Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü üyesi olan 36 ülke hükümetlerinin ülkelerindeki gençlik sorunlarını nasıl incelediğini değerlendirerek Gençlik Durum Değerlendirmesi Raporu’nu yayınladı.
Raporun hazırlanmasında 36 ülkedeki katılımcılardan geri bildirimler alınmıştır. Katılımcılardan sorulara cevap verenlerin % 56’sı 14 – 29 yaşları arasındadır. Bu genç katılımcılar, gençlerin ihtiyaçlarına başarılı bir şekilde ulaşmaları için hükümetlerinden ve kamu idaresinden nelerin istendiği konusunda görüşlerini sunmuşlardır.
15-29 yaş arasındaki gençlere “Hükümetinize güveniyor musunuz?” soru yöneltildi. Aşağıdaki tabloda evet deme oranlarını ülkeler bazında inceleyebilirsiniz.
Bu rapor ülkelerin ulusal gençlik politikalarına ilişkin belgelerin analizi ile yazılmış olan bir rapordur. Ancak raporda Türkiye’ye ilişkin olarak Türkiye’nin geçerliliğini koruyan bir ulusal gençlik politikası olmadığı; daha önce yayınlanmış olan belgenin herhangi bir geçerlilik tarihinin de bulunmadığı ve ilgili belgenin 4 yıllık periyotlarla güncellenerek Türkiye ulusal gençlik politikası belgesi olarak geçerliliğini koruyacağı öngörülüyor.
Gençlerin katılımı için uygun ortamı değerlendirmek için seçilmiş göstergeler tablosunda ise Türkiye yine çok alt sıralarda kendisine yer bulmakta. Siyasal haklar ve sivil özgürlükler noktasında Türkiye 100 üzerinden 32 puanda ve son sıradadır. Sivil özgürlükler 0-10 puan arasında bir değerlendirmeye tabii iken Türkiye 4,88 ile yine son sıradadır. Hesap verilebilirlik ve yönetişim ise -.2,5 ile 2,5 arasında bir değerlendirmeye tabii olup Türkiye -0,63 oranla yine son sıradadır. Bu noktada değerlendirdiğimizde maalesef ki ülkemiz OECD ülkelerinde en kötü durumda olan ülke statüsünü almıştır.
Raporun genel değerlendirmesi ise şu şekilde olmuştur:
1- Gençler için genç işsizliği yoğundur. Bununla beraber gençler iş bulsalar da şartları genç olarak nitelendirilmeyen bireylere nazaran daha kötü şartlardadır. Birçok genç daha eski jenerasyonlara göre daha iyi eğitim almış olsa da onlardan daha kötü şartlarda çalışmaktadır.
2- Genel anlamda gençler yaşadıkları ülkelerin hükümetlerine daha az güveniyor. Seçimlere farklı yollarla katılım sağlamaya daha meyilli olup, sandığa giderek oy kullanma oranları daha düşüktür.
3- Gençler onları en çok etkileyen politikalar üzerinde en az etkiye sahiptir. Karar vericiler politika yaparken gençleri fikir alma mekanizması olarak dahi kullanmamaktadır. İklim değişikliği ve artan işsizlik gençleri en çok etkileyen ve gençlerin nasıl baş edeceğini bilmediği 2 küresel zorluk olarak karşımıza çıkmaktadır.
Yapılan bu 3 maddelik genel değerlendirme sebebiyle ülke hükümetlerinin gençliğe dair meselelerde aldıkları aksiyonlara gençlerin dahlini sağlamak, gençlerle çalışma ve iletişim yollarını bulmaları hususları özellikle incelenmesi gereken konular olarak karşımıza çıkmaktadır.
Raporda bulunan önemli bulgular ise şöyle:
1- Gençlik politikası: OECD’ye üye ülkelerin yarısından azı, operasyonel olarak ulusal bir gençlik stratejisine sahiptir. Bu konu incelenirken ülkelerin ilgili bakanlıklarının ulusal gençlik politikalarına ilişkin olan raporları, çıktıları ve (varsa) ulusal gençlik konseyleri incelenmiştir.
2- Kurumlar ve koordinasyon: Her ülkenin bakanlıklarında gençlik politikalarıyla ilişkilendirilen bir görev ağı bulunmaktadır. Bu görevlendirmede yönlendirme ve koordine etmek için çeşitli yöntemler kullanılmaktadır. Her ülkenin yöntemi kendi iç dinamiklerine göre farklılık gösterse de temelde gençlik politikasının oluşumunda gençlerin karar alma mekanizmalarında etkin olması veyahut en kötü ihtimalle danışma organı görevi yapabilmesi gerekmektedir. Yapılacak olan koordinasyona ilişkin olarak da maddi ve manevi stratejiye ihtiyaç duyulmaktadır. Ancak durum analizi yapıldığında gençlik politikasını ve hizmetlerini sunmak için ayrılan gerek iş gücü gerekse bütçeye ilişkin birtakım eksiklik ve aksaklıkların olduğu görülmektedir.
3- Araçlar: Etkin bir gençlik politikasını oluşturmak da, bu politikayı yaygınlaştırmak da doğru araçları doğru şekilde kullanmak ile mümkün olmaktadır. Gençlerin hem bu politika oluşturulması hem de yaygınlaştırılmasına ilişkin kaygıları bulunmaktadır. Hem politika üretimi hem yaygınlaştırılmasına ilişkin araç kullanımının çok az ülkede olduğu görülmüştür. Kullanılan araçların neticesindeki etki-tepkinin ise ölçümüne ilişkin sağlıklı kaynaklar bulunmamaktadır.
4- Gençlik katılımı ve temsili: Gençlerin siyasal katılımının düşük olduğu aşikardır. Gençler STKlar düzeyinde katılım gösterirken, aktif siyaset ve sandığa gitme noktasında düşük bir oran göstermişlerdir. Bunun sebebi ise gençlerin devlet kurumlarında yeterince temsil edilmemesidir. Bununla beraber de resmi kanallar aracılığıyla kamusal ve siyasal yaşama katılım azalmaktadır. Hükümetler ve gençler, gençlerin politika sonuçlarını şekillendirmek için alternatif yolların potansiyelini tam olarak kullanamamıştır. Beraber hareket etmekten, sorunları tespit ederek çözüm yolları geliştirmekten imtina etmişlerdir.
5- Yasal çerçeve ve asgari yaşlar: Gençlerin haklarına ilişkin yasa istemesi doğru ve haklı bir gerçeklik olmakla beraber istedikleri yasaklar değildir. Gençlik temasına odaklanmış yasal olarak bağlayıcı bir uluslararası çerçeve mevzuat ya da kurallar olmasa da, bazı ülkelerde gençlik yasaları / eylemleri ortaya çıkmıştır.
Fakat istenenin ve beklenenin aksine ilgili yasaların maddelerinde tartışmalı asgari yaş gibi yasakçı ve kısıtlayıcı hususların fazla olması, gençlerin kamu hizmetlerine ve özerkliğe erişimini zayıflatmaya, gençlerin hükümete karşı güven eksikliği duymasına katkı sağlamaya devam etmektedir.