AKP’de günün depremi: Başkaldırı sürecine giriyoruz dedi istifa etti!

AKP’nin kurucularından eski milletvekili Cuma İçten, manifesto gibi uzun bir açıklamayla partisinden istifa ederek, “Yeni bir hal” ve “Başkaldırı” ifadelerini kullandı. Cuma İçten’in AKP’den istifa eden eski Başbakan Ahmet Davutoğlu ile hareket edeceği ifade ediliyor…

AKP günün depremi: Başkaldırı süreci ve yeni bir hal!
AKP’de günün depremi: Başkaldırı süreci ve yeni bir hal!

Milli Gençlik Vakfı, Refah Partisi Gençlik Kolları, AKP Eminönü ilçe teşkilatı kuruculuğu, Fatih Belediyesi meclis üyeliği ilçe başkan yardımcılıkları, Diyarbakır Milletvekilliği, TBMM İçişleri ve Savunma Sanayi komisyon üyelikleri, AKP genel merkez Siyasi ve Hukuki işler başkan yardımcılığı gibi görevlerde bulunan İçten, Fazilet Partisi’nde yaşanan ayrışma sırasında Erdoğan’la birlikte hareket etmişti.

İşten istifasında AKP’ye yönelik dikkat çeken eleştirilerde bulundu:


İşte İçten’in twitter’da yaptığı istifa açıklaması:

“Karşılarında kendilerine başkaldıran bir kitle bulmaktadır”

“Bu süreç; başını kuma saklayanlardan, kapalı kapılarda gizli pazarlıklar yapanlardan, korkulardan, yasaklardan, baskılardan, gözü dönmüşlerden, adaletsizliklerden, yolsuzluklardan, yokluklardan, yetimleri ağlatanlardan, annelerin gözyaşlarından beslenerek ahkâm kesenlere karşı, halkımıza omuz vererek, adaleti üstün kılarak, güzelliklere kapı aralayacağımız bir süreç olacaktır.

1993 yılında başladığımız siyasi yolculuğumuzda sırasıyla; Milli Gençlik Vakfı, Refah Partisi gençlik kolları, Ak Parti İstanbul/Eminönü ilçe teşkilatı kuruculuğu, Fatih Belediyesi meclis üyeliği ilçe başkan yardımcılıkları, Diyarbakır Milletvekilliği, TBMM İçişleri ve Savunma Sanayi komisyon üyelikleri, Ak Parti genel merkez Siyasi ve Hukuki işler başkan yardımcılığı gibi görevleri icra ederek, aziz milletimize hizmet etme şerefini gururla yaşadık.

Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Fazilet Partisi bünyesindeki yanlışlıklara itirazlarda bulunarak, yenilikçi hareketin içerisinde yer aldık. “Adalet” ve “kalkınma” gibi kıymetli kavramlar temelinde o dönem liderimiz olan merhum Necmettin Erbakan hocamızın yanından ayrılarak, Ak Parti’nin kurucu kadrolarında yer aldık. Kişisel bir çıkardan ziyade aziz milletimizin hak ettiği refaha ulaşması amacıyla çıktığımız bu yolda bizleri, bazı kendini bilmezler (ki sonradan Ak Partiye geçenler!) Hain ilan etmişlerdi. Geçmişte merhum Necmettin Erbakan hocaya itirazlar ile başkaldırıp öncülük yapanlar, bugün aynı gerekçeler ile karşılarında kendilerine başkaldıran bir kitle bulmaktadır. Öyle ki, bugün adalet ve vicdan ekseninde başkaldıranlara söylenecek her lafın muhatabı, geçmişte benzer hasletlerle yola çıkan tüm bireyler olacaktır.”

“FETÖ İLE İLGİLİ MÜCADELEDE, ÜST DÜZEY SİYASİLERİN EŞLERİ, BİRİNCİ DERECE YAKINLARI VE AKRABALARINA DOKUNULMAMIŞTIR”

İçten’in açıklaması şöyle devam etti:

“Ak Parti kuruluş ve iktidara geliş sürecinin ardından; sağlık, savunma, sosyal devlet vb. alanlarda yenilikler ve iyileştirmeler yapmış olsa bile aşağıda detayları ile belirttiğim ADALET, EKONOMİ, KÜLTÜREL DEĞERLER, EĞİTİM, BELEDİYECİLİK, TERÖR İLE MÜCADELE ve LİYAKAT gibi başlıklarda ciddi tahribatlara neden olmuş ve bu alanlardaki tahribatlar kronik bir hale gelmiştir.

