Laz Uşağı: Arhavi, Lazlar, Lazca, Karadeniz çayı ve Atmaca avı

Türkiye’de “Laz” denilince akla Karadenizliler gelir. Bu ne yazık ki bir galat-ı meşhurdur (ünlü hata). Her Laz Karadenizli olmasına rağmen her Karadenizli Laz değildir. Hatta Karadeniz Bölgesi’nde yaşayanların çok küçük bir kısmı Lazdır.

arhavi köprüsü

Lazlar

Laz toplumu, aslen köklerini Kafkasya’dan alan bir topluluktur. Kafkasya’daki bir başka topluluk olan Megrellere kadar kültürel bağlantıları vardır. 19.yy.ın özellikle ikinci yarısında Kırım Savaşı akabinde ortaya çıkmış gerilimler sonucu özellikle Çeçenler olmak üzere Kafkasya’da yerleşik olan birçok topluluk Osmanlı topraklarına göç etmiştir. Bunun yanı sıra, Rusya tehlikesi sebebiyle birçok Laz da Karadeniz’de daha güvenli olan batı kıyılarına doğru göçmüştür.

Lazca

Lazların dili Lazca’dır ve öyle birçok kişinin zannettiği gibi Türkçenin “Celdum, cittum” (Geldim, gittim anlamında) telaffuz edilmesi ile bir ilgisi yoktur. Lazca, komşumuz Gürcistan’ın dili olan Gürcüce ve yine Kafkasya’da mevcut bir dil olan Megrelce ile akraba bir lisandır.


Laz Uşağı: Arhavi, Lazlar, Lazca, Karadeniz çayı ve Atmaca avı

Laz Uşağı

Günümüzde birçok Laz, Artvin‘in Arhavi, Hopa ve Rize‘nin Pazar ilçelerinde yaşamlarını idâme etmektedirler. Anne tarafından dedem has Laz olduğundan (anadili de Lazca idi) akrabalarımı bulmak için gittiğim Artvin’de Laz kültürüne dair birçok şeyi görme fırsatım oldu. Öncelikle Türkçe şiveleri herkesin aşina olduğu Karadeniz ağzından farklıdır. “R”lere çok farklı basarlar ve “ı” sesini telaffuzları da çok farklıdır.

Arhavi’nin girişinde bir heykel dikkatimi çekmişti. Bir kadın ve bir erkeğin tasvir edildiği heykelde, kadın elinde bir çay yaprağını tutarken erkeğin elinde bir atmaca vardı. Doğu Karadeniz’in çayını neredeyse herkes bilirken atmaca geleneğini pek kimse bilmez.

Laz Uşağı: Arhavi, Lazlar, Lazca, Karadeniz çayı ve Atmaca avı

Çay nasıl yapılır?

Doğu Karadeniz seyahatimden sonra çay çıtam çok yükseldi. Bunun sebebi öncelikle alıştığım çaydan çok farklı tatta çayları sıklıkla içmem oldu. Bu süreçten sonra Doğu Karadeniz çayının nasıl hazırlanması gerektiğini öğrendim.

Has çay demlemesini kısaca özetlemek isterim. Zira günde milyonlarca bardak çayın içildiği ülkemizde, bu hassasiyet bilhassa büyük şehirlerde yok olmuş diyebiliriz. Evvela, Doğu Karadeniz çayı kesinlikle ama kesinlikle üzerine kaynar su dökülerek demlenemez. Usta deyimiyle, kaynar su o çayı yakar ve artık ondan istediğiniz tadı ve lezzeti alamazsınız.

Bu işin pirleri, çayı önce soğuk suda elle yıkıyorlar ve tozlarını ayırıyorlar. Ardından demlik kısmına çay koyup soğuk su ile dolduruyorlar. Altta kaynayan su ile yavaş yavaş çay demleniyor. (Dem zaten zaman demek!) 25-30 dakikada o içmeyi arzulayacağınız çayı demlersiniz.

