Türkiye’de günün hemen hemen her saati tüketilebilen çay, bundan binlerce yıl önce Çin’de bulundu. Çayı bulanlar, atalarımızın komşuları olan Çinlilerdi fakat en çok sevenler Türkler oldu. Yapılan bir araştırmaya göre, dünyada kişi başına çay tüketiminin en çok olduğu ülke Türkiye’dir. Şimdi gelin ülkemizde ve dünyada oldukça popüler bir içecek olan çayın tarihsel gelişimine ve çay kelimesinin nereden geldiğine bakalım.
Çay efsanesinin doğuşu
Çay kelimesinin kökeninin Çinceye dayandığı zannedilmektedir. Mandarin lehçesindeki ç’a ve Amoy lehçesindeki t’e; çayın iki farklı söyleniş şeklidir. Bugünkü dillerdeki çay kelimesinin karşılıkları, bu iki lehçedeki söyleniş şekillerine dayanmaktadır.
Şu anda Çin’de her iki kullanımı da görmek mümkünken diğer ülkelerin bazılarında Amoy lehçesindeki karşılığına benzer olan kullanımı, bazılarında ise Mandarin lehçesindeki karşılığına benzer olan kullanımı görülür. Mandarin lehçesindeki söyleniş biçimi Avrupa’da ilk defa 16. yüzyılda Portekizli tüccarlar tarafından kullanılmıştır.
Bu tüccarlar sayesinde Mandarin lehçesindeki ç’a; Rusçaya (çai), Farsçaya (ça), Arapçaya (şay) ve Türkçeye (çay) olarak girmiştir. Avrupa’da daha sonraları Hollandalı tüccarlar tarafından Amoy lehçesindeki söyleniş şekli yaygınlaştırılmıştır. Bu sayede çay, Amoy lehçesindeki ‘t’e kelimesinden türeyip, İngilizceye (tea), Fransızcaya (the), İspanyolcaya (te), Almancaya (tee) yerleşmiştir.
Çay, M.Ö. 2737 yılında Çin İmparatorluğu’nda bulunmuştur.
Efsaneye göre Çin imparatoru Shen Yung, çay bitkisinin tesadüf eseri olarak sıcak suya düşmesine şahit olur. İmparator, işte bu tesadüf sayesinde çayı keşfeder ve bir efsaneye göre yıllar boyunca o keşfin yapıldığı bölgede kalarak sürekli çay içer.
Çayın Avrupa’da ilk ortaya çıkışı ise sadece 4-5 yüzyıl öncesidir. 17. Yüzyıldan itibaren Hollanda ve Fransa, Avrupa’da çay tüketiminde öncü ülkeler haline gelirler. Çay demlemek için kullanılan demlik benzeri araçların da Çin’den Avrupa’ya ulaşması da yine bu dönemde gerçekleşir. Bazı kaynaklara göre Türkiye’ye çay ilk olarak II. Abdülhamid döneminde Japonya’dan gelmiştir.
Thomas Lipton isminde bir İngiliz, Glasgow’da bir çay dükkanı açtığında tarih 1871’dir. Zaman geçtikçe sermayesini büyüten Thomas Lipton, Seylan’da bir çay tarlasını satın alır. Bu şekilde bizim bugün bildiğimiz meşhur çay markası ortaya çıkmış olur.
Çayı Amerika kıtasına ilk ulaştıran kişi ise Peter Stuyvesant’tır. Bugün New York olarak anılan bölgeye yerleşen Hollandalılar, Amerika’da çay içen ilk insanlar olurlar. Çaya bilimsel adı olan Camelia sinensis’in verilişi ise 18. yüzyılda yılına denk gelir. 19. Yüzyıla gelindiğinde, Avrupa ve Amerika’da yavaş yavaş çay endüstrisi gelişmeye başlar.
Şimdiye kadar bahsettiklerimiz hep sıcak çaya ait bilgilerdir. Soğuk çayın icadı ise çok daha sonradır. Amerika’da sıcak havalarda, sıcak bir içecek olan çayı satamayan Richard Blechynden, bir gün çayı soğuk halde satmayı dener. Ice Tea (soğuk çay) kavramı işte bu şekilde ortaya çıkar. Poşet çayın keşfi ise ancak 20. yüzyılın başlarında gerçekleşebilmiştir.
Bugün dünyanın dört bir yanında severek tüketilen çay, arkasında köklü bir tarih ve kültür barındırır. Çin’de ortaya çıkıp bugün dünyanın hemen hemen her noktasında tüketilen ve her yerde farklı formlarına rastlanabilen çayın hak ettiği değeri en çok gördüğü ülkelerden birisi de Türkiye’dir.