Ak Parti’nin kuruluş aşamasından itibaren sisteme yönelik ilk itirazımız ADALET hususundaydı. Ancak ne acıdır ki bugün de sisteme yönelik itirazlarımızın başında ADALET kavramı yer almaktadır. ADALET tahsis edecek kurumlarda bir ilerleme olmadığı gibi sistem yazboz tahtasına dönüştürülmüş, hukuk askıya alınmış, insan hak ve özgürlüklerinde ciddi anlamda gerilemeler yaşanmıştır. Adeta eski Türkiye’den öteye gidilememiştir. Demokratik talepler, insan hak ve özgürlükleri, etnik ve dini hürriyetler anayasa ile güvence altına alınamamış sorunlar görmezden gelinmiştir. Suçu sabit olmuş ve cezaevinde yatmakta olan FETÖ’cü terörist savcı ve hakimlerin karar verdikleri davalardan, mağdur olan on binlerce insanın mağduriyeti giderilememiştir. Terörist oldukları hukuki karar ile tescilli olan hâkim ve savcıların baktıkları davalar yeniden ele alınmamış ve YENİDEN YARGILANMA yolu açılmamıştır. Aynı Adalet ve güvenlik kurumları, FETÖ terör örgütü ile yapılan mücadelenin benzerini diğer terör örgütleri ile yapamamıştır. Örneğin FETÖ’cü iş adamlarının mal varlıklarına el konulmuş, FETÖ’cü memurlar memuriyetten atılmış ve lisansları iptal edilmiş, FETÖ’cü sivil toplum kuruluşlarında yer alanlar tutuklanmış ama diğer terör örgütleri ile aynı tarzda bir yaklaşım sergilenmemiştir. FETÖ ile ilgili mücadelede, üst düzey siyasilerin eşleri, birinci derece yakınları ve akrabalarına dokunulmamıştır. Adalet sistemi çökmüş 10 – 15 yıl süren davaların yanında en hızlı dava 5 yılda çözülebilmiş. 200 yıl ile yargılananlar 5 yıl tutuklu kaldıktan sonra salıverilmiş suçsuz görülmüş. Hayal örgütler, hayal örgüt mensupları yıllarca hapis yatmıştır. Hukuk yazboz tahtasına çevrilmiş savcılar, hakimler iktidarın emrinde adalet dağıtmaya çalışmıştır. 10 yıl önce hukuk karşısında terörist olanlar şimdi kahraman ilan edilmiş, yine 10 yıl öncesine kadar hukuk karşısında kahraman olan bireyler ise terörist ilan edilmiştir.


“BÖLÜCÜ TERÖRİST BAŞININ MEKTUPLARINI MEYDANLARDA OKUTAN İKTİDAR”

Teröristlerin ayağına savcı ve hakimler gönderen iktidar, Türkiye cumhuriyeti devletine çadırda terörist yargılayarak arka kapıdan tören ile serbest bırakan iktidar, YPG’li teröristleri çözüm sürecinde devlet hastanelerinde tedavi ettiren iktidar, YPG lideri ile Ankara’da lüks otellerde diplomatik kurallar ile ağırlayan iktidar, çözüm süreci adı altında teröristlerin terör faaliyetlerinin artmasına seyirci olan iktidar, ilerleyen süreçlerde terörist Osman Öcalan’ı TRT’ye çıkartıp yerel seçimlerde seçimi kazanma uğruna Kürtlere mesaj veren iktidar, bölücü terörist başının mektuplarını meydanlarda okutan iktidar, sonrasında teröristlere yardım ve yataklık bahanesi ile ellerinde hiçbir hukuki karar olmadan yargılama olmadan belediye başkanlıklarına kayyum atayan iktidar. Türk’e ayrı, Kürt’e ayrı hukuk konulmuş, batı belediyelerinde görevden alınan belediye başkanlarına kendi meclisleri atama yaparken, doğu belediyelerinde kayyum atamaları yolu seçilmiş ve belediye meclisleri fes edilmiştir. Hakkında yargılama ve mahkûmiyet kararı olmadan dört ay önce yapılan seçimlerde seçime girmeye hak kazanan belediye başkanları görevlerinde alınmıştır. Terörist başına verdiği kırmızı güller ile gündeme gelen ve bir zamanlar beka vadisini kendine ev olarak tayin edenler Ergenekon’dan yargılanırken mahkeme koridorlarında tüm ak partilileri yargılayacağız deyip ağza alınmayacak küfür ve tehditler savuranlar, bugün kahve falına bakacak şekilde yakın olacak memlekette atamalarda onlardan tavsiyeler alacaksın. İŞTE BU DURUMA İTİRAZ EDİYORUM.

