumun geçici ve alarm veren bir çöküş olduğudur. Ama bu bir kulüp çöküşü değil, takım çöküşüdür. Şimdilik etkileri böyle ortaya çıkmıştır. Bu çöküş ilerleyen tüm süreçlerde birçok kulüp ve takım tarafından farklı boyutlarda ve niteliklerde yaşanmaya devam edecektir.
Olması gereken 5. maddede belirtilen nedenselliklerin de göz önüne alınarak, hem yerli hem de evrensel anlamda sürdürülebilir bir futbol yönetimi ve spor işletmesi modeline geçmek ve her açıdan bağımlılıktan kurtularak, mevcut durumu “yeni bir yapılanma” için fırsat olarak değerlendirmektir.