Abdülhamit Kayıhan Osmanoğlu iade-i itibar istiyor

2’nci Abdülhamid’in 4’üncü kuşak torunu Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu: Osmanlı’nın torunlarını görmüyorlar. İade-i itibar verilmeli. Geç bile kalınmış bir şey ama bu hem ülkemiz için hem dünyada nasıl farklı hanedanlıklar varsa ülkemizde de olması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bunun ülkemize bir değer katacağına inanıyorum.

Osmanoğlu, sinema filmi projesi için Düzce’ye gitti. Osmanoğlu, Osmanlı hanedanı mensuplarının yaşadıklarını ‘Hanedan Sürgünü’ filminde göstereceklerini söyledi.

Gazetecilerin sorularını cevaplayan Osmanoğlu, ABD’de öldürülen Abdülkerim Efendi’nin sahipsizler mezarlığında bulunan kabrini Türkiye’ye getirmek için çalışma yaptıklarını ifade ederek şöyle konuştu:


“1935 yılında Sultan Abdülhamid Han’ın oğlu Selim Efendi, Selim Efendi’nin oğlu da Abdülkerim Efendi, İngiliz ve Çin istihbaratı tarafından şehit edildi. Biz bunu daha önce de söylemiştik. Bayram öncesinde New York’a gittiğimizde dedemizin kabrini ziyaret ettik. Gerçekten çok duygulandım, Sultan Abdülhamid Han’ın torunu başka bir ülkede gerçekten çok üzüldük.

Biz oradaki görüşmelerimizi yaptık. Sağ olsun büyükelçimiz ve konsolosumuz bizlere desteklerini esirgemedi. Devletimiz de esirgemedi. Şu an Amerika’da birkaç prosedür var. Eylül ayında tekrar oraya gideceğim, oradaki ziyaretler sonrasında bizden DNA testleri istediler, çünkü defnedildiği bölge sahipsizler mezarlığı diye geçiyordu.

O kadar çok mezarlık var ki hatta dedemin üzerinde birkaç daha meftun var. DNA testini yaptıktan sonra ülkemize getirmek istiyoruz. İnşallah bu sene yetiştireceğimize inanıyorum. Aile büyüklerimiz de çok sevinecek. İnşallah dedemiz Abdülkerim Efendi’yi en kısa zamanda getiririz.”


Abdülhamit Kayıhan Osmanoğlu’ndan iade-i itibar talebi

Abdülhamit Kayıhan Osmanoğlu
Abdülhamit Kayıhan Osmanoğlu

Abdülhamit Kayıhan Osmanoğlu, “Osmanlı’yı biz sözde seviyoruz, özde sevemiyoruz. Bunlar acı gerecekler. Osmanlı ile alakalı lokantalar var, kafeler var, Osmanlı adına her şey var ama hatta arkalarına bile Osmanlı tuğraları asıyorlar, buna rağmen Osmanlı’nın torunlarını görmüyorlar. Bu vesile ile iade-i itibar verilmeli. Geç bile kalınmış bir şey ama bu hem ülkemiz için hem dünyada nasıl farklı hanedanlıklar varsa ülkemizde de olması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bunun ülkemize bir değer katacağına inanıyorum” diye konuştu.

“Handen Sürgünü adlı projemizi sinemaya taşımak istiyoruz”

Osmanoğlu, Osmanlı hanedan mensuplarının yaşadıklarını sinema filmi haline getirmek istediklerini vurgulayarak; “Genelde yapmış olduğumuz bazı konferanslar var. Konferanslarda gelen soru şu, ‘Siz hangi sarayda otuyorsunuz?’ Vatandaşlarımız, milletimiz hanedanın nerede yaşadığını bilmiyor.

Hangi ülkede, hangi şartlarda, neler yaşadılar, hangi zorlukları yaşadılar, bir şehzadenin bankta yatması, bir şehzadenin çöpten yemek yemesi, bir şehzadenin otel odasında hizmet görevlisi olarak çalışmasına kadar, Sultan Abdülhamid Han’ın eşi mutfakta bulaşık yıkayana kadar bunları bir çoğumuz bilmiyor.


Biz de ‘Hanedan Sürgünü’ adlı projemizi bir sinema olarak başlamak istiyoruz. Çünkü hanedanın neler yaptığını anlatmamız gerekiyor. 3 Mart’ta sürgüne gitti ama aile nerelere gitti. Nasıl yaşadılar, neler yediler, neler içtiler? Paraya ihtiyaçları vardı ama el açmadılar” dedi.

Dolmabahçe Sarayı restorasyonu sırasında not bulundu


Editor
Haber Merkezi ▪ İndigo Dergisi, 19 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. Amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. Ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İndigo Dergisi herhangi bir çıkar grubu, ideolojik veya politik hiçbir oluşumun parçası değildir.