“CUMHURBAŞKANLIĞI DANIŞMANLARI BAKANLARDAN DAHA ETKİN HALE GELMİŞTİR”

Yasama yürütme yargı bağımsızlığı ayaklar altına alınmıştır. Cumhurbaşkanı ve meclis HSYK, Yargıtay ve Anayasa mahkemelerinin üyelerini atayarak kendilerini denetlemesini benzeri eskiden olduğu gibi engellemiştir. Cumhurbaşkanlığının KHK’ler ile kanunlar çıkarmış ve TBMM baypas edilerek işlevselliği ortadan kaldırılmıştır. Atanan bakanların halkın sorunlarına duyarlılığı zayıflamış cumhurbaşkanlığı ofisleri veya cumhurbaşkanlığı danışmanları bu bakanlardan daha etkin hale gelmiştir. En üst kademede görev alan danışmanlar, vekiller bakanlar, kendi şahsi konularını ilgilendiren ve geçmişte yaptıkları usulsüz işler ile ilgili konulara ilişkin (devlet ve toplum güvenliğini ilgilendirmediği halde) YAYIN YASAĞI almışlar ve böylelikle kamu vicdanından gizlenerek, kendilerini tartışmaya açmayı hukuka müdahale ederek aklanma yolu seçilmişlerdir. Hukukun kendilerine yontan bir anlayış hâkim olmuştur. 31 Mart İstanbul seçimleri iptal edilmiş ve millet iradesi yok sayılmış, YSK maddeleri ve hukuk ayaklar altına alınmıştır. Belli bir zümre oluşturularak onlar üzerinden devletin tüm kaynaklarının kullanılmasına, geçmişte ve şimdi uzun süre vekil yada bakanlık yapmışların birinci derece akrabaları devletin tüm imkanlarından faydalanmış ve faydalanmaya devam etmektedirler. Cumhurbaşkanın siyasi kimliğinin olması farklı görüşe sahip vatandaşların aidiyet sorununa yol açmış, belediye seçimlerinde cumhurbaşkanı makamı seçim kampanyası yürüterek makamın değerini düşmesine yol açmıştır.

İŞTE BUNA İTİRAZ EDİYORUM.

“DÜŞMAN GÖSTERİLENLER İLE DOSTLUKLAR VE İTTİFAKLAR YAPILMIŞ”

Sözde istişareler yaparak algı yöneten, ortak akla önem vermeyen, bir grup insana tarafından etten duvar örülen, görkemli şafşaflı bir yaşama sahip bir avuç insan, milyonların iradesine ipotek koymaktadır. Yazmak, çizmek, düşünmek, düşüncelerini ifade etmek, sosyal medya aracılığı ile eleştirilerde bulunmak, şiddete dönüşmeyen birçok düşüncenin suç olması sağlanmış ve böylelikle topluma korku empoze edilmiştir. Milli eğitim kitaplarında olan ve okuduğu şiir ile hapis yatan bir liderden, bir başkalarının yazdıkları ile hapse atılmalarını talep eden bir lidere bürünmekle kalmamış, herkese fırça atan, herkesi muhatap alan, bir lidere dönüşmüştür.

İŞTE BUNA İTİRAZ EDİYORUM.

