21. yüzyılda aşk: Eros nerede?

Aşk… Dertti, dermandı, sabırdı, aşılması imkansız görünen tüm engelleri aşmaktı, sevdiğinin peşinde bir ömrü yok saymaktı. Aşık olan gibi; aşık olunanın da kahraman olmasıydı. Peki o efsane aşklara ne oldu? Eros’un yerini ne aldı, dijital çağa ne kaldı? Yoksa yeni nesil robotlara mı aşık olmaya başlayacak?

21. yüzyılda aşk: Eros nerede?

Sevgililer Günü adını Aziz Valentine’dan alsa da; aşk denince ilk akla gelen Eski Yunan tanrılarından Eros… Eski Yunan mitolojisinde güzellik tanrıçası Athena ve savaş tanrısı Ares’in oğlu olarak oklarıyla kalplere aşk tohumları eken Eros, eğer bugün yaşasaydı nasıl bir aşk tanrısı olurdu? Ok yerine kullandığı aşk silahı ne olurdu?

Peki ya her şeyin dijitalleştiği dünyamızda, aşkın geleceği var mı?

Tüm bu soruların cevapları için, aşk konusunda akademik çalışmaları bulunan Maltepe Üniversitesi İnsan ve Toplum Fakültesi Felsefe Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Bergen Coşkun Özüaydın ile konuştuk.


Önce işletme, ardında da felsefe ve psikoloji dallarında lisans eğitimi yapan Özüaydın, akademik kariyerinde de aşk konulu çalışmalara imza atmış bir eğitimci. Afrodit’in “haylaz, afacan oğlu” olarak resmedilen Eros’un da “ilk görüşte aşık” olduğunu anlatan Özüaydın;

“Eros, annesinin güzelliğini kıskandığını ve çirkin bir ejderhaya aşık etmesini istediği Psike’yi görür görmez aşık oluyor. Yani ilk görüşte aşkın temelinde güzellik, dış görünüş var. Eros, oklarıyla insanları, tanrıları birbirine aşık ediyor ama aradan çekiliyor. Aşkın sürmesi için emek sarf etmek gerekiyor” diyor.

Eros’un oklarını biraz da Zeus’un yönlendirmesiyle atarak çiftleri birbirine aşık ettiğini de belirten Özüaydın, yine de insanın özgür iradesinin önem taşıdığını vurguluyor:

“Bundan neredeyse 5 bin yıl öncesine dayanan Eros mitosunun ayrıntıları kısaca böyleyken günümüze geldiğimizde ‘Eros’un oklarının yerini ne alırdı’ diye sorarsanız, rahatlıkla ‘internet ağı, kablosuz bağlantı sinyali’ derim.

Çünkü ilişkilerin hepsi neredeyse internet temelli başlıyor. Artık ilk görüşte aşk; internette. Eros, işlerini internet ağı üzerinden yürütüyor. Önce birbirlerinin fotoğraflarını beğenenler, ardından internet üzerinden sohbete başlıyor. Sonra da buluşuyorlar. Tabii fotoğraf beğenme ve buluşmada da yine en büyük etken, dış görünüş…”

Filtreli fotoğraflar, ilk buluşma şoku…

Özüaydın’ın dikkat çektiği bir nokta da internet profillerinde kullanılan filtreli fotoğrafların, buluşmalarda hayal kırıklığına yol açması. Bu nedenle uzun süre yazışsa dahi çiftler yüz yüze geldiklerinde aşk daha başlamadan bitiyor…


Özüaydın kadınların bir ilişkiye başlarken farklı özellikler aradığını, ancak erkeklerin daha çok dış güzellik noktasından hareket ettiğini söylüyor. Özüaydın’a göre aşkın temelindeki bu nokta eski çağlardan bu yana pek değişmiyor.

Bilgisayar çağı aşkı öldürüyor mu?

İşin içine bu kadar dijitalleşme ve sanal dünya girince akla gelen bir soru da “Acaba aşk ölecek mi?..”. Özüaydın’ın yanıtı net:

“Bence ölmeyecek. Yine aşk olacak ama bir başka noktayı da belirtmek istiyorum. Filozoflara göre aşk aslında öyle sık yaşanan, herkesin başına gelen bir duygu değil. Öyle ki aşkın ne olduğunu duymasa bu duyguyu hiç yaşamayacak, hiç bilmeyecek insanların olduğunu söylüyorlar. Hepimizin bu kadar çok aşktan bahsetmesini de ozanlara, şairlere bağlıyorlar. Çünkü onlar öylesine duygulu ve özel ruhlar ki bize aşkı anlattıklarında kendimizi de ona dahil gibi hissediyoruz.”

İnsan robota aşık olacak

Peki, yapay zekaya aşık olmak mümkün mü?

Özüaydın’a göre; dün ve bugün gibi, gelecekte de aşk olacak; üstelik yapay zeka-insan aşkı da mümkün. “İnternetten yazıştığınız, görüştüğünüz biriyle buluşmaya karar verdiğinizde onun bir robot olduğu ortaya çıkabilir diye düşünüyorum.” diyor.

Robotların hissedemeyeceğini ancak “aşık olmuş gibi” konuşmaya ve davranmaya programlanabileceğini söyleyen Özüaydın, sözlerini çarpıcı ifadelerle tamamlıyor:


“Robot insana aşık olamaz ama insan robota aşık olabilir…”

Aşk ile sarılmak bakın nelere iyi geliyor


Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 19 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. Amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. Ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.