16 Haziran ortak canlı yayın ile ilgili konuşan CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, “Soru meselesi bir kaosa dönüştü. Bence hem İmamoğlu hem de Yıldırım’a haksızlık yapılıyor. Bir kere Sayın Yıldırım yanlış bilgilendirilmiş” açıklamasında bulundu. Ortak yayın görüşmelerine dair detayları paylaştı.
16 Haziran ortak canlı yayın: Soru meselesi bir kaosa dönüştü!
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, 16 Haziran’da Binali Yıldırım ve seçilmiş İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu arasında gerçekleştirilecek olan ortak yayına yönelik ilk görüşmede Mahir Ünal’ın soruların bir havuzda hazırlanması teklifi getirdiğini ifade etti. AK Parti’li Mahir Ünal ise böyle bir teklifin söz konusu olmadığını belirtti.
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, Didem Arslan Yılmaz’ın Habertürk’te yayınlanan ‘Türkiye’nin Nabzı’ programına bağlanarak; 16 Haziran’da Binali Yıldırım ve Ekrem İmamoğlu arasında gerçekleştirilecek olan ortak yayının detaylarına ve “soru polemiği” ilişkin açıklamalarda bulundu.
Engin Altay: Soru meselesi bir kaosa dönüştü!
— Soru meselesi bir kaosa dönüştü. Bence hem İmamoğlu hem de Yıldırım’a haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Bir kere Sayın Yıldırım yanlış bilgilendirilmiş. İşin esasını anlatayım. Benim tanığım şekliyle sayın İmamoğlu’nun söylediği, Yıldırım’ın soruları görüşülmesini istediği şeklinde bir beyanı var.
— Sayın Ünal ile ilk görüştüğümüzde; Ünal’ın bana ilk teklifi; ki ben bu teklifi Binali Yıldırım adına yapılmış gibi algılarım. Benim ona yaptığım teklifler de İmamoğlu’nun teklifi gibi algılanır.
— İlk toplantıda, format belirleme görüşmesinde Sayın Ünal şöyle bir teklifte bulundu;
‘Bunu ABD Başkanlık Seçimleri’ndeki tartışmalar gibi yapalım. 20 soru, eşit soru her iki adaya da sorulsun. Her iki aday makul süre, bunu 3 dakika olarak öngördük.’
Ben de düşündüm, ‘olabilir’ dedim. Soruların da; bir havuzda hazırlanmasını, yani hem Mahir Bey’in hem bizim, soruları bir yerde birleştirip oradan, bir havuzdan 20 ortak soru tespit etmemiz şeklinde bir teklif geldi.
Biz Mahir Bey ile 4 kere bir araya geldik. Bu ilk gün olan görüşmedir. Sonra Mahir Bey Yıldırım’a, ben İmamoğlu’na bu görüşmeyle ilgili bilgi paylaştık. Bu görüşmeyi paylaşırken ben Sayın İmamoğlu’na ve yakın çalışma arkadaşlarım da ‘böyle bir teklif geldi, ben de makul gördüm’ dedik. Buradan tabi doğal olarak Sayın İmamoğlu ne anlayacak? AK Parti’nin, Sayın Mahir Ünal’ın, Binali Yıldırım adına o masada olduğunu düşünerek soruların önceden görüşülmesini, belirlenmesini, arzu ettiğini anlamasından doğal hiçbir şey olamaz.
Soru konusunda moderatöre inisiyatif bırakmak
— İkinci görüşmede; daha moderatör falan da belli değilken, biz dedik ki, ‘moderatörün eline soru vermek çok mantıklı değil. Bence moderatöre bir çerçeve çizeriz ama moderatöre bir inisiyatif bırakmak lazım’ dedik. Ne zaman? İkinci görüşmede.
Bu bilgiyi Ekrem Bey ile birlikte, bir kısım parti yöneticisi ile birlikte değerlendirdik. Yani Mahir Bey’e de söyledim. Binali Bey’in teklifi değilmiş. Mahir Bey de altını çizerek söyledi. Mahir Bey’in düşüncesiydi. Ama ikinci görüşmede; ‘moderatöre inisiyatif bırakmazsak olmaz, bu hoş olmaz’ diyerek terk ettiğimiz bir düşünceydi.
Ekrem Bey’in de ilk görüşmeyi, Mahir Bey ile yaptığım görüşmeyi kendisine naklettikten sonra Mahir Bey’den gelen teklifi Binali Bey’den gelen bir teklif olarak algılamasından doğal bir şey olamaz. Benim Mahir Bey’e yaptığım kimi teklifleri de Binali Bey’in, Ekrem Bey’in teklifi olarak algılaması da doğaldır.