780.000 kilometre kare vatan toprağı; batısından doğusuna, Türk’ünden Kürt’üne kadar herkesin şehit kanları ile satın aldıkları vatan topraklarıdır. Bu topraklara aidiyet vatandaşlık bağı ile mümkündür. Her alanda Türklüğü övecek başka milletlere hakaretvari konuşulacak, sonra dönüp beğenilmeyen başka milletleri TÜRK vatandaşı yapacaksın. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığının tarifesini de 250.000 dolar yaparak, ne olduğunu bilmediğimiz herkesi vatandaş yaparken kendi vatandaşlarımızda ikinci sınıf yerine koyacaksın. Türkiye’nin büyük projelerinin tamamında ABD, AB, ARAP sermayesi var olmasına rağmen her seferinde bunlar düşman gösterilmiş, düşman gösterilenler ile dostluklar ve ittifaklar yapılmış ve ülkemizin kalkınmasında katkılarının olduğu bazen saklanmış bazen de siyaset malzemesi olarak kullanılmıştır.
İŞTE BUNA İTİRAZ EDİYORUM.

“ÖZEL SEKTÖR DEVLETİN 5 LİRAYA MAL EDECEĞİ HİZMETLERİ, 50 LİRAYA MAL ETMİŞ GİBİ GÖSTEREREK 25 YIL MİLLETİN PARASINI ALACAK ŞEKİLDE SİSTEM KURMUŞ”

İşsizlik oranı %11’den %15’lere çıkmış, tek haneye düşen faiz oranları %30’lara çıkmış, tek haneye düşen enflasyon tekrar %25’lere çıkmıştır. İşsizlik rakamlarındaki genç nüfus oranı ise %30’lara çıkmıştır. Son iki yıldır ekonomide ciddi bir daralma olmuş binlerce iş yeri, fabrika kapanmıştır. İflaslar ve konkordatolar artmıştır. İktidar millette topladığı vergiler ile ücretsiz yollar hastaneler köprüler vb. yapması gerekirken yapılan bu hizmetler iktidara yakın yandaş firmalara verilerek devletin kasası boşaltılmıştır. Vatandaş vergi dışında bu hizmetlere fahiş ödemeler yapmaktadır. Özel sektör devletin 5 liraya mal edeceği hizmetleri, 50 liraya mal etmiş gibi göstererek 25 yıl milletin parasını alacak şekilde sistem kurmuş millet buna mahkûm edilmiştir. İktidar eli ve desteği ile yeni firmalar oluşturulmuş ve bu firmalara devlet kaynakları tahsis edilerek zenginleşmeleri sağlanmıştır. Sanayi ve üretim desteklenmemiş aksine üretimin önü tıkatılmış, iş adamları vergi ve SGK borçlarının altında ezilmiştir. Tarım alanları konutlara tahsis edilmiş tarım alanlarında dışarıya bağımlı bir ülke haline gelmiştir. El konulan ve kayyum atanan firmalar işaret edilen şirketlere ve isimlere verilmiştir.

İŞTE BUNA İTİRAZ EDİYORUM.

“İKTİDARA YAKIN BELEDİYELER ARACILIĞI İLE MİLYAR DOLARLIK İŞLER SEÇTİKLERİ FİRMALARA GÖNDERİLEREK FİRMALARIN RANT ELDE EDİLMESİ SAĞLANMIŞTIR”