Ben bu birikimden sonra İstanbul’da ve eski şirketimde de çok zorlandım. Zira artık o yanmış çayı içemez hale geldim. Doğu Karadeniz çayı ile 3-4 dakikada kaynar su ile yapılmış bütün çaylar bahsettiğim yanık çay kategorisindedir ve çayın asıl lezzeti kaybolmuştur.


doğu karadeniz arhavi laz

Atmaca Avı

Akrabaları aramak için çıktığım seyahat sırasında soyadından bulduğum Mehmet Abi’yi Arhavi’de ana caddenin üstündeki bir dükkanda buldum. Ana cadde bir bulvardı ve bulvarın ortasındaki ağaçların orada bir kuş dikkatimi çekti. Ancak türünü çıkaramadım. Dükkana girip Mehmet Abi ile onun akrabaları ve hikayeleri hakkında konuştuktan sonra vakit geç oldu ancak o beni bırakmadı ve evinde misafir etti.

Sohbet sırasında o bulvardaki kuşun sırrı da çözüldü. Kuş bir atmacaydı. Mehmet Abi de o ana kadar 30 yılı aşkın bir süredir bu geleneğin tutkunlarındandı. Gece babasını eve çağırıp ailesinin göç hikayelerini bana anlattırdıktan sonra yatmadan bana “Hava sabah iyi olursa çok erken atmaca avına götüreceğim seni.” dedi. Sabah şansıma yağmurlu olmayınca Mehmet Abi’nin efsane Lada marka cipiyle yola koyulduk.

Tentesini bulmak için geçtiğimiz yol, Rusların savaş zamanı yaptıkları Hopa Yolu imiş. Çok dar görünen bu yol beni gerçekten zaman zaman ürküttü. Arabada yanımızda bir de Lazca’da “gayço” (“G” Arapça’daki gayın gibi telaffuz ediliyor.) denen serçe boyutundaki bir kuş vardı.

Tenteye geldikten sonra orada duran bir posta direği ve direğin üstündeki çetele gibi çiziklere baktık. Mehmet Abi, bu çizgilerin ne olduğunu sordu. Acaba tuttuğu kuşların sayısı mı diye düşünürken ayı pençesi izi olduğunu öğrendim. Evet, o bölgede ayılar cirit atıyordu belli ki. Rehberimin yanında silah da vardı, ayı vurmak kanunen yasak olmasına rağmen. Kendisi, denizin üstünden geçen atmacaları takip edip çocukluğundan beri uzmanlaştığı ormandaki kuşların taklidiyle onları kendine doğru çekmeye çalışıyordu.

Eğer atmaca bulunduğumuz tarafa bakarsa, sopanın ucuna bağladığı “gayço”yu pırpır uçuruyor ve avını kendine çekmeye çalışıyordu. Gerçekten canlı olarak atmaca avına o gün şahit oldum. Akabinde “Yavrum benim” diye sevdiği atmacayı elime vermek istedi Mehmet Abi. Korka korka zorla aldım. Zira atmacayı tutmanın hassas bir şey olduğunu ve pençelerinin tehlikeli olabildiğini bana söylemişti.

Atmacayı tuttum, bir süre sonra da Mehmet Abi “Bunu salacağız” dediği için yine korka korka onu tepeye doğru saldım. Ancak tentenin içindeki 3-4 cm’lik gözetleme deliğinden atmaca geçişini izlerken Mehmet Abi’nin söylediği “Bu atmaca hayvanı çok kıvrak (“R” telaffuzuna dikkat) hayvanlardır, aynı Lazlar gibidir.” tümcesi aklımdan gitmiyor.

Laz Uşağı: Arhavi, Lazlar, Lazca, Karadeniz çayı ve Atmaca avı
Arhavi

Ayrıca Lazlar, bütün Karadenizlilere toptan Laz denmesinden de son derece rahatsız olurlar ve buna tepki gösterirler. Bu yüzden, “Laz Uşağı” kavramı sadece ve sadece kökeni Laz olanlar için kullanılmalıdır.


Son söz: Her Laz Karadenizli ancak her Karadenizli Laz değildir.

Doğu Karadeniz: Rize, Ayder Yaylası, Trabzon, Artvin