Sokak Ekonomisi Çalıştayı’nda konuşan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu emeklilikte prim uygulamasında eşitlik olmadığını belirterek; “Herkesin emekli olma hakkı var. Emekli olmak için her ay en az 754 lira prim yatırılmalı. Simit satan da 754 lira yatıracak, milyon dolarlarla oynayan da! Peki burada adalet var mı?” diye konuştu.
Sokak Ekonomisi Çalıştayı’nda konuşan Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar:
Karnımız çok acıktığında bir yerde midye, çiğ köfte alıp geçirebiliyoruz ama bu insanlar neler yaşıyor görmüyoruz. Aslında gözlerimiz görüyor ama sorunlarını göremiyoruz. O insanlar hayat mücadelesi veriyor. Bunların tamamını aslında görüyoruz ama o perdenin arkasında neler oluyor, günlük yaşamında neler oluyor bilmiyoruz.
Hepimizin görevi, özellikle siyasetçilerin görevi bu kesime daha yakından bakmaktır. Akşam arkadaşlar bana bir not gönderdiler. Hocalarımız ciddi ciddi araştırmalar yapmış sokak ekonomisi konusunda.
Sokak ekonomisi çalışanları
Sokak ekonomisinin aktörlerini simitçi, bozacı olarak tanıyoruz, hortumcu piyasa ekonomisi aktörlerini ise yandaş, sarayın yakınları olarak tanırız beşli çete olarak tanırız.
Sokak ekonomisi çalışanları hem belediyeye hem maliyeye vergi öder ama hortumcu piyasa ekonomisi aktörleri Türkiye’de vergi ödememek için 1 sterline yurt dışında işletme açar 5 kuruş vergi vermez.
Sokak ekonomisinin aktörleri devlet ihalelerine giremez ama hortumcu piyasa ekonomisi aktörleri devletin en önemli fabrikalarını, ihalelerini alırlar. Garantileri de dolar bazındadır.
Hortumcu piyasa ekonomisi aktörlerinin en önemli gelirleri ranttır.
Sokak ekonomisi aktörleri toplumun yoksul kesimlerinin anlık kesimlerinin ihtiyacını karşılar. Hortumcu piyasa ekonomisi aktörleri ise toplumun geniş kesiminin gelirlerini siyasiler aracılığı ile hortumlarlar.
En somut söylem: Hırsız bizim hırsızımız
Sokak ekonomisi aktörleri faaliyetlerini sürdürürken bir siyasi aktöre dayanmaz ama hortumcu piyasa ekonomisi aktörleri sürekli varlıklarını artırırlar, o varlıkların artmasını sağlayan siyasi otoriteyi destekler. En somut söylem hırsız bizim hırsızımızdır.
Sokak ekonomisinin aktörlerinin derdiğini dile getireceği medya organları son derece sınırlıdır ama hortumcu piyasa ekonomisi aktörlerinin elinde medyanın en az yüzde 90’ı vardır. Bunlar siyasi iktidara da destek verir.
FETÖ üyeliği açık olanlara bile dokunmazlar
Sokak ekonomisi aktörleri kendilerini sahipsiz hissederler, günlük yaşama tutundukları ve akşam eve nasıl gideceklerini düşündükleri için yeteri kadar sorgulayamazlar, hortumcu piyasa ekonomisi aktörleri ise iktidar, yargı desteğini alır. Hatta bunların içinde FETÖ üyeliği çok açık olanlara bile dokunmazlar.
Şimdi bu maddeye dikkat çekmek istiyorum. Herkesin sonuçta bu ülkede yaşıyorsa emekli olma hakkı var. Emekli olmak için prim yatırması gerek. Her ay en az 754 lira prim yatırılmalı. 754 liranın sokakta para kazanan biri için ne kadar büyük bir para olduğunu takdirlerinize sunmak isterim. Hortumcu piyasa ekonomisi aktörleri de emekli olmak için onlar da en az 754 lira yatırıyor. Büyük ayrılıklar var ama sosyal güvenliğe gelince eşitler!
Simit satan da 754 lira ödüyor, milyon dolarla oynayanda, bunda adalet var mı?
Peki burada adalet var mı? Sosyal adalet var mı? Simit satan da 754 lira yatıracak, milyon dolarlarla oynayan da! Sokak ekonomisi aktörlerinin yüzde 90’nının güvencesi yok. Zaten zor geçiniyor. Nedir tablo Türkiye sosyal bir devlet değil arkadaşlar. Unuttuğumuz temel bir kavram bu. O kadar ciddi farklarımız var ki, gelirler arasında o kadar çok fark var ki…
Bir anayasa mahkemesi kararından okumak istiyorum, “Sosyal hukuk devleti, insan haklarına dayalı kişilerin huzur, refah ve mutluluk içinde yaşamalarını güvence altına alır. Kişi hak ve özgürlükleri ile kamu yararı arasında adil bir denge kurabilen, çalışma hayatını geliştiren çalışanları koruyan onların insan onuruna uygun hayat geçirmesini sağlayan, milli gelirin adaletli dağıtılması için önlem alan bu dengeleri koruyan devlete denir”bir masal gibi okuyoruz bu kararı…
Emeklilik yaşını 65’e çıkardılar. Peki sonraki 4 yılda ne yapacaksınız?
Hak arama gibi bir kavramı da unuttuk, hak arayanların terörist ilan edildiği bir ülkedeyiz. Bu insanların aileleri, sosyal güvenliği ne olacak. Bu ülkede aile sigortası olsun dedik. Ailenin güvencesi olsun dedik.
Emeklilik yaşını 65’e çıkardılar. 60 yaşında işten çıkarıldınız, bir yıl işsizlik maaşı aldınız sonraki 4 yılda ne yapacaksınız. Gideceğim işverene emeklilik hakkı kazanamıyorum diyor, işveren kusura bakma sen yaşlısın diyor. Saraya dönüyorum beni bari emekli edin diyorum, o da diyor ki siz daha gençsiniz emekli olamazsınız. O 4 yılda araya aile sigortası girerse herkes geleceğe güvenle bakabilir. Bunu biz dillendiriyoruz. Oysa 1974 yılında imzalanan sözleşme ile aile sigortasını taahhüt etmiştir. Neden istenmez bu hak?
Sendikalar sokakta hayata tutunmaya çalışanların da hakkını savunmalı, esnaf odaları da aynı şekilde. Zaten temel sorunumuz da görmezlikten gelmez. Bu toplantı bir ilk. Daha önce İstanbul’da bir kağıt toplayıcılarla ilgili toplantı yaptık. Herkes onurlu bir yaşam sürdürsün diye mücadelemizi sürdüreceğiz.