İkinci görüşmeden sonra; üçüncü görüşmede tamamen inisiyatifin moderatöre bırakılmasına, moderatörün arzu etmesi halinde adaylarla ayrı ayrı görüşmesine karar verdik. Zaten ortak yaptığımız basın toplantısında da ne dedik? “Soruları moderatör hazırlayacak, inisiyatif moderatördedir.” bizzat ben söyledim. Durum bundan ibaret.
Her iki adaya da aynı sorular mı sorulacak?
— Onu da söyleyeyim, süre de önemli. Çok uzun olmaması da gerekir. 20 soruyu 18’e düşürdük. 15 soru aynı sorular sorulacak, İstanbul eksenli. 3 soru belki 4 olur, bilemiyorum takdir moderatörün. O da her iki adaya ayrı ayrı sorular.
Mahir Ünal: Soru isteme teklifi söz konusu değil
Engin Altay’ın telefon bağlantısı ile yaptığı açıklamalara AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal’dan cevap geldi. Ünal, programın moderatörü Didem Arslan Yılmaz bir mesaj göndererek Altay’ın ifadelerinin doğru olmadığını söyledi. Programda dile getirilen mesaja göre Ünal şu ifadeleri kullandı:
“Didem hanım şahsımla ilgili soruları isteme teklifi söz konusu değil. Engin bey ile moderatör belirlenmeden önce çeşitli usul ve yöntemlere dair karşılıklı müzakerelerimiz oldu. Ama soruları isteme teklifi ifadesi yanlış. Takdir edersiniz ki müzakere başka bir şey teklif başka bir şey.”
Binali Yıldırım: Her adaya 15 soru sorulacak
Binali Yıldırım, Ekrem İmamoğlu ile 16 Haziran’da yapılacak olan ortak yayın için şöyle konuştu:
— Genel Başkan Yardımcıları bugün detayları konuştu. Her adaya 15 soru sorulacak. Her soru için 3 dakika ayrılacak. İsmail Küçükkaya isminde her iki taraf da mutabık kaldı.
— Bu programın bir özelliği herhangi bir televizyon kanalının logosuyla yayınlanmayacak, bir stüdyoda yapılacak. Biz de söz ağızdan çıkar karşı tarafta karar değişikliği olursa bunu bilemem.
— Soru sordu soru hoşumuza gitmedi onu gözden uzaklaştırmak unutturmak benim yapacağım bir şey değil, yapmam. Ama CHP adayının öyle bir huyu var. O diyebiliyor. Ne isterse sorsun biz de sorularına samimiyetle cevap verelim.
Binali Yıldırım: İki sebepten Uğur Dündar’ı teklif ettim
Binali Yıldırım, Ekrem İmamoğlu ile yapacağı ortak canlı yayın için usta gazeteci Uğur Dündar’ın adını neden telaffuz ettiğini de açıkladı.
— İki sebepten dolayı Uğur Dündar’ı teklif ettim. Yandaş televizyonda yaparlar kendin çal kendin oyna yaparlar dediler. Burada bir şaşırtma yapmak istedim. Açık taraf olan biri. Benim için hiç mahzuru yok. Yeter ki bahaneleri kalmasın. Niye vazgeçtiğini anlayabilmiş değiliz. Sen soru soracaksın biz cevap vereceğiz, adaylar demokrasi bundan nasıl zarar görecekler dedim. Ben de tam onun için Dündar ismini telaffuz ettim. Niye? Bir kutuplaşmadır gidiyor. Böyle mi kardeşim, madem ki bu kutuplaşmayı yumuşatacak bir süreç için Uğur Dündar bu işi üstlensin. Bu şekilde bir iletişim kurulsun. Bu fırsatı değerlendirebilirdi. Ancak büyük bir ihtimalle CHP’nin telkiniyle bu yayını yapmaktan vazgeçti.
Kendisinin açıklamaları ne kadar kabul gördü ikna edici oldu bilemem. Ben ikna olmadım. CHP’nin telkini ile bu yayından vazgeçmiş olabilir. İsmail Küçükkaya’yı ben eskiden beri tanırım, ulaştırma muhabiriydi. İsmail Küçükkaya kendi işini yapmaya çalışan ama düşüncesi de bilinen bir arkadaşımız.