Son birkaç gündür gündemden düşmeyen ve birçok insanın da haklı olarak tepki gösterdiği konulardan biri de borçlanmış spor kulüplerinin, borçlarından kurtarılmasıydı. Yanlış yönetilen kulüplerin borcunu neden halk ödesin?
Süper ligde yer alan kulüplerin yaklaşık 10-11 milyar TL civarında borcu olduğu söylenmektedir. Bu borçların ise vadeleri geldiğinde başta Ziraat bankası olmak üzere kamu bankalarınca ödenmesi, kulüplerinde de 10 yıl içinde bu borçları faizsiz olarak kamu bankaların ödemeleri şeklinde bir “yapılandırmadan” söz edilmektedir. Bu uygulamanın tüm profesyonel lig statüsündeki kulüpler için de devreye sokulacağı belirtilmektedir.
Gerçekten işini bilmezler ve yönetmeyi beceremezler için harika bir “yapılandırma” Düşünebiliyor musunuz? Başta süper lig takımları olmak üzere borçlu kulüplerin borçları kamu bankalarınca ödenecek ama kulüpler bu paraları 10 içinde faizsiz olarak geri ödeyecekler. Yani paralar pula dönünce ödenecek, diğer söylemle ödenmemesi için bir sorun kalmayacak.
Peki, bu kulüpler ödeyemeyecekleri bu kadar büyük borçların altına neden girdiler?
Altyapılar önem ve değer verdikleri içim mi? Altyapılara yatırım yaptıkları için mi? Altyapı oyuncularına hayatlarını kolaylaştıracak kadar para verdikleri için mi? Altyapı antrenörlerine hayatlarını idame ve ikame ettirecek ve başka bir gelire muhtaç olmayacak oranda iyi düzeyde maaş ödedikleri için mi? Başka spor branşlarına çok büyük yatırımlar yaptıkları için mi? Geleceklerini planladıkları ve sürdürülebilir bir model kurdukları için mi? Bu soruların yanıtı elbette hayır…
Bu kadar borç neden niçin oldu peki? Bu borçların hepsi usulsüz harcamadan, gereksiz harcamadan, lüks harcamadan, üretmeden tüketmeden, hazırdan yemeden, teknik adamlara ödenen gereksiz paralardan ve elbette yabancı oyuncu transferleri nedeniyledir. Üstelik oyuncu transferlerin çoğu yanlış transferler, gereksiz transferler ve çok pahalı transferlerdir. Başka para hırsızlıkları ve para aktarma işleri veya finans oyunları da işin cabasıdır.. Bunları pek bilemiyoruz tabi.
İşte tüm bunlardan bize ne? Yani halka ne? Dahası Devlete ne? Kamu bankalarına ne? Kısaca bu kulüplerin derdi bizi neden gerdi? Biz, halk olarak her iş bilmezin, her kumarbazın, her mirasyedinin, her şatafat düşkünü insanların borcunu ödemekle mi mükellefiz?
Futbolu kurtarmak demek, yanlış ve kötü yönetilmiş olması nedeniyle borçlanmış kulüpleri kurtarmak demek değildir. Kulüpler böyle yaşamaz ve yaşatılmaz. Türk Futbolu böyle kurtulmaz. Eğer gerçekten mesele Türk Futbolunu kurtarmak ise işe başka yerlerden ve konulardan başlamak gerekir.
Hadi bu yerden ve bu konudan devam edelim. Eğer bu kulüpler aracılığı ile mesele Türkiye futbolunu kurtarmak ise, hiç olmazsa bu durumda devlete borçlu olan kulüplerin en fazla 5 yıl içinde giderek artan oranda ve planlı biçimde borçları tutarında altyapı tesisleri ve altyapı eğitimleri konusunda yatırım yapmaları ve iş üretmeleri sağlanmalıdır. Bu şekilde hem futbolun geleceğine yatırım yapılmış, hem de söz konusu kulüplerin, kendilerini sürdürülebilir konuma getirmeleri sağlanmış olur.
Aksi halde bu operasyon, asalak ve besleme spor kulüpleri modeline destek vermek demektir. Dahası doğrudan şirket kurtarmak, şirket kurtarmak için kamu olanaklarını seferber etmekten başka bir anlam taşımaz.
Özetle mesele, spor/ futbol sevgisi amaçlı bir operasyon değildir. Mesele siyaset ve sporun/futbolun finansal işbirliğinin pervasız bir şekilde halka yeni yükler getirilmesi meselesidir.