İktidarın bakanları, milletvekilleri, belediye başkanları, il başkanlarının birçoğu kendi yakın akrabalarını, eşlerini, çocuklarını, kardeşlerini, yeğenlerini, ortaklarını birer birer devlet kurumlarına yerleştirmiş ayrıca aktif, güçlü siyasiler bu akrabalarını en üst düzeyde devlet kademelerinde ve belediyelerde hak etmedikleri üst görevlere yerleştirmiştir. Bunları yaparken gizli saklı değil aleni ve meşru pişkin pişkin yapmışlardır. Ak Parti ise kendi içerisinde, il başkanı ilçe başkanları ve resmi görevliler, belediye meclis üyeleri belirlenir iken, demografik yapıya dikkat etmemiş, akraba eş dost yakınlarına birer birer makam dağıtmıştır. Son beş yıllık seçim süreçlerinde ise batıda yaşayan parti içerisindeki Kürt’ler yok sayılmış belli bir bölgeye pozitif ayrımcılık yapılmıştır. İktidar kendisine yakın olan özel şirketlerin milyarlarca tutar olan vergi borçlarını silmiş, affetmiş ve yetmemiş bu özel şirketlere şirketlerin sahipleri birinci ve ikinci derece akrabalıkları olduğu halde milyarlarca lira proje adı altında karşılıksız hibelerde bulunmuştur. Aynı şekilde devlet bankaları aracılığı ile yakın akraba ve dost gördükleri firmalara milyar dolarlık krediler açılmış ve büyük işlerde bankalar yolu ile finans edilmişlerdir. İktidara yakın belediyeler aracılığı ile milyar dolarlık işler seçtikleri firmalara gönderilerek firmaların rant elde edilmesi sağlanmıştır. Belediyelerde bir partilinin birinci derecede akrabaları işlere yerleştirilmiş ve işe gitmeden maaş almaları sağlanmıştır. Yine gerek belediyeler gerek ise kurumlardan iş alan firmalar aracılığı ile birçok siyasiler başkan ve başkan yardımcıları müdürlerin eşleri ve çocuklarına araçlar tahsis edilmiş ve limitsiz benzin yakılması sağlanmıştır. Pişkin pişkin belediye başkanları eşlerine, kardeşlerine, damatlarına,birinci derece akrabalarına makam ve oda tahsis etmişlerdir. İktidar belediyeler, bakanlıklar aracılığı ile şehirlerde ve sahillerde tarla ve orman vasfı olan birçok arazinin imar değişikliklerini yapmış, cami, yeşil alan okul sosyal tesisler gibi alanların vasfını değiştirerek yandaşlarına verip ciddi rant elde edilmesini sağlamıştır.

Ahmet Davutoğlu’nun AKP’den istifası: 400 kişi istifa edecek iddiası


Editor
İndigo Dergisi Haber Merkezi | İndigo Dergisi, 18 yıldır yayın hayatında olan bağımsız bir medya kuruluşudur. İlkelerinden ödün vermeden tarafsız yayıncılık anlayışı ile çalışmaktadır. 2005 yılında kurulan İndigo Dergisi, indigodergisi.com web sitesi üzerinden tamamen dijital ortamda günlük yayın yapmaktadır. Aynı zamanda Türkiye’nin ilk internet haber dergisi olmakla birlikte, tüm yayın kadrosu ve okurlarıyla birlikte sürekli gelişmektedir. İndigo Dergisi’nin amacı; gidişatı ve tabuları sorgulayarak, kamuoyu oluşturarak farkındalık yaratmaktır. Vizyonu; okuyucularında sosyal sorumluluk bilinci geliştirerek toplumun olumlu yönde değişimine katkıda bulunmaktır. Temel değerleri; dürüst, sağduyulu, barışçıl ve sosyal sorumluluklarının bilincinde olmaktır. İndigo Dergisi, Türkiye’nin saygın İnternet yayınlarından biri olarak; iletişim özgürlüğünü halkın gerçekleri öğrenme hakkı olarak kabul etmekte; Basın Meslek İlkeleri ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne uymayı taahhüt eder. İlaveten İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni benimsemekte ve yayın içeriğinde de bu bildiriyi göz önünde bulundurmaktadır. Buradan hareketle herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin eşitliğine ve özgürlüğüne inanmaktadır. İndigo Dergisi, Türkiye Cumhuriyeti çıkarlarına ters düşen; milli haysiyetimizi ve değerlerimizi karalayan, küçümseyen ya da bunlara zarar verebilecek nitelikte hiçbir yazıya yer vermez. İlkelerinden ödün vermeyen şeffaf yayıncılık anlayışını desteklemektedir. Herhangi bir çıkar grubu, örgüt, ideoloji, politik veya dini; hiçbir oluşumun parçası değildir. Köşe yazarlarımızın yazdıkları fikirler, kendi özgür düşünceleridir; İndigo Dergisi yayın politikası dahilinde değerlendirilir ve yayın ilkeleri ile çelişmediği müddetçe, düşünce ve ifade özgürlüğünü teşvik ederek yayına alınır. İndigo Dergisi, sunduğu tüm bilgilerin doğruluğunu teyit ve kontrol eder; bu bilgilerin geçerliliğine son derece önem verir.