Bugün 1 Mayıs. Patronların bayram yaptığı, işçinin çalışmaya devam ettiği “İşçi ve Emekçiler Bayramı.”
İşçi, hiyerarşik düzenin alt basamağı, en çok alın teri döken ve en çok ezileni! En az hakka sahip olanı, var olan hakkı en fazla gasp edileni!
İşçi bu; ölürse fıtrattandır, kaderdendir kalırsa ne âlâ! Bu tablolarda İSİG (İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği) meclisinin hazırlamış olduğu raporlardan elde edilen verilerle oluşturuldu.
Verilere göre, geçtiğimiz yıl da en az 1923 işçi hayatını kaybetti. 2019’un ilk üç ayında 388, geçtiğimiz mart ayında ise bu rakam 108’i buldu.
Yine İSİG Meclisi’nin raporuna göre:
• 108 emekçinin 85’i ücretli (işçi ve memur), 23’ü kendi nam ve hesabına çalışanlardan (çiftçi ve esnaf) oluşuyor…
• Ölenlerin 4’ü kadın işçi, 104’ü erkek işçi. Kadın işçi cinayetleri tarım ve sağlık işkollarında gerçekleşti…
• Beş çocuk işçi can verdi. Çocuk işçi cinayetlerinin 4’ü tarımda ve 1’i inşaatta gerçekleşti…
• 11 mülteci/göçmen işçi yaşamını yitirdi. Mülteci/göçmen işçilerin 7’si Afganistanlı, 2’si Suriyeli ve 2’si Türkmenistanlı…
• Ölümler en çok inşaat, tarım, taşımacılık, belediye/genel işler, ticaret/büro, madencilik, kimya ve enerji işkollarında gerçekleşti. Bu ay tarımda ölenlerin en az yüzde 32’si ücretli. Yüzde 68’ini oluşturan çiftçi ölümlerinin ise bir kısmının başkasının tarlasını işleme ya da çobanlık vasıtasıyla ücretli olarak değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizmekle beraber net olarak bir oran verilemiyor…
• En fazla ölüm nedeni ezilme/göçük, trafik/servis kazası, yüksekten düşme ve kalp krizi. Özellikle kalp krizlerindeki artış uzun, yoğun ve fazla çalışmanın çıplak bir sonucu…
Bunlar çalışabilen emekçilerin durumu. Çalışamayanların durumu ise çok daha vahim.
Bu verilerde TÜİK’in, 15 Nisan 2019’da yayınlanan İşgücü İstatistikleri 2019 raporundan:
• Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2019 yılı Ocak döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 1 milyon 259 bin kişi artarak 4 milyon 668 bin kişi oldu.
• İşsizlik oranı 3,9 puanlık artış ile %14,7 seviyesinde gerçekleşti.
• Aynı dönemde; tarım dışı işsizlik oranı 4,1 puanlık artış ile %16,8 olarak tahmin edildi.
• Genç nüfusta (15-24 yaş) işsizlik oranı 6,8 puanlık artış ile %26,7 olurken,15-64 yaş grubunda bu oran 3,9 puanlık artış ile %15,0 olarak gerçekleşti.
• İstihdam edilenlerin sayısı 2019 yılı Ocak döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre 872 bin kişi azalarak 27 milyon 157 bin kişi, istihdam oranı ise 1,9 puanlık azalış ile %44,5 oldu.
Tüm bunların sonunda ne mi oldu? Sermaye güçlendi; işveren acımasızlaştı, işçinin beli biraz daha büküldü.
Ardı ardına konkordato haberleri, kepenk indiren işletmeler, Türkiye pazarından çekilenler bir yandan ekonominin kötüye gidişatını gösterirken, diğer yandan da emekçiye gösterilen sopa haline geldi.
Sistem artık emeğiyle para kazananı şükürle çalıştırmaya başladı. Bazen direkt bazen dolaylı olarak işi olduğu için şükretmesi gerektiği mesajı sadece patronlar bazında değil, artık topyekûn sistem tarafından empoze ediliyor. Senelerin bilgi birikimi, eğitimi “ekonomik kriz” , “piyasanın gidişatı” cümleleri arasında değersizleşip kalıyor.
İşsiz sayısının milyonları bulduğu bir ortamda işçi; sermayenin gözünde sadece o anlık iş yapan insandır ve maalesef kaderin sermayenin temsilcisinin iki dudağı arasına sıkışır kalır. En faşistinden en sosyalistine maalesef iş hep aynıdır. Kapitalizmin düşünceleri, görüşleri yok ettiği dünyada asıl olan sermayedir ve en tepedekinden en alttakine kadar herkes sermayeyi kalkındırmak için çalışır!
Bazen yerin altında dökersin alın terini, bazen tarlada bazen evde bazen bir plazada. Sonuç hep aynıdır. Çarklıların arasında çarklılar dönsün derken çoğu kez öğütülür kalırsın!
Senelerce okursun öğretmen çıkarsın, atanamazsın sonra haberin çıkar ya bir inşaattan düşüp ölürsün ya da dayanamayıp çaresizliğe intihar edersin!
Mühendis olursun, aylar sürer iş bulman. Bulursun, sonra kader derler, fıtrat derler ölürsün bir maden göçüğünde!
Sen ölürsün, sistem çalışmaya devam eder! Sen ölürsün, herkes aklanır, çarklar dönmeye başka bir yerde başka birilerini öğütmeye devam eder!
Bugün 1 Mayıs: İşçinin, emekçinin bayramı!
Bugün ekmeğini çöpten çıkartanın da bayramı. Belki en azından bugün farklı bakabilirsiniz, dışı kirli, içi temiz insanlara!
Bugün 1 Mayıs Soma’da yitip giden 301 madenciyi hatırlarsınız belki!
Belki Kozlu’yu hatırlarsınız, belki işçi kanıyla yükselen plazaların yanından geçersiniz, geçerken tüm bunları hatırlayarak bakın olur mu?
Cargill’de direnen işçileri de hatırlayın! Direnen TEKEL işçilerini, şeker fabrikalarında alın teri dökerken işsiz kalanları da hatırlayın!
Bugün 1 Mayıs. Gözünüzün önünde olsun tekmelenen işçiler, hor görülen emekçiler!
Bugün 1 Mayıs az sonra bir temizlik işçisi temizleyecek yere fırlattığın çöpü, leş gibi bıraktığın tuvaleti! İşçi temizler her şeyi, peki sermaye elindeki kanı yediği hakkı nasıl temizler? Bugünün hatırına düşer mi akıllarına? Tüm bunların gölgesinde nasıl kutlu olunur bilinmez ama bugün 1 Mayıs: İşçi ve Emekçi Bayramımız kutlu olsun! En çok da bugün çalışan işçinin, emekçinin bayramı kutlu